Jump to content
Masatenisi.org Forum

Fatih Birinci

Üyeler
  • İçerik sayısı

    526
  • Kayıt Tarihi

  • Son ziyaret

  • Kazandığı gün sayısı

    45

Fatih Birinci kullanıcısının tüm içeriği

  1. Fatih Birinci - Bursa
  2. Bir açtım baktım ne diye. İlk 25 soruluk testte bir doğrum var, diğerlerinin hepsi boş :) Ama zaten bu işe bulaşmış olanlar için iyi tabii...
  3. Bu misal, benim de çok sevdiğim bir panorama oldu - övünmek gibi olsun, google earth'de Bursa Koza Han'a ait fotoğraf olarak da seçildi: Bu da yine Bursa Kalesi'nin oralardan, fotoğraf çok iyi değil ama örneklemek için: Soldan iki çocuğa büyütüp bakın, aslında ikisi de aynı çocuk:)
  4. Aynen öyle Çağan'cığım. Durum şu: Bir fotoğraf karesinin sağ tarafı sizin oynadığınız masanın ortasına denk geliyor. Orayı çekiyorum. Sonra ben kamerayı biraz daha çeviriyorum. O sırada oyun devam ediyor. Bu sefer o masanın ortasını karenin soluna denk getiriyorum. Tabii ki bunu bilerek yapmadım, öyle denk gelmiş. Bazen bilerek de yapıyorum. Bu durumda örneğin sen masanın soluna geçersin topu atarsın, ben çekerim, bir de sağına geçersin ben bir de o tarafı çekerim. Sonra bunları photoshop'ta birleştirince sen iki tarafta birden çıkarsın. Hatta dur bi yakınlarda bunu yapıp göndereyim :)
  5. Mehmet Yılık'ın başına gelen iyi olmamış: 1. Bu bir spor, bize hiçbir faydası olmazsa sağlığımıza katkısı var. Kaldı ki bir de veteran olarak oynuyoruz. Bu sağlık meselesi bizim için daha da önemli. Herşeyin başı sağlık, ama bunu ancak sağlığımızı kaybedince anlayacak kadar bir nankörlük var insanoğlunda. 2. Bu bir sosyal etkinlik - eğlence. Masa tenisi sayesinde bir sürü değerli insanlarla tanışıyor, birlikte hoşça vakit geçiriyoruz. Benim hobilerim çoktur ancak masa tenisi aralarında en sevdiğim. Masa tenisinden önce koşardım. Şimdi koşu bana çok tek başına, ayrıntısız ve asosyal geliyor. 3. Ancak ve ancak bunlardan sonra bu bir rekabet /ilerleme /kazanma işi. Elbette ki kazanmaya odaklanacağız, kendimizi ilerletmek isteyeceğiz ancak bu ilk iki maddeden sonra çok da önemli değil. En azından çok üst düzeyde, profesyonel olmayan oyuncular için bu böyle. Ben şahsen, oyunumun hiç gelişmeyeceğini, hep aynı kalacağını da bilsem, yine de aynı şevkle masa tenisine devam ederim. İlk iki madde bile bana yeter. Üçüncüsü de olursa eh işte, bonus olur, fena olmaz. Kazanmak için karşıdakini demoralize etmek, bilinçli ya da bilinçsiz, hiç hoş değil. İnsanın buna dikkat etmesi gerek. Bir arkadaşımın kalbini kırmaktansa bir ay gelen geçen beni yensin daha iyi. Yenmeye yenilmeye bu kadar kendimizi kaptırmamamız gerek. Mehmet Abi'nin canı sağolsun.
  6. Tamamdır. Ben o sırada birilerine yenilmekle meşguldüm (!), ben de onun ferdilerde elenişini başkasına sorarak öğrenmiştim, yanlış istihbarat olmuş abi :) Ama çiftler maçını bizzat izlemiştim, hatta erken final olduğunu düşünmüştüm izlerken... Bu arada Zafer abi seni özellikle tebrik ediyorum. Salondaki oyun tekniğini en çok beğenerek izlediğim birkaç oyuncudan biriydin. Özellikle backhand spinlerini büyük zevkle izledim. Keşke daha yakınlarda olsaydık da biraz ders alsaydık senden...
