Jump to content
Masatenisi.org Forum

Liderler Panosu

Beğenilen İçerik

Tüm bölümlerde 21-09-2013 de en çok beğeni alan içerik

  1. insanın kendini kurtarma imkanı vardır, ...- sokak hayvanlarının çöpe atılan yemekler dısında beslenme imkanları yoktur, istediği kadar zeki sevimli uysal olsun o çöpte yemek yoksa aç uyur o gece. bir de şu var, herkes aynı yaraya merhem olacak diye bir durum yok, ben hayvana yardımcı olurum, sen de yardım etmek istediğin insana yardımcı olursun. yardıma muhtaç tüm canlılara yardım edilmiş olur. eksisözlük de bugün açılmış bir konu - hamile kedilerin bolca cirit attığı bugünlerde dikkate değer... bu da geçen gün çektiğim bir foto.
    1 puan
  2. O hızlara ulaşmak için booster kullanmak zorundalar. Doğal olarak tan lastikte baya baya büyüyor. Çinlilerin kendilerine gelen bütün lastikleri deneyip içlerinden bir kaçı ile oynadıkları rivayetler arasında. Tasarruf o pozisyonda lüx kaçar
    1 puan
  3. Bu olay herkese ders olmalı ama iş sadece bu insanları ifşa etmekle bitmiyor. Forum üzerinden yapılan çoğu alışveriş ticari ahlaktan uzak yapılıyor bana kalırsa. -Satışa konulan her ürünün bir ya da birden fazla resmi ilan içeriğinde yer almalı. -Ürünün durumu, kullanım süresi gibi bilgiler açıklama kısmında belirtilmeli. -Ve en önemlisi de ürünün fiyatı kesinlikle ilanda yer almalı. -Fiyat belirlenirken ürünün ikinci el oluşu, ya da durumu göz önünde bulundurulmalı. 3-5 ay kullanılmış lastikler, ya da vuruk içindeki tahtalara sıfır fiyatına yakın fiyatlar yazılmamalı. -Forum üstünden 100'e alınan bir ürün ertesi gün başkasına 120-130 Tl' ye satılmamalı! Ben şahsen fiyatı yazılmayan ürünleri şaibeli buluyor, satıcıları ise şark kurnazı olarak değerlendiriyorum. Madem bir ilan verdin, fiyatını da yaz ki insanlar ona göre değerlendirip geri dönüş yapsın. Kapalı kapılar ardında yapılan pazarlıklar kandırmaca içerebilir ve alıcılar bu durumdan mağdur olabilir. Bilhassa bu sporda yeni olanlar ve ekipmanları fazla bilmeyenler. Alan razı satan razı demek işin kolayı, zor olansa kimseyi mağdur etmeden ticari ahlak kuralları çerçevesinde bir alışveriş ortamı sağlayabilmek. Velhasıl kelam gözünüzü dört açın, şark kurnazlarına fırsat tanımayın.
    1 puan
  4. cıkma lastik kullanıyorlar her zaman tutmuyor tabi ebat...
    1 puan
  5. Öncelikle Rıdvan arkadaşımızın şairane yaklaşımına "espirik" kattığı için teşekkür ederim. Anket yorumuma gelince su bazlı yapıştırıcılar öncesi nasıl bir sonuç aldığımızı hatırlamıyorum. Fakat yeni yapıştırıcı uygulamasından sonra lastikler söküldükten sonra tekrar yapıştırmak istediğinizde kenarlardan ~ 2mm. daralma meydana gelmekte ve boşluk kalmakta. Bu da çok can sıkıcı bir durum olmakta haliyle. Bu arkadaşlar her resmi maçtan önce sürekli yeni "sıfır" lastik kullandıkları için maçtan sonra "çekirgeleri" de istifade edebilsin diye iktisatlı davrandıklarını düşünüyorum. Yaşadıkları ülkenin rejimi de bu konuda onları zaten teşvik etmekte. Daha fazla bahane düşünürdüm lakin zamanım kısıtlı. Tüm raketşör arkadaşlara selamlar, saygılar...
    1 puan
  6. http://www.youtube.com/watch?v=XtLvlaGJJEU ağustosta jeff hanneman öldü geriye kalan bir hoş sada imiş
    1 puan
