Balık yapanın, hemen ardından ''pardon'' , ''özür'', vb. demesine pek sık rastlanır. Balık yapınca, ''pardon''... Değişik tonlamalarla ''pardon'' telaffuzları...''Çok pardon!''...Ve buna bir de el kaldırmanın eklenişi...
Balık ertesi ''pardon'' deyişler otomatik.
Hani böyle bir sanki ''balık'' yapmak onun tasarrufunda imiş, sanki her istediğinde balık yapabilirmiş veya yapmazmış da bu kez nedense dikkatinden kaçıvermiş de, o yüzden balık olmuş gibi ''pardon'' demeler...
Ya da ''balık'' olur da, ardından bu ''pardon'' kalıbı kullanılmaz ise, buna, bir de balık yüzünden sayıyı kaybedenin ''insan bi pardon der'' kalıbıyla karşılık verişi.
Bilerek, bilinçli bir şekilde yapmadığın bir ''balık'' yapıştan niye sorumlu olasın, bunun ceremesini niye çekesin?
''Balık'' yaptıktan hemen sonra, neden hiçbir şey söylemeksizin öylece durmadığına, duramadığına, o arada neler neler olduğuna hiç baktın mı?
Oynarken karşılaşılan envai çeşit ''balık'' pozisyonları ve bu yolla alınan sayılar da bu oyunun kuralları içinde ve tamamen geçerli; içimizde buna gerekli yeri açtığımıza emin miyiz?
''Balık'' olması bizim yorumumuzdur; varoluşta top bazen fileye takılıp da düşer, bazen masanın kenarına da çarpar. Topun bu tarz hareketleri, diğer aşina olduğumuz top sıçrayışlarından farklı değil. Ya da farklı da, sayı olması bakımından o da geçerli...Diyelim...
Oynarken topu her istediğimizde istediğimiz yere atabiliyor olsaydık, o zaman hemen dünya şampiyonu olurduk. Lakin o vakit her istediğimizde dünya şampiyonu olacağımızdan, bunun da bir kıymeti kalmaz idi.
Dikkat edildiğinde, dikkat kullanıldığında, otomatik karşılıklar, tepkiler, bazen daha içimizde belirirken ayırd edilebiliyor, o zaman böylesi tepkilerle işbirliği yapmama imkanını elde edebiliyor, eskinin tekrarının getirdiği sıkıcılığı, beylikliği, yaşamada neş'e ve lezzet buluşa, keşfe, tazeliğe dönüştürebiliyoruz.