  7. Mehmet Yılık'ın kuraları tahilsiz oldu. Gruptan çıktı ama fazla ilerleyemeden finalist Zafer Yıldırım'a denk gelerek elendi. Çiftlerde de takip edebildiğim kadarıyla hemen ilk turda, şampiyon olan Zafer Yıldırım - Ahmet Yusuf Ark'a denk geldiler. *Düzeltme: Mehmet Yılık Atilla Eryıldız'a çeyrek finalde elenmiş.
  8. Abi altlara doğru bir bak, bizim isimlerimiz ışıldıyor parıl parıl :)
  9. Donanımsal değil de yazılımsal bir durum diyeyim kısaca. Birkaç fotoğraf çekip photoshop'ta birleştiriyorum. Aslında biz de kendi 'organik' gözümüzle o şekilde görüyor ama beynimizde düzeltiyoruz. Çok uzattım :)
  10. Salondan bir görüntü: İzmir - Bursa çift yarı finalinden: Murat bu da sana özel gelsin :)
  11. Öncelikle, İzmir ekibi büyük oranda turnuvaya damgasını vurdu. 40'larda tek erkekler finalini İzmir'den Murat Eriş aldı (forumdan Mrtİzmir). Final'de Zafer ile yaptıkları maç çok çekişmeli, heyecanlıydı. Üstelik çok da standart olmayan oyun stiliyle birinciliği göğüslemesi bence etkileyiciydi. (Bu arada turnuvada ilk maçımı onunla yapmıştım, fena kura denk gelmiş!) Tam finale yakışan bir maç oldu. Üçüncülüğü Ankara'dan, maalesef ismini hatırlamadığım bir arkadaş aldı. Murat kardeşimi buradan da çok tebrik edeyim. 40'larda çift erkekleri de İzmir aldı. İkinciliği de İzmir aldı. Bursa'dan Sadi Alkan ile Mehmet Şen üçüncülük aldılar. (Yine çiftlerde ilk kurada da Ersun abiyle birliklte bu ikiliye denk geldik!) 50'lerde ve 60'larda çift erkekler finali de çok güzeldi. Ancak bence bir organizasyon kusuru olarak, 40'ların finaliyle 50'lerin finali aynı anda iki masada birden yapıldı. Bence bu final maçlarını yaya yaya, zamana sıkıştırmadan oynatmak / izlettirmek lazım. 50'lerin finalindeki iki arkadaşın oyunu da çok etkileyiciydi. Bursa'dan Vedat Hoca'mız 50'lerde üçüncülük aldı, Ahmet Kuzu da madalya aldı, sanırım hem çiftlerde, hem de teklerde aldı. Maalesef herkesi isim olarak tanımadığım ve çoğu maç eşzamanlı oynandığı ve seçip izlemek zorunda kaldığımız için buradan tam sıralamaları yazamıyorum. Ancak Bursa'dan ve diğer illerden arkadaşlar da isimleri yazarak ekleme yaparlarsa iyi olacaktır. Güzel turnuva oldu, değerli insanlarla tanışmış olduk, inşallah ileride de görüşürüz. Bursa'mıza gelen, bizimle zamanını paylaşan tüm masa tenisi sevenlere teşekkür ederiz.
  12. Yarışma Talimatı: VETERANLAR TÜRKİYE ŞAMPİYONASI 05-06 MAYIS 2012 BURSA YARIŞMA TALİMATI 1. YARIŞMALARA KATILACAK SPORCULAR 2011-2012 SEZONU VİZELİ FERDİ, KULÜP LİSANSI VEYA SAĞLIK RAPORUNU YARIŞMA HAKEMİNE İBRAZ EDECEKLERDİR. 2. YARIŞMALAR 40-49-50-60-70 YAŞ VE ÜZERİ OLMAK ÜZERE 5 KATEGORİDE ERKEK VE BAYAN OLARAK YAPILACAKTIR. 3. YAŞ HESABINDA 01 OCAK TARİHİ ESAS ALINACAKTIR. 4. YARIŞMALAR TEK ERKEK, TEK BAYAN VE ÇİFT ERKