Liderler Panosu

WTT Contender Antalya 2023'te, ismini vermeyeceğim bir ulusal takım oyuncusunun, orta seviye bir başka ülke oyuncusuyla 0-3 pırıl pırıl biten bir mağlubiyetini izleme imkanı buldum. İzlemesi epey acı verici, sık sık kişide acı ve öfke ve sık sık kah oyuncuya, kah çalıştırıcılarına çemkirme, onları şööle tek sıraya dizip baara baara bi iyice kalaylayıp, yerin dibine sokma isteği uyandıran bir süreçti. Bir ara, maçın başlarında, bir an, vurduğu 10 toptan 6 veya 7'si dışarıya, dağlara taşlara gitmekte olan oyuncumuzun tahtasını görme imkanına kavuştum. Lastikleri kim bilir ne idiler, muhakkak ki atak lastikleri idiler; rakibin falsolu servislerinden, sipinkslerinden ziyadesiyle etkilendikleri, maç boyunca topun uçup uçup gittiği ralliler hiç de az değil idi. Sinir içinde izlerken, sanki birileri kulağıma ''Ee, daha ağır 40+toplara geçtikten sonra oyuncular da daha hızlı tahtalara, daha sert süngerli ve yapışkan lastiklere yöneldiler'' tarzı pazarlamalarda kullanılan kalıp cümleler söylüyor, fısıldıyor, bu tarz cümleleri tekrarlıyorlardı. Oyuncu, Batırfılay Jun Mizutani bir tahtayla oynuyordu. Tahta, artık seleece mi, züper seleece mi, aalece mi veelece mi hangisi idi bilamaacam ama, o tarz, pahalı birşey olduğunu sanıyorum. Bu, J.Mizu. dünyanın ''en'' olmasa da ''en hızlı'' tahtalarından biridir. Vurduğu 10 toptan belki 6-7 si dışarıya uçup giden, maçı 3-0 tertemiz, pırıl pırl kaybeden bu Off+ oyuncumuza ve çalıştırıcılarına sormak isterdim doğrusu: ''Siz dünyanın en hızlı oyuncusunuz da mı en hızlı tahtayla, üstünde, uygun olmayan, sert, o biçim falso yiyen lastiklerle oynuyorsunuz diye. Yani, o oynadığınız düzeydeki oyun hızındaki anlık dokunuş ve değişimler silsilesine henüz yerleşmemiş, hareketleri o anda oynanan topla TAM bağlantı kurmadan, kombinasyonları akışkan ve nispeten hatasız yapamazken,ya da bu yönde bir yöneliş, bir hassasiyet henüz ortada yokken, oluşmamışken, bu düzeydeki hızı ve sipini çekip çevimekte belli bir derecede (incelikleriyle, incelikli bir şekilde ) ustalaşmamış, yani henüz perdesize bakmadan çalamazken, ne diye dünyanın en hızlı ekipmanlarını kullanıp kendinizi sabote ediyorsunuz ki? Orta hızda bir Butterfly Petr Korbel tahta alıp, onunla antreman yapmanın neyinize yetmeyeceğini size kim söyledi de, ona inandınız? Bedeninizi güçlendirmenizin, kondüsyonunuzu arttırmanızın icab ettiği tabak gibi ortadadır. Ulusal oyuncuysanız, haftada 5 sabah, günde 12 km. düşük-orta tempo koşmalı, ona göre beslenmeli, dağda bağıra bağıra odun kesmeli, ondan sonra da masa antremanı yapmalısınız. Tüm bu çalışmaları yapıp, güçlendikten sonra o vakit, dünyanın en hızlı ekipmanlarıynan oynayabilirsiniz. Gücünüz yoksa, rakibinizin yaptığı her şeyden etkilenirsiniz. Tekrarlıyorum: Gücünüz yoksa, rakibinizin yaptığı her şeyden etkilenirsiniz. Aradaki farkı daha hızlı tahta ve lastiklerle, kapatmak mümkün değildir. Ancak, böyle ekipmanlar, çalışıp ustalaştıktan sonra bir de üstüne kullanılırsa (-ki artık kullanılmalıdır da ) işte o vakit baklava olur.

Dokununca uçuyor diye şikayet edenlerin karbon tahta kullanmamasını öneriyorum. İçi yumuşak dışı sert tahtalar genelde zıplak olur. Balsa karbon tahtalar yani schlager carbin vs gibi... O yüzden ben size 7 kat tahta tavsiye ederim. Nittaku ludeack mesela...

