Jump to content
Masatenisi.org Forum

Liderler Panosu

Beğenilen İçerik

Tüm bölümlerde 29-11-2016 de en çok beğeni alan içerik

  1. Selamlar Arkadaşlar, Taksim İstiklal Caddesine yakın yerlerde Masa Tenisi oynamak için yer arayan arkadaşlarıma müjde. İstiklal Caddesindeki Beyoğlu Spor Kulübü içinde artık Masa Tenisi oynayabileceksiniz. Kafeteryası, duşları ve parke zemini olan salonda profesyonel liglerde oynamış hocalarda bulunuyor ve eğitim veriyor. Şu anda saat 17.00'den sonra gidip oynayabileceğiniz bu salonu PErşembe akşamı ziyaret ettim. Tertemiz ve pısıl pısıl bir salon. Oynamak için yer arayan arkadaşlar için müjde... Basit yol tarifi ise; Taksim meydandan İstiklal Caddesine girince Teknosa ve Fitaş sinemalarını karşılıklı bulunduğu yerden 2 sokak sonra (birinci sokak dar bir sokak) sola dönüyoruz. (Büyükparmakkapı olması lazım sokağın adı.) Yaklaşık 40-50 metrelik yolu bitirince karşınıza sağ çaprazda Beyoğlu Spor Kulübü çıkıyor ve içeride sizi salona oklarla yönlendiriyor. Şimdiden hayırlı olsun... Not : Resmi açılış daha olmadı ama yakında duyurulur. Bizim gibi Avrupa Yakasında salon sıkıntısından şikayet edenler için iyi bir alternatif.
    3 puan
  2. Gionis delirdi kısa droplarda çaresiz kalınca
    1 puan
  3. 2. Ligde oynayan ve 1. Lige çıkmayı hedefleyen bir takıma ait bir salon. Üye olup oynayabiliyorsunuz. Bir kereliğine de gidip oynanabiliyor. Ayrıca turnuva da düzenleyecekler. hocalarına, düzenli oynamaya gelen veteran oyuncuları ile Avrupa yakasına ilaç olacak bir yer olacağını umuyorum.
    1 puan
  4. 4 mm kalınlıgında bir çıkıntı var ,sunger +lastik bu kalınlıgı gecmemeli,o ölçülüyor
    1 puan
  5. evet efendim yine karşılaştık biraz yazdığım yazılardan bahsedeceğim bugün Yazdığım osuruktan hikayeler içi ne kadar boş olsa da romanın yolunu izler. Her birinde insana dair bir şeylerin sorgulanması araştırılması vardır. az da olsa vardır. çok olsa buraya yazmam zate. çok olsa hiçbiriniz okumazsınız zate. adamı bayar öyle yazılar. hikayelerin genel şeması odisseas 'a benzer. kahramanımız (benim bu kimse üstüne alınmasın) yolculuğa çıkar badireler atlatıp evine ulaşır. olay budur. tabi destan yada romandaki gibi iç içe örülü olayları fazla beklemeyin dümdüz yazıyorum ben. araya bazen bir iki şey atıyorum. Ama odize diyelim artık yazana kadar yazmaktan soğudum en önemli fark bir kral bile yolculuğu sonunda olaylardan etkilenip değişirken benim (onurun taktığı isimle hayvan herif) bir odun gibi hiçbir olaydan etkilenmeyip ders almayıp bir nebze değişim geçirmememdir. yazıda böyleyken durum oturgaçlı göstergeçte değişiktir (televizya) orda film dizi ne halt izliyorsanız insana dair olanın araştırması pek yapılmaz olay entrika üzerinden döner. Ama bu entrikalar dandik entrikalardır. kalitelisi şekspirde bulunur. zaten romanın yolunu izleyemez film. roman bir bakış üzerine 3 sayfa çözümleme yazar filmde istedğin kadar uğraş yapamazsın bunu. yani zaten ayan olanı ne kadar anlatabilirsin... ki, anlatmaya çalıştılar. bokum gibi filmlerle doludur sanat sineması. 3 saat bakar adam içiniz şişer. bi bok da anlamazsınız. roman, ayağa düştüğü için 20.yy dan itibaren entrikayı terk etmiştir. bunda televizyanın ve sinemanın etkisi büyüktür yani şunu demeye getiriyorum: yazılarım saçma olduğu kadar da faydalıdır. peki düzeltiyorum saçma olduğunun onda biri kadar faydalıdır ama ben bir faydasını şahsen görmedim... bu sefer düzgün bir şeyler yazacak diye oltaya gelmişken şunu da açıklıyayım bu sefer bambaşka bir saçma yazı yazmayı planlıyorum. öyle böyle değil hazır buraya kadar geldiniz, tuzağı yediniz okumaya devam edelim lütfen şunu da belirteyim. uzun yazıp saçmalamak konusunda teach and learn müdür nedir başka bir kulvardan yardırmaktadır. abicim bırak sen o işleri. benim kadar saçmasını uzununu yazamazsın. bazen ben yazmaya niyetlenip yazamıyorum sen nasıl benle