Bir şey değil de ben bir hoca değilim. Onun yerine bana beşyüziki, Beşyüziki, Sayın Beşyüziki, Beşyüziki ağabey, Beşyüziki kardeş veya ey ademoğlu diye hitap edebilirsiniz. İlaveten, yazım kurallarının gerektirdiğince büyük harf ve diğer noktalama tuşlarını kullanma özenini gösterirseniz de, kendimi, hakkı verilmiş bir taleple karşılaşmış sayar, sevinirim.
Hazır raketten kombo rakete geçiyorsanız, topla bedeniniz arasında, hocanızın kullandığı tahta ve lastiklerden ''bir, belki iki tık'' daha yavaş ve yumuşak bir tahta ile daha yumuşak ve yavaş lastiklerden oluşan bir alan yaratmanız icab edecektir. Bu alanın nitelikleri sayesinde topu oyunda tutmanız kolaylaşır, daha rahat oynar ve daha kolay öğrenirsiniz. Mesela, bir Butterfly Petr Korbel tahta üzerinde bir çift Xiom Vega Europe.
Umarım yakında ekipman tavsiyesi formunda mesaj hakkınız açılır.
Bunları, antrenörle ya da deneyimli biriyle çalışma, bir kulübe veya salona gidebilme imkanınız olduğunu veya bu imkanlara kavuşacağınızı var sayarak yazdığımı bilmenizi isterim. Böyle olursa oradakilerin kullandığı ekipmanları deneme imkanınız, deneyim alış verişiniz de olur.
Yeni başlama ve ekipman bahsi ile capon kılıç sanatları tahsilinde takip edilen yol arasında benzerlikler bulduğumu eklemek istiyorum. Capon kılıç sanatı yolunda önce selamlamayı, oturma ve ayakta durmayı öğrenir, müteakiben tahta kılıçla çalışmaya başlarsınız. Önce tahta kılıcı tutmayı, kılıç elinizdeyken ayakta durmayı ve bu duruşa ''yerleşmeyi'' öğrenirsiniz.
Önce temel eğitim vardır. Önce teknikleri icra edebileceğiniz zemini oluşturursunuz. Geri kalanları bunun üzerine bina edeceğiniz alandır bu. Söylemeye bile gerek yok, en önemlisi. Büyük ustalar, ileri seviyede de olsanız, şayet kafanız karışırsa hemen temellere, temel tekniklere geri dönünüz derler.
Tahta kılıçtan sonra metal kılıca geçer, metal kılıçla ve ve belinizde kılıfıyla çalışmaya başlarsınız. Kılıcı tek ve çift elle tutmayı, ayakta, oturarak veya dizlerinizin üstünde yürüyerek kesme ve kılıcı kılıfından çıkarıp sokma tekniklerini öğrenirsiniz...Ama kördür bu metal kılıç ( Iaito ), kesmez henüz. Orijinal katanayla aynı ağırlıktadır, hemen hemen aynıdır, lakin onun kesmeyen bir replikasıdır. Böylece istenmeyen kesilmelerin önüne geçilmiş olur. Zira körpesinizdir, helecanınız ve enerciniz bol olmasına rağmen, gerektiği kadar deneyiminiz yoktur. Gerçek, keskin bir katanayı kılıfından olması gerekenden birazcık farklı bir açıyla çeker veya kılıfa sokarsanız, o ciletten keskin kılıç, kılıfın o pek ince yapılmış yan tarafını kolayca kesip çıkar ve de kılıfı tutan parmacıklarınızı kıyırt diye bir meltem gibi doğrayıverir de, dört parmağınızın önünüze pıtır pıtır düştüğünü gördüğünüzde dahi ne olduğunu henüz anlamazsınız. Onun için kılıç okulunda siyah kuşak olana kadar tahta kılıç ve sonlara doğru kesmeyen kılıçla çalışılır. Siyah kuşaktan sonra danlar başlar. 1.dan olunca bu, artık ''sanatı öğrenmeye hazır'' olduğunuzu gösterir, 2. danda da gerçek, keskin bir kılıçla, katanayla çalışmaya başlarsınız.
Tahta kılıçla çalışmak ise hiç bir seviyede bırakılmaz, o hep sürer gider.
Zihin, bir soru üretme mekanizmasıdır. Sorulan soruya bir cevap gelse bile o, bu cevabı almaz, hemen yeni sorular üretir. Bir oburdur.
Kendi kendimize ''yok öyle değil de şöyle yapayım'' dediğimiz olmuştur. İçimizde, o düşündüğümüz her iki şıkkı da gören, ayırt eden, düşüncelerimizi, yargılarımızı izleyebildiğimiz bir yer vardır. İşte orayı ne kadar çok ziyaret edersek, o kadar iyidir. Varlığımızın bir niteliğidir bu. Doğduğumuzda sahip olduğumuz, bizimle gelen bir niteliktir bu.
Zihninizde bir soru belirdiğinde, bunu farkediniz, acele etmeyiniz ve bu soruya dikkatle, daha dikkatle bakınız. Dikkat yöneltildiğinde soru işaretleri erimeye başlamaktadır.