Merhaba, orta-lise ve fakülte dönemlerinde okul takımlarında oynamış bir kere türkiye yıldızlar şampiyonasına katılıp takımca ağzının payını almış , sonra 15 yıl oynamayıp geri dönmüş orta seviye denilebilecek bir oyuncuyum. 15 yıl aradan sonra haftada 5 gün 1-2st/gün antrenmanlara başladım ve 3 ay süre geçti. Kendi yaşadığım tecrübemi paylaşmak ve mesleki tecrübemin sağladığı bilgi birikimim ile işin biyolojik savunmasını yapacağım, keyifli okumalar. 15 yıl aradan sonra Primorac Carbon tahtam ve tenergy 05(15 yıldır dolapta beklemiş) lastiklerle başladım. İlk işim lastikleri değiştirmek oldu. Butterfly ürünlerinin pazarlama nedenli pahalı olduğunu düşündüğüm için farklı markaları inceleyip Donic Blugrip V1 ve R1 lastikleri aldım ve Primorac Carbon (insan genç iken popüler söyleme uyuyor , düşünmüyor işte ) yapıştırıp antrenmanlara başladım. yaklaşık bir ay kadar zaman geçmesine rağmen çocukken yapabildiğim şeyleri bile yapamadığımı farkettim. bir tane Spincik çekiyorum ikinci dağlara taşlara, yaşlandık heralde ondan diyordum ki babamın raket lastiklerini yenilemek için Primorac tahtasını bir deneyim dedim. Donic bluegrip V1-R1 i Primorac tahtaya yapıştırdım ve haftasonu sakin bir vakitte antrenman tahtası ve robot ile birkaç saat çalıştım. topa ilk vurma anımdan itibaren istikrarımın daha yüksek olduğunu farkettim. robottan gelen backspin toplara karşı zamanlamam bile anında iyileşmişti. Mecbur primorac tahtayı babama geri verince oldukça detaylı bir şekilde tahta ve lastiklerle ilgili araştırmalar yaptım. Bu araştırmalar googleakademik üzerinde yayınlanmış onlarca makaleyi de içermektedir. kısa bir süre içinde innercarbon tasarımı olan Donic TC inner aldım ve tahminettiğim üzere primorac carbon ile primorac tahta arasında hhız-kontrol-hissiyat seviyesi olduğunu gördüm. Ama hala spin çekerken topun lastikteki temasını dilediğim şekilde hissedemediğimi düşünüyordum. Malum oyun stilimi oturtana kadar hangi tahta ve lastik türü bana uygun çok para harcamadan anlamam lazımdı. Fh için Donic bluefire M2 , Bh için Donic Bluefire M3 aldım. Antrenmana ilk başladığım saatte çok yadırgadım, aklımı bippleyim dedim. Güç üretemediğimi düşünüyordum. Birkaç saat sonra çok daha başarılı vuruşlar ortaya çıkmaya başladı. Birkaç gün sonra ise inanılmaz bir ilelrleme gerçekleştiğini çevreden işitmeye başladım. 1 spincikten 5-6 üst üste spine vb.. Aşırı memnun kalmıştım yaptığım değişiklikten. bu kadar hikayeden sonra işin biyolojik temellerine gelelim. El-göz koordinasyonunda beynin kullandığı bir veri daha var ,bu da temas. Hissiyat denilen olgu. Masa tenisinde sadece raketi topla buluşturmak olsaydı amacımız el-göz koordinasyonu yeterdi. Ancak doğru milisaniyede,doğru açıyla buluşturmak olduğu için zamanlamanın mükemmel olması gerekiyor. Topun vurma bölgesine doğru gelişi ile raket savrulmasını çarpışma alanında gören gözler zamanla kaslarla koordinasyonunu arttırıyor. Ancak çarpışma anında baş - işaret parmağı ve elin geri kalanında hissedilen titreşimin zamanı bu görsel veri ile birlikte işleniyor. Özellikle raketin topu görmeye engel olacağı açılarda daha fazla önem kazanıyor. Bu titreşim seviyesinin çok az olması zamanlama konusunda gelişim kaydetme hızımızı azaltıyor. Çünkü beyin önemli bir veriden "temas" yoksun kalıyor. Hissiyat yüksek ekipmanlarla çalışmak el-göz koordinasyonu ile gerçekleşen zamanlama olgusundaki mükemmelleşme sürecini hızlandırıyor. Sıkı antrenmanlar sonrası hissiyat gerekliliği azalır ve daha hızlı ekipmanlara geçilebilir. Hatta uzun yıllar sıkı antrenman programları sonrası beyinde öyle bir bilgi deposu olur ki artık topu tam görmeden,sonda göz kapatarak veya ışıkların kapatılması durumunda bile kaliteli vuruş yapabilir. Hızlı ekipmanlarla gelişim olmaz demiyorum, çok daha yavaş olacaktır. Temas hissiyatı haricinde bir açıdan değerlendirme de yapmıyorum, Daha az temas verisine ihtiyacınız kaldıkça daha hızlı ekipmanlara geçmek akılcı olabilir. dünyanın en hızlı oyuncuları için üretilmiş teknolojiyi, EĞER ONLAR KADAR YETENEKLİYSEM,ONLAR KADAR ANTRENMAN YAPABİLİRSEM kullanabilirim,yoksa bir tık ta olsa hissiyat bana hep lazım olacak Teşekkürler

Sayın TolgaSan, Evvela, teferrruatlı gönderiniz, işaret ettiğiniz yeni kavramlar, işaret ettiğiniz anlayışlar için teşekkür ederim. Yanılmıyorsam, dünya sıralamasında ilk 100'de olan oyunculardan rus Alexander Shibaev ve İsiveçi'li Anton Kallberg'de Korbel tahtayla oynuyorlardı da Kallberg daha yeni Viscaria'ya geçdi. Şimdi nette arama yapınca Shibaev de Viscaria'ynan oynuyor gözüküyor.

Tmm dır teşekkürler hocam iyi akşamlar

Tt11 belli ki urun degerini dusuk yazmis ve gumruktekiler de internetten kontrol etmemisler. Bu durumda dusuk cikmasi normal. Artik degismez...