Liderler Panosu
Beğenilen İçerik
Tüm bölümlerde 01-07-2019 de en çok beğeni alan içerik
-
HOME › GÜNDEM › MASA TENİSİ MÜZESİ…… Masa Tenisi Müzesi…… n TwitGoogle Masa Tenisi Müzesi kurulması için çalışmaların başlaması gerektiğini düşünüyorum. Federasyonun önderliğinde yapılacak olan müzenin masa tenisi tarihine ve geleceğe çok faydalı olacağını biliyorum. Ben, Lord Medya’da tarihimize işik tutacak bir takım çalışmalar yaptım ve yapmaya devam ediyorum. İz Bırakanlar, Anılar, Masa Tenisi Tarihi gibi katagorilerde bir çok resim ve belgeyi yayınladım ve yayınlamaya devam ediyorum. Bu çalışmalar bir başlangıçtır, devamı gelmeli ve bir Masa Tenisi Müzesi Kurulmalıdır. Masa Tenisi Federasyonunu eleştirdiğim zaman, bana eleştiriyi bırak proje sun dediler. Alın size proje, Masa Tenisi Müzesini kurun Tarihe Geçin. Ben elimden gelen desteği vermeye hazırım. Aşağıdaki resim Koço Yuvadinis ile Rahmetli Danyal Çiper’in maçından. Sevgi ve Saygılarımla Gsm: 0 533 369 17 82 cem.avunduk@gmail.com https://www.lordmedya.com/masa-tenisi-muzesi/1 puan
-
1 puan
-
1 puan
-
AB, ekonomi temelinde bir birlikteliktir. İki temel unsuru bulunur: 1. Malların serbest dolaşımı (gümrük birliği): Buna göre, üye ülkelerin herhangi birinde üretilen bir mal, diğer ülkelere kota konulmadan, gümrük vergisi alınmadan sokulup satılabilir (Türkiye buna dahildir). 2. İşgücünün serbest dolaşımı: Buna göre, üye ülkelerin vatandaşları, dilediği ülkeye gidip çalışabilir, yaşayabilir (Türkiye buna dahil değildir. Türk toplumunun da AB'ye girmekten anladığı şey budur. Gümrük birliği ile girenlerin ne olduğunu anlamaz). Bu, AB'nin akademik tanımıdır. Gelelim olayın anlatımına. AB'nin üretim konusunda üstün ülkelerindeki şirketlerin kârlarını arttırmaya, diğer ülkeleri sömürmeye yönelik bir prosedürdür. Aslında tarihi ve iktisadi olarak bakıldığında emperyalist yayılmanın amaçları doğrultusunda bir uygulamadır. Yani teknolojik ve markalaşma açısından üstün ülkelerin malları, gümrük vergisi alınmadan üretim ve teknoloji açısından geri olan ülkelere sokulduğunda, geri ülkelerdeki ürünler, fiyat avantajını yitirir ve ucuzlamış üstün ülkelerin mallarıyla (küresel dev şirketlerle) rekabet edemez ve batarlar (veya kapatırlar). Dolayısıyla, teknoloji ve markalaşma açısından geri olan ülkelerde işsizlik gittikçe artar. İşte buna istinaden, serbest dolaşım hakkı devreye girer ve işsiz kalanlar, mallarıyla ülkelerini işgal eden şirketlerin ülkelerine gidip fabrikalarında çalışabilir. Kısacası "benim ülkeme mal satıp daha çok kâr etmene izin veriyorum ama sen de bana fabrikada iş vereceksin" demektir. İşte ülkesi gümrük birliği anlaşması nedeniyle AB malları (üstüne yine AB ver ABD menşeli şirketlerin, ucuz işgücü nedeniyle Çin'de kurdukları fabrikalarından gelenlerle birlikte) tarafından işgal edilen ve üretimi biten Türkiye'ye serbest dolaşım izni verilmeyerek, 24 yıldır Türk toplumu enayi yerine konulmuştur. Tamamen sıfır maliyetli sağmal inek gibi sağılmaktadır. Zira mallarını Türkiye'ye de satarak cebini dolduran yabancı firmalar, ortaya çıkan işsizleriyle başı ağrımamakta, sıfır maliyetle temiz kazanç elde etmektedirler. Normalde, siyasiler, bu ülkenin lehine çalışıyor olsalar, çoktan bu enayiliğe son verirlerdi, AB'den çıkarlardı. Ancak toplum tüm çektiklerini sessiz kalınca, sömürü devam ediyor. Zaten mevcut siyasiler de küresel şirketlerin bu temiz kâr durumun devamını sağlamak için Türkiye'nin başına getiriliyor. En baş konuya dönecek olursak, (gümrük birliği anlaşması gereği) dediğiniz gibi gümrük vergisi almamaları gerekiyor. KDV ve ÖTV konusunda bir bilgim yok.1 puan
