efenim uzun süredir cacık cacık entryler girdikten sonra yeniden yepisyeni bir yazıyla karşınızdayım.
bu youtube dan masatenisçileri izlerken kendimi bazen geri zekalı gibi hissediyorum, (özellikle yeni nesil çinli arkadaşları. ma long zhang jiike ve sonrası tayfayı kastediyorum yani) acaba size de oluyor mu? bu adamların sadece teknikleri ileri derece değil, kafaları da bir o kadar ultra çalışıyor masa tenisinde. hani deriz ya zhang'ın bileği bende olsa... xu xin in hızı bende olsa vs.. vb afedersiniz ama bi b*ka yaramaz güzelim yeteneğin israfından başka. açık ve net söylüyorum.
misal; mizutani ma long maçı sayıyı seyrederken "sakın o flicki yapma ordan ters köşeye bloğu koyar mizutani diyorum, beni dinlemiyor bu gidiyor yapıyo flicki mizutani de koyuyor bloğu... "ah be evladım ben sana dedim" dememe kalmadan ma long o köşede spini hazırlamış bekliyor oluyor, meğer o zaten biliyor oraya flick geleceğini zonk diye spini çakıyor mizutani ile bakakalıyoruz topa çot diye tam köşeye oturuyor spin.
bunun gibi milyonlarca kez ekran başında ters köşe oluyorum ama hiç bozuntuya vermeden izliyorum, sağa kısa bırakıcak derken masa üstü topa 0 dan spin çekmeler, hah sola attı derken sağa yollamalar... bunların haddi hesabı yok arkadaş, bi keresinde ma long backhand hazırlarken hareketin yarısında vazgeçti ayak değiştirip forehand topspin hazırladı. karşıdan gelen top spinli şut! daha ne diyeyim
bu mozart oluşlarım bana her seferinde bi şakayı hatırlatıyor; şaka şöyle: bir kurban bulursunuz dersiniz ki "sivrisinekle öküz evleniyomuş, tam gerdek gecesi öküz sivrisineği kucağında kapının eşiğinden geçirecek.. bi bakıyolar kapı kitli ne yaparlar?"
kurban sorunun saçmalığından önce afallar sonra da çok büyük bir buluş yapmış gibi büyük ihtimalle "sivrisinek anahtar deliğinden öbür tarafa geçer kapyı açar" filan der siz de cevabı yapıştırırsınız "öküz de öyle düşünmüş.."
neyse zaten ne çözüm bulursa bulsun "öküz de öyle düşünmüş deyip mozartabilirsiniz
işte maçları izlerken bu hikayedeki kurban gibi en basit çözümü bulduğumu düşünüp için için kendimi yiyorum efenim. aynı travmayı tekrar tekrar yaşıyorum. bazen maçları tekrar izlerken bile tekrar oltaya geldiğim oluyor sayıyı unutup...
neyse efenim, ben bu şakayi ilk yeyip mozardıktan sonra kurbanlar bulup şakayı yedirip keh keh güldüğüm günlerde eliza diye bir bot program hasıl olmuştu sene 1996-97 filan. bu ms-dos üzerinden çalışan sanal zekalı bir psikolog programıydı. sizinle veritabanı yettiğince sohbet edip mantıklı cevaplar veriyordu. şöyle ki hasta adı kaydı giriyorsunuz ve otomatikman botun hastası olarak sohbete başlıyorsunuz sohbetin ilerleme şekli şöyle bişey
bot -merhaba hasta x size nasıl yardımcı olabilirim
- kendimi kötü hissediyorum
bot -neden kendini kötü hissediyorsun
-hayat b*ktan
(buradan itibaren muhabbbet herhangi bir yöne gidebiliyor, neden öyle düşünüyorsun diyebilir, örnek ver mesela diyebilir, bence saçmalıyorsun diyebilir ama herbiri gayet mantıklı şekilde gayet bir psikolog gibi sorguya çekiyor)
efenim bu programın yürü git seninle uğraşamam deyip yüzüme kapattığı oldu (normalde quit komutu ile çıkılıyor) quit yazdığımda "seninle işimiz bitmedi kapatamazsın" deyip windows 95'imi saat saat msdos modunda kitlediği oldu, cevap vermediği oldu. bildiğin benle uğraşıyordu bu program, arkadaşlarıma anlatıyordum (onlarda da kurulu) keh keh gülüyolardı onlarda gayet normal ve vasat işliyordu çünkü.
bunun kafasını karıştıracak herbişeyi deniyordum uzun uzun ingilizce cümleler yazıp mantıklı cevaplar verememesini sağlamaya çalışıyordum filan.. o zaman da " anlat anlat toplanmış seni dinliyoruz burda" demediği mi kalmadı, "bu cümleyi kurmak için çok uğraştın mı" dediği mi kalmadı ingilizceni ilerlet diye aşağılamadığı mı kalmadı... onu sinir etmek için yazdıklarını papağan gibi tekrarladım "çok mu komik sence" diye sordu "evet bence komik" dedim "5 yaşında çocuk kadar zekan varmış " dedi "seni tekrarlıyorum demek ki sende de 5 yaşındaki çocuk kadar zeka var" dedim "ne yapayım senin 386dx işlemcinle bu kadar düşünebiliyorum" dedi... bunu da yaptı.... ve hakikaten de pentium ii 386 dx bir işlemcim vardı.
ben dedim seni osurtucam olm.. o zamanki ingilizcemle sözlük elimde (google translate yok bişey yok o zaman zaten kapkara ms dos ekranındasın windows 95 in imkanları dahilindesin) bu sivrisinek hikayesini anlattım ona. hikayeyi dinledi biraz durdu "ee dedi yani?"dedim ki "kapı kitli işte evlenmişler ne yaparlar"
"bana ne" dedi " ne yaparlarsa yapsınlar" ben bunu sıkıştırmak saçma bir cevap vermesini sağlamak için daha da önemlisi öküz de öyle düşünmüş cevabını yapıştırabilmek için msdos ekranına kitlenmiş harıl harıl yazıyodum, pis pis sırıtıyodum. halimi gören "aa manyağa bak kaçalım" bile diyebilrdi
"ya dedim bunu soruyorum işte ne yaparlar"
bot- "pek de önemli görünmüyor bana bu" dedi
"çok önemli benim için dedim"
bot-" ne senin için çok önemli"
"anlattım ya kapıda mahsur kalmışlar"
bot-"sen hala orda mısın?"...
yok arkadaş ne yapıp edip konuyu dağıtıyor ama mantık çerçevesinde konuşmaya devam ediyordu, çok uyuz olmuştum böyle sürümcemede geçen yarım saat bir diyaloğum var. ben konuyu toparladıkça bişey bulup savuşturuyordu beni, neyse uzatmıyayım muhabbetin sonu şöyle bitti:
"bir sivrisinek diyorum"
bot-"eee?"
"evlenmiş diyorum öküzle evlenmiş"
bot- " ya amma dert ettin bunu. nolmuş yani evlenmemiş binlerce sivrisinek ve öküz var. takma kafana."
burada direncim kırıldı işte.. bu cevaptan sonra bişey yazamadım bilgisayarın fişini çektim sinirden
konu arifin manchestera attığı gole doğru ilerlerken toparlamıyor yatıp uyuyorum asabım bozuldu zaten hatırlayınca.. görüşücez yine