  7. Bir Budist rahibe felsefesinin ne olduğunu sormuşlar. “Çok basit” diye yanıtlamış. “Acıkınca yemek yiyorum, uykum gelince uyuyorum.” Bu yukarıda anlatılan mesel çok basit gibi durmakla birlikte çok derin bir gerçeğe temas ediyor. Geçen World Men’s Cup 2011 turnuvasında Çin Milli Takım Koçu LGL’nin Zhang Jike’ye Joo See Hyuk ile olan maç arasında verdiği tavsiyelerden bir cümle: Her seferinde tek sayı!... Bu cümle, aslında dikkat edin, Zhang Jike’nin tekniğiyle, maç taktiğiyle, kondüsyonuyla vs. ilgili olmayan, fiziksel değil mental bir tavsiye. Buradan yola çıkarak –biraz da asıl alanım olan psikolojiye yakın olduğu için- masa tenisi psikolojisiyle ilgili bir şeyler yazmak istedim. Her seferinde tek sayı, oyuncunun o anki skora değil, setlerin durumuna değil, maçın sonucuna ne kadar yakın olduğuna değil, bir önceki sayıda vuramadığı o bomboş ve yüksek topa değil ya da çektiği harika spine değil, sadece ve sadece o an servis ile başlayacak sayıya odaklanmasını hedefleyen bir söz. Oyuncunun anlık odaklanma gücü ile ilgili bir durum. Yaklaşık 13 yıldır çocuklarla, gençlerle çalışıyorum. 4 yıl Rehberlik ve Araştırma Merkezlerinde zeka testleri uygulayarak, 1,5 yıl hastanede psikolog olarak, kalan sürede de okullarda psikolojik danışman olarak, ama hep çocuk ve genç psikolojisiyle ilgili çalıştım. Bu yıllar içinde gözlemlediğim ve meslektaşlarımın da gözlemlediği en belirgin değişiklik, DEHB dediğimiz tanının ne kadar yaygınlaştığı: Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite. Bu iki durum ayrı ayrı da görülebileceği gibi birçok durumda da birlikte görülüyor. Ve tek başına dikkat eksikliği, tek başına hiperaktiviteden çok daha yaygın. İnanın çocuklarda yaygınlığı son on yılda en az 5 kat artmıştır. Tüm meslektaşlarım ve bazı anne babalar da bunu gözlemlemiştir. Nedeni ile ilgili çeşitli spekülasyonlar var: Kimisi elektromanyetik kirlilik diyor (her yerde televizyonların, telefonların, kablosuz internetin vb. yaydığı), kimisi gıdalardaki hormon düzeyinin artması diyor, hatta çocuklara vurulan aşıların yan etkisi olduğunu içeren yaygın bir komplo teorisi bile var. Psikolojik düzeydeki açıklaması ise şöyle dikkat eksikliğinin: Artık sürekli internette dolaşıyor çocuklar, bilgisayarda oyun oynuyorlar, televizyon ve sinema izliyorlar... Bu araçlar da çocuğu sürekli görsel – işitsel uyaranlar bombardımanı altında bırakıyor. Çocuğun-gencin canının sıkılmaya vakti yok. Canı sıkılmıyor. Ne zaman sıkılıyor? Ders çalışması ya da dinlemesi gerektiğinde. Ya da bir kitap okumak istediğinde. Örneğin kitap okuyan bir insanın gözünün önünde görüntüler olmaz, kitap ses de çıkarmaz. Bu yüzden kişi dikkatini toparlayıp orada olan biteni zihninde canlandırmaya, konuşmaları beyninde seslendirmeye başlar. Bu da zihni aktifleştirir, hayal gücünü zenginleştirir, odaklanma gücünü artırır. Ya da –diyelim tarih anlatan- öğretmenini dinleyen çocuk onun söylediklerini aynı şekilde beyninde kurmaya çalışır. Bu da yine onun odaklanma gücünü artırır. İşte bu insani melekemiz artık giderek köreliyor, öyle ki kitaplar sesli hale gelmeye başlıyor (audio book), derslerde öğretmenler çocuğun dikkatini çekebilmek için (başta bilgisayarlar olmak üzere) görsel- işitsel materyaller kullanmaya başladı. Evet bu şekilde çocukların dikkati daha çabuk toplanıyor ama kullanılmayan kasın zayıflaması gibi, kullanılmayan dikkat gücü de azalmaya başlıyor. Bu çocuk/genç de doğal olarak kitap okumayı sıkıcı buluyor, bu da bir kısır döngü olarak dikkatini daha da zayıflatıyor. Benim neslim (70’lerde doğanlar) ve daha büyüklerim, çocukken kendi oyuncağımızı üretip oynadığımızı hatırlarız. Hatta