merhaba.antrenörlük hakkında müsaadenizle birkaç yorum yapmak istiyorum.
öncelikle,sadece masa tenisi değil,tüm federasyonların birinci önceliği antrenörlük kursuna geleceklerden belirlenen ücretlere göre para kazanmaktır.ayrıca antrenörlüğün az sayıdaki bir grubun tekelinde olması da istenmemektedir.
bununla beraber buna kısmen karşıyım. yakınlarımda tanıdığım birisi var,1.kademe masa tenisi antrenörü ve "ben sertifikalı hocayım,antrenörlük yapmaya ehliyetim var." diyor..bu çocuğu evire çevire yenecek seviyedeyim.işin komik tarafı,şu anki seviyem hiç de iyi değil,antrenman konusunda çeşitli sebeplerden dolayı sıkıntılarım var.düşünün benim seviyem iyi olmadığı için antrenör olmayı düşünmezken, daha oyunu doğru düzgün bilmeyen,öğrencisinin raketini hazırlayamayan,kompozit tahta ile allwood arasındaki farklar ne diye sorulduğunda abuk subuk tavır takınan,çeşitli pütürlere karşı öğrencisini eğitemeyen,farklı tarzlara karşı önlem alamayan ama "önemli olan iyi bilmek değil,önemli olan iyi bir eğitimci olmak" tarzı düşünen, antrenör güruhu....
birşeyin hocası olmak için en iyi olmak gerekmez.öyle olsaydı maradona arjantini şampiyon yapardı veya brezilya peleyi milli takımın başa getirirdi. elbette dünyanın en iyi antrenörlerinin çoğu sporculuk dönemlerinde en iyi ya da olimpiyat şampiyonu değillerdi.ama hayatlarını incelerseniz;oyunu-sporu iyi bilirler,sadece eğitimini verdikleri spordan değil,diğer spordan,çeşitli sanat-zanaat ve uğraşılardan,insan psikolojisinden anlarlar, yaptıkları doğruları ve yanlışları çok iyi tetkik edip (tecrübelerinden ders çıkarıp) öğrenci yetiştiren insanlar olduklarını görürsünüz.
bir süre önce yüzme antrenörü oldum.aslında 1-2 yıl önce de kursa başvurabilirdim.ama kursa gittiğimde beni değerlendirecek hocanın ve diğer antrenör adaylarının önünde rezil olmak veya yetersiz görünmek benim karakterime ters.daha zayıf olduğum konuları geliştirip öyle başvurdum.bir işe giriyorsam,figüran olamam.kendi bilgimi,yaklaşımımı,becerimi,kalitemi ortaya koymalıyım.kursa gelenlerin bir bölümü 4 yüzme tekniğinin 1 ve daha fazlasında sıkıntılıydı,ama yine de bunların içinden 1.kademe yardımcı antrenör belgesi alanlar oldu.hatta bir kız biliyorum. uygulama dersinde hocayı şunu diyor :"hocaaaam, ben 26 yaşındayım,9 yıldır doğru düzgün yüzmüyorum,yardım edin...." . bir diğer antrenör adayı erkek:"yaa ben daha kelebeği 2 aydır çalışıyorum. hocam not verirken bunu göz önünde bulundurarak biraz insaflı olun.". başka bir kız antrenör adayından, havuzda atrenman yapan türkiye çapındaki kulübün 15 yaşındaki yüzücüsü hakkında:"aaa ne kadar yakışıklı çocuk,acaba telefon numarasını verir mi?", başka bir erkek aday ise "ben fenerbahçeye başvursam hoca olabilir miyim,orada bana ne kadar para verirler,3000tl alabilir miyim?" gibi sorular soruyordu. (aziz yıldırım daha ersun yanal ı yeni işe aldı.adam kendini 10-15 yıl boyunca ispatladıktan sonra...sorunun sahibinin yaptığı sahte kurnazlığı düşünün)
hangi yüzle geldiniz hocalık kursuna?şimdi bunlar öğrenciye nasıl örnek olacak?hem hareketleri hem sporculuğun özünü/etik anlayışını nasıl gösterecekler?
şahsen,"bir işi adam gibi yapan" haline gelmeden hocası olmaya kalkmamalı.elbette antrenör süper,en iyi olması gerekmiyor ama doğru formda ve orta karar bir hızda belli bir süre hareketleri yapamıyorsa bu nasıl hoca!düşünün,ileri sürücülük hocası,daha doğru düzgün araba süremiyor,notlarına bakıp ders anlatmaya çalışıyor...yazık! dans hocası, hep aynı 3-4 hareketle bozuk pikap gibi dans edip duruyor,bir de antonio banderas ın tango hocalığı yaptığı "take the lead" filmindeki gibi poz atıyor etrafa.....masa tenisi hocası daha arka arkaya 3-4 spini düzgün çekemiyor...bir zamanlar jet li nin eski bir filmi olan "the master" filminde (ve fist of legend filminde de ) kendini hoca sanan bir yeni yetme, belinde siyah kuşakla jet li den dayak yiyip duruyordu. bir antrenör bu duruma düşmeyecek seviyede olmalı.
ayrıca antrenör hangi seviyedeki sporcuyu yetiştireceğini bilmeli.her antrenör ulusal/uluslararası seviyede sporcu yetiştiremez.bunun için de ekstra kendini geliştirmelidir.çünkü sporcunun seviyesi arttıkça,yapılacak antrenman ve antrenman sonrası uygulamaların da niteliği değişir.
sakın " Jose morinho futbolu hiç bilmiyor ama muhteşem bir hoca" demeyin. Morinho antrenör değil, teknik direktör. yani emrindeki forvet-defans-orta saha-kaleci hocalarını,fitness hocalarını/kondisyonerleri,fizyoterapisti,doktoru,scoutları ve diğer teknik ekibi asistanı ile beraber yöneten kişi.
antrenör şunu da düşünmemeli:"ben iyi olmasam da en iyi çocukları bulur,onların üstünden ben de ünlü olurum".bunu yapanlar var.ama önemli bir takımın başına getirildikten sonra bir sene içinde maskeleri düşüyor.öğrencilerinin saygılarını kaybetmeleri ise en büyük cezaları oluyor.
bir işi,özellikle eğitim vererek para kazanmayı düşündüğünüz bir işi önce uygulayıcı seviyesinde kaliteli yapmanız,sonra eğiticiliğini öğrenmeniz ve devamlı olarak yurtiçi ve yurtdışındaki meslekdaşlarınızı,işinizle ilgili yayınları-videoları-seminerleri,yeni konsept ve doktrinleri takip etmeniz,para kazanmayı düşünmeden önce maddi ve manevi yatırım yapmanız sizin ve eğittiklerinizin yararına olacaktır.