-
Sayın Cem Avunduk, foruma ülkemizde oluşan Masatenis ile ilgili tüm haberleri ayağımıza kadar getirmiş olduğunuz İçin kendi adıma teşekkür ederim. Çalışmalarınızın devamını dilerim. Saygılarımla.1 puan
-
Yıllarca, ne amaçla yapılmadığını anlayamadığım, oluşumundan dolayı inanılmaz mutlu olduğum girişim. Kesinlikle dikkat edilmesi, başka girişimlere öncü olma ihtimali olsa bile ucundan kıyısından katkıda bulunulması gerek; şahsen yapabileceğim bütün katkıyı vereceğim, en kısa zamanda form ile beraber iletişime geçmek isterim. Müthiş.1 puan
-
Organizasyonda dereceye girenleri, organizatörleri, dereceye girenlerin geçmişleri ve şimdiki durumları ile ilgili bilgilendirme eklemeleri; bu güzide sporun popülaritesi hakkında ekstra bir fayda sağlayabilir.1 puan
-
Düşünceleriniz takdire şayan; lakin ben de çok iddialı ve biraz abartılı buldum. Benim zamanım açısından, sayısal olarak baktığımda, ponfi( az oynamış olsa da) ve gencay yıllar boyu ulusal turnuvalara damga vurdular, uluslar arası platformlarda zamanın ilk 100'leri ile oynadılar. Yeni yeteneklerin tanınması, belki de sponsorluğu açısından, güzel bir olay olsa da biraz daha objektif olunması daha iyi olabilir. En büyük temennim bu gençlerin öncekilerini kat kat geçip büyük turnuvalarda ana tablolarda boy göstermesidir. Her zaman savunduğum gibi, millet olarak şahsi fikrim bu sporda özel bir yeteneğimizin olduğudur.1 puan
-
Cem abi Yalova'da yanına gelmiştim, Süper Lig'de yayında görüşmüştük, belki oradan hatırlarsın Samet ben. Yanlış bilmiyorsam Vasil abi genç bir yaşta Akdeniz madalyası almıştı. Bunun dışında bayanlarda da Özge Yıldızlar Avrupa En İyi 10'lar müsabakasında 2. olmuştu, bence çok büyük bir başarı. Ece'nin başarılarını kesinlikle küçümsemiyorum, Ece burada 3 altın madalya ile büyük başarı elde etti ama bunu Avrupa Yıldızlar&Gençler'de taçlandırmazsa, tüm zamanların en büyük yıldızı olarak görülmemesi gerektiğini düşünmekteyim. Ama bu noktaya 16 yaşında gelebildiğini herkese gösterdiyse, önceden de Avrupa Yıldızlar'da ilk 8'i görüp, ilk 4'ü kılpayı kaçırdıysa kızımız, onun geleceği için çok ciddi bir planlama yapmalıyız. Ona yapılacak planlama ve yatırım, bu dereceler de gösteriyor ki, boşa gitmeyecektir. İnşallah o zaman U-21'de, büyüklerde zevkle oturup, başarılarını izlediğimizde "Tüm zamanların en büyük yıldızı"nı görmekten gurur ve onur duyacağız.1 puan
-
Cem abi, Ece iyi yolda ancak henüz tüm zamanların en büyük yıldızı demek için fazlasıyla erken. Ama Özge-Ece ikilisinin tam bu yaşlarda artık Avrupa'ya açılması, masa tenisi tarihindeki en iyi bayan milli takımımız için mükemmel bir temel oluşturabilir, bu konuya odaklanmalıyız diye düşünüyorum. Elde edilen başarı çok büyük ama alt yaş gruplarından sonra - ki Gençler kategorisi de Özge'de bitmek üzere, Ece'nin de 2-3 senesi var - bu sporcuların başarılarının devamının gelmemesi, emeklerin zayi olmaması düşünülmeli ve planlanmalı şimdiden. Büyükler kategorisinde Akdeniz derecesi veya Avrupa'da ilk 8 ve üstü "Tüm zamanların en büyük yıldızı" ifadesini perçinleyecek bir ifade olacaktır, Gürhan Yaldız - Oktay Çimen - Vasil Aleksandris gibi isimler Akdeniz oyunlarında madalya almıştı, bunu unutmamalıyız.1 puan