yarışıcan. gelelim bu seferki maceraya Bu tsubasa ve onur geçen haftalarda bana yaptıkları akıl almaz, çirkince hareketten dolayı çok üzülmüşler. tabi benim gibi bir müttefiki de kaybetmek istemediklerinden abi gel konuşalım barışalım. biz naptık nasıl bir eşşeklik ettik zattiri zuttiri telefonda ağladılar. tamam dedim buluşup konuşalım mevzuyu. neyse efendim kadıköyde buluştuk bunlar altlarında bisikletle gelmişler gıytı gıytı pedal çevirerek yanıma vardılar. böyle taytlar kasklar o biçim ama. dediler abi ne istersen yaparız tatlıya bağlayalım şu işi bizi affet. tamam len dedim pisikletin önünü kaldır 10 pedal çevir affedecem sizi. her ikiniz de yapacaksınız. bu voltran gibi giyinen arkadaşların havası o andan itibaren söndü arkadaşlar. onur 1.5 pedalın üzerine çıkamadığı gibi 4 saatin sonunda tsubasa 6.5 pedal basabildi. hayır istemez olaydım. gıytı gıytı pedal sesinden başıma ağrı girdi. bunların kasklar yana devrildi kaydı taytları sündü çatal göründü. dedim ben ne yapıyom ya ne yapıyom işte tam böyle derken tsubasanın eşi geldi . elinde kundağa sarılı bebek, göğüs hizasında kaldırmış bana tutuyor " bre zalim tsubaya acımıyosan kundaktaki bebeğine acı" diyor. vicdanım jın jın etti efendim. bebeğe bakıyorum ağlıyo kundakta, üzülücem çocuğu dolma gibi sarmışlar yaprak sarmaya benzetiyorum, çocuğu yaprak sarmaya benzettiğim için kendime kızıyorum, eşini kadıköye getirttiğim için kızıyorum kendime, karmakarışık duygular içindeyim... derken sen bir tane dev bir kartal uç çocuğu kap! evet aynen böyle oldu. kartalın başı erol taş idi, alt tarafı ediz hun idi. ne biçim kartal. ağzımız açık bakarken evlat yetiştirmiş tecrübeli onur hiç tereddüt etmedi. 110 kiloluk o cüssesiyle hop diye bi sıçradı - ben diyim 10 metre sıçradı siz deyin 15 metre sıçradı. havada yakaladı kartalı. tecrübeli baba işte her şeye hazırlıklı. yakalayıp indirdi yere altını değiştirdi temizledi pudraladı kartalın altı da üstü de erol taş oldu bu sefer. çok sinirlendim ben. nerede lan çocuk dedim. utanmıyon mu kundaktaki bebeği kaçırmaya. çabuk geri ver yoksa bi kamyon dolusu döverim seni dedim. erol taş ağlamaya başladı; ama filmlerdeki gibi yalandan ağladığından şüphelendim bir an. " yapma abi ben onu valla billa yaprak sarma zannettim ondan uçtum üstüne" dedi ya dedim beyaz yaprak sarma mı olur! hiç mi yaprak sarma görmedin. çıkar ver çocuğu. al dedi kolunun altından çıkarıp verdi. valla bilsem çalmazdım dedi. tsubaya verdik çocuğu eşiyle sarıldılar mutlu oldular. biz izlerken mutlu olduk ama altında çocuk beziyle bir erol taşla kadıköyün ortasında da fazla bekleyemezdik. gel dedim sana giyecek bişeyler bulalım Bim ' e gittik ucuz bişeyler alalım giydirelim şuna dedik. ordan yurt konserve yaprak sarması da aldım buna çom çom yedi hepsini. bir anda bim' in ortasında beyaz bi ışık belirdi. erol taş bize döndü "vakit geldi gitmem lazım" dedi ya sen niye geldin ki zaten dedim dur ben sana yardım edeyim buna arkadan voleyi bi çaktım ışığın içine uçtu gitti tsuyla onuru da affettim gıytı gıytı neşe içinde dolaşmaya gittiler neyse efendim tsubasa' nın gerçekten bir bebeği oldu. yazının amacı buydu buradan ailesine sağlıklı şanslı uzun bir gelecek diliyorum. çok güzel günleriniz olsun sevgi ve saygıyla sevan
    1 puan
  6. o kısa droplar ona her zaman yapılan ve alışık olduğu vuruşlar. ama burada çok antrenmansız olduğu belli toplara gidemiyor.
    1 puan
  7. Kisa droplarda sövecek sandim en son :)
    1 puan
Liderler panosu zaman dilimi: Istanbul/GMT+03:00
  • Çevrimiçi Kullanıcılar   0 Üye, 0 Gizli, 389 Misafir (Tam liste)

    • Şu anda bağlı kayıtlı kullanıcı bulunmuyor
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgi

Bu sitede size daha iyi yardımcı olabilmek için çerezler kullanılır. Çerez ayarlarınızı buradan yapabilirsiniz, veya devam ederseniz çerez kullanımını kabul etmiş sayılırsınız..