hiç materyal bulamadığımızda zihnimizden oyun üretip oynardık. Şu anda bir çocuğun yeni bir oyuncakla oynama süresi eskisine göre çok çok kısa. Artık herkes herşeyden çok çabuk sıkılmaya başladı. Boşanma oranının ne kadar arttığına bir bakın, güzel bir örnek olur. Şimdi bu dikkat eksikliği durumu her sene giderek arttığı için dolayısıyla az çok hepimize sirayet etmiş durumda. Gazetelerde bakıyorum, köşe yazarları tek cümlelik paragraflarla yazı yazmaya başlıyorlar son senelerde: okuyucu sıkılmasın diye. İnternette gençler (bu site dahil) cümlelerine nokta koymaya bile üşeniyorlar. Biraz aksiyon düzeyi düşük bir film sıkıcı diye izlenmiyor. Radyo denilen şey ölmek üzere. Kitap okuma düzeyi giderek düşüyor. İnanın öğrencilerin yazısı bile her geçen sene çirkinleşiyor, çünkü yazmayı sıkıcı buluyorlar. Bunun etkisi çok fazla. İnsanlar artık karşısındakinin derdini fazla dinlemek istemiyor, çünkü onun sadece sözel olarak ilettiği mesaj onlara sıkıcı geliyor. Her seferinde tek sayı! Liu Guoliang ‘ın Zhang Jike’ye verdiği bu mesajı yerine getirebildiğinizi düşünün, çok zor bir iş olur ancak elbette faydaları da bir o kadar yüksek olur. Zhang Jike’nin aynı turnuvada final maçında Wang Hao’ya 2-0 yeniliyorken 3. sete nasıl sanki skor 0-0 gibi bir moralle çıktığını unutmayın. Hepiniz biliyorsunuz, eğer bir kişi 9-2 öndeyse ve diğeri durum 9-9 olursa, başta önde olan büyük ihtimalle kaybeder. Çünkü dikkat dağılır, akıl o anki sayıdan gider de kaçırılan o 7 sayıya takılır kalır. WTTC’de Zhang Jike ile Wang Hao finalini hatırlayın: Son sette ZJ 10-5 öndeydi, Wang Hao sanki skor böyle değilmiş gibi gidip cüz yaptı. Ama sonra ZJ’nin suratına bakın, sanki maç yeni başlıyor gibiydi. Geçenki Çin Milli Takımı’nın sırları ismindeki yazıda dikkat edin Çinliler spor psikolojisine ne kadar önem veriyor. Ve bunun ekmeğini de yiyorlar. Maç sırasında ne kadar ciddi olduklarına dikkat edin. Öyle ki Timo Boll’un ya da Chen Weixing’in vs. maç sırasında gülümsemesi bize sıradışı görünüyor. Bir de Ma Long’un oyununa dikkat edin: Tamamen konsantre olmuş durumda. Eminim birçoğunuz çoğu kez durum eşitken ve set sona yaklaşmışken kimin seti alacağını onların mimiklerinden, beden dilinden seziyorsunuzdur. İşte zihnimizin geçmişte ya da gelecekte değil, o anın duygusal etkisinde değil, sadece ve sadece o anda ve o sayıyla meşgul olmasının faydası. Düşünün ki zihniniz o gün olan bitene takılırsa gece yatakta gözünüze uyku girmez. Eğer tam olarak şu anı yaşamıyorsak, şu anımızı verimli kullanmıyoruz demektir. Geçmişi değerlendirmemizin zamanı maç esnası değil sonrasıdır. Tabii ki bu gerçek ciddi, profesyonel masa tenisçileri için, ya da böyle olmayı isteyenler için. Yoksa eğer sadece bir hobi olarak oynuyorsanız oyun oynarken rakibinizle sohbet de edersiniz, başka şeyler de düşünebilirsiniz. Ben de öyle yapıyorum. Ancak en azından ciddi maçlarda bunu yapmaya çalışmak hem oyunumuzun gelişmesi açısından, hem de zihnimizi terbiye etmemiz açısından önemli gibi duruyor.
    1 puan
Liderler panosu zaman dilimi: Istanbul/GMT+03:00
  • Çevrimiçi Kullanıcılar   0 Üye, 0 Gizli, 147 Misafir (Tam liste)

    • Şu anda bağlı kayıtlı kullanıcı bulunmuyor
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgi

Bu sitede size daha iyi yardımcı olabilmek için çerezler kullanılır. Çerez ayarlarınızı buradan yapabilirsiniz, veya devam ederseniz çerez kullanımını kabul etmiş sayılırsınız..