Liderler Panosu

Bence ülkemizdeki hocaları bir sınava tabi tutalım. Zaten kim anlıyor masa tenisinden kim anlamıyor en fazla 2-3 dakika sürer. Ben bu konudan o kadar sıkıldım ki Ankara'da bazı kişiler var kendine hoca diyen bişeyler bildiğini zanneden çok canımı sıkıyorlar. Bu konunun önüne geçilmezse daha çooook hocamız olur....

Arkadaşlar, Son zamanlarda forumda özellikle dikkatimi çeken bir konu var. Şöyleki, bir hocalıktır aldı başını gidiyor, yok Ahmet hoca, yok Mehmet hoca, yok filanca hoca lafı ortalıkla dolaşıp duruyor. Gördüğüm kadarıyla eline raket alan yada biraz masa tenisi oynayan herkesin(bu işi bilen ve layıkıyla yapan kişileri kesinlikle kast etmiyorum.) ismi ortalıkta hoca diye dolaşmaya başladı. Ben bu durumu çok yadırgıyorum doğrusu, hocalık bu kadar ucuz ve basit olmamalı diye düşünüyorum. Hocalık bu kadar kolaymı ki, yada böyle kişilere hoca ifadesini vermek ne kadar doğru ve gerçekçi? Bu konuda ne düşünüyorsunuz? Saygılar,

Aslında acelem yok ama bu konularda biraz sabırsız biriyim, sorun biraz da ondan kaynaklandı. Fakat maillere ve canlı sohbette yazılanlara cevap vermeyip, sipariş iptaline cevap vermeleri baya bir soğuttu beni. Madem maile cevap yazabiliyorsun, her zaman yazmalısın. Para elden gidiyor kaygısıyla cevap yazarsa o iş olmaz. Bu siteye alternatif bir çok site mevcut ve netten araştırmalarıma göre diğer sitelerle problem yaşayan kişi sayısı çok az. Dealextreme biraz fazla sorumsuz bence, siparişin ne zaman geleceği çok da umrumda değildi ama dediğim gibi maillere cevap alamamam canımı fazlasıyla sıktı ve dealextreme defterini tamamen kapattım. Sabrın yanında biraz da sorumsuzluğa tahammül gerekli bence

Merhaba ""Bu konuda bence hepimize çok büyük görev düşüyor. Benim herkesten ricam, sağda solda hasbelkader 3-5 ders vermiş yada vermekte olan kişilere "hoca" ibaresini kullanmasınlar. Kullandıkları zaman bu işi gerçek anlamda yapan, hayatını bu işe adamış, masa tenisi ile yatıp kalkan, bu spora gönül bağı ile bağlı olan, değer yaratan, gerekli bilgi, eğitim, tecrübe, görgü, emek ve katkı sağlayan hocalara haksızlık yapılıyor kanaatindeyim. Hocalık bu kadar kolay ve basit olmamalı."" Myilik2002 Bu konuda benim kısa ve öz yorumum şudur..Ben hoca değilim (Cami çağrışımı yapıyor)..Ben Antrenörüm, Teknik direktörüm,Yaşam Koç'uyum.Esas sorun bu ünvanların bana ne kattığı değil (kariyer ve maddi beklenti ).. Benim bu ünvanlara neyi kattığımdır (eğitim,bilgi ve deneyim) Selamlar

Bu konuda bence hepimize çok büyük görev düşüyor. Benim herkesten ricam, sağda solda hasbelkader 3-5 ders vermiş yada vermekte olan kişilere "hoca" ibaresini kullanmasınlar. Kullandıkları zaman bu işi gerçek anlamda yapan, hayatını bu işe adamış, masa tenisi ile yatıp kalkan, bu spora gönül bağı ile bağlı olan, değer yaratan, gerekli bilgi, eğitim, tecrübe, görgü, emek ve katkı sağlayan hocalara haksızlık yapılıyor kanaatindeyim. Hocalık bu kadar kolay ve basit olmamalı. Piyasada bulunan ve bu işi tamamen maddi amaçlı yapan, bu sporu doğru dürüst bilmeyen kişilere hoca sıfatı yerine lütfen başka sıfatlar kullanılsın. Bazı arkadaşlar bilerek yada bilmeyerek bu ifadeyi kullanıyor. Fakat herkesten çok rica ediyorum, "hoca" ifadesi lütfen kullanılmasın, bu bana çok ters ve anlamsız geliyor. Böyle kişilere de paye verilmemiş olur. Bu arada, konuya yorumlarıyla katılan tüm arkadaşlara çok teşekkürler, fikirleriyle renk katıyorlar. Özellikle Çağan kardeşim iyi noktalara parmak basıyorsun, Samet biliyorum sende bu konuda çok dertlisin:) Saygılar,

Arkadaşlar olayı biraz geniş bir çerçeveden değerlendireceğim. Açıkçası bu olay da hergün memleketimizin istisnasız her köşesinde yaşanmakta olan benzeri milyonlarca olay gibi sadece değilse de büyük oranda bizim tepkisiz bir toplum oluşumuzun bir neticesi. Hele ki söz konusu olay kamusal bir alanda cereyan ediyorsa bu büyük oranda değil sadece bizim sesimizi yeterince gür çıkarmayışımızdandır. Başımıza gelen bu tür olaylarda bir dilekçe ile sorumlu merciye başvurmamız gerekir. Netice alıncaya kadar kurumun hiyerarşisi takip edilerek yukarılara doğru başvurular devam eder. Kurum içinde netice alınamazsa sonra o kurumun bağlı olduğu yere, orası da olmadı Başbakanlığa kadar yolu var (espri değil bu BİMER diye başbakanlığa bağlı bir kurum var şikayetlere bakan). Özelde bu duruma değinirsek bu salondan faydalanan ve faydalanmayı düşünen arkadaşlar önce spor a.ş. idaresine birer dilekçe ile başvururlar. Bundan netice alınamazsa, İBB'ye başvurulur. İBB de sorunu çözmezse BİMER'e bir dilekçe yazılır. Sizi temin ederim kamu mallarının çiftlik gibi kullanılmasını engellemek o kadar da zor değil. Basit bir dilekçe girişeceğiniz her türlü sözlü ve fiili mücadeleden çok daha etkili olacaktır, zira resmidir, 10-15 iş günü içinde cevaplanması mecburidir ve yine resmi olması sebebi ile kurumun üstlerine ve daha da ötesinde kurumun bağlı olduğu üst mercilere şikayetin ulaştırılması bu kamu malı yiyicileri için felaket derecesinde kötü bir durumdur. Uzun lafın kısası, üşenmeyelim bu gibi durumları bir dilekçe ile ilgili kurumlara bildirelim. Unutmayalım, söz uçar yazı kalır.:)

İsminin başına çok afedersiniz "İt" eklenerek anılan birisi şöyle dua edermiş; "Allah'ım senden hiç bir şey istemiyorum, sen aptal kullarına ver ben onlardan almasını bilirim...!"

Dünyada ki iyi antrenörlerin hepsi bunları yaparak başarıyı yakalamak isterler. Ama bu mümkün değildir. Stile göre oyuncu yetiştirmek çok zor ve başarıyı da yakalamak imkansız. İyi bir antrenör her bir sporcusunu ayrı ayrı değerlendirerek yapabileceği en iyi hareketleri belirler ve buna göre antrenman programlarını oluşturarak, oyuncunun olabileceği en üst düzey masa tenisçi olmasını sağlar. Değişik stil, değişik raket tutuşu hatta değişik vuruş stilleri ile başarılar yakalamış bir çok masa tenisçi bulunmaktadır.