-
Bence yasak gayet mantıklı bir adım olurdu. Eminim kısa sürede herkes adapte olurdu, servis olayından çok daha rahat uygulanabilir bir kural düşüncesindeyim. Bırak rakibi yan masalar da etkileniyor. Bizim salonda 3 masa ötesi bile yankılardan rahatsız oluyor.1 puan
-
bağırarak rahatlıyosa ağzı kapatan ve sesi doğrudan bağıranın kulaklarına yollayan bi aparat yapalım. bi kablosuz mikrofon devresi bir de kulaklığa bakar - sesi bizim tsu' ya da yollayayalım. rahatsız olan varsa bağırılmaması gerekir kardeşim. bağırıyo diye harimoto maçlarının hiçbirini izlemiyorum ben mesela neden sahanın kenarına sıçmıyoruz? sıçmak da yasak değil maç sırasında kurallarda bişey yazmıyor yada serbestse; şöyle çapı 1 metre ses gücü 160 desibel olan bi megafonu çıkarıp havaya doğru bağırayım her sayıdan sonra tüm salon telef olsun ayrıca tomokazu iyice saçmaladı bu turnuvada 2 sayı seyredemeden kapadım bu sefer. bundan sonra açmam bile bağıranlara söylüyorum: manyaksanız gidin tedavi olun kardeşim.. gayet net söylüyorum. kimse sizi rehabilite etmek zorunda değil, deliliğinize katlanmak zorunda değil. verirsin 100 dolar psikoloğuna bağırırsın yada bedavaya getireyim dersin devlete gidersin kafana yersin elektiriği susarsın.1 puan
-
Ben basket oynarken, öyle bağırmalar ve el kol hareketleri olacak olsa maçlar bitmezdi. Kazandığımız maçlardan sonra bile rakibin karşısında aşırı sevinç göstermez, soyunma odasına saklardık. Bazı özel sayılardan sonra Timo gibi ya da Federer’in meşhur “c’mon” u tarzında kalsa sorun olmaz. Ancak sinir boşalması neticesinde çıkan ses ile Harimoto’nun her sayıda 100 dB’i zorlayan haykırması arasında da kalın bir çizgi var. Yasaklanma konusuna gelince, hele önce bi şu servis meselesini çözsünler de sonra bakarız1 puan
-
Sayı kaybetmiş, zaten canı sıkkın olan rakiplerinden biri bir gün tekme-tokat dalar veya raketi fırlatırsa şaşırmam :) Bir daha da bağırmaz sanırım :))1 puan
-
Tomokazu her zaman sevinicini antrenörüne dönerek yapar:))1 puan
-
Bağıranları hiç sevmem. Haliyle sayı aldığında öküz gibi böğüren Japon Tomokazu Harimoto'yu hiç sevmem. Rakibi sinir etmek için bağırıyorlar diye düşünüyorum.1 puan
-
Kötü niyetli bağıranlara da bir yaptırım getirilmesi lazım.1 puan
-
Kendi kendine bağırıyorsa karşıya bakmıyorsa neden kötü olsun ki? Ama ibblilerin her sayıda gereksiz bağırdıklarını herkes biliyor. Hocaları öyle istiyor olsa gerek. Dünyada da çoğu oyuncu bağırıyor. Bunlar bana normal geliyor. Zaten kötü niyetli olarak bağıranlar bariz belli oluyor. Bence yasaklanmaması lazım ve zaten yasak da değil.1 puan
-
Herkes bağırmanın da, sevinmenin de bir adabı olduğunu biz masatenisi severlere gösteren Alman oyuncuyu: Timo Boll'u örnek almalı. Adam bir de çinlilerin eniştesi. Bence gelmiş geçmiş en centilmen oyunculardan biridir kendisi...1 puan
-
Çinliler sadece rahat maçlarda bağırmazlar. Biraz stresli maçlarda izleyin onları. Harimotonun çocuk olduğunu unutuyorsunuz sanırım. Her çocuk olgunlaşma dönemine kadar bize antipatik görünen her durumu yapabilir.1 puan
-
İ.B.B. yönetiminden çekinmek sözü samimi değil ve art niyet kokuyor. bu kadar basit mevzuyu söyleyemeyecek kişi bu işi bıraksın.1 puan
-
1 puan
Liderler panosu zaman dilimi: Istanbul/GMT+03:00
-
Çevrimiçi Kullanıcılar 0 Üye, 0 Gizli, 286 Misafir (Tam liste)
- Şu anda bağlı kayıtlı kullanıcı bulunmuyor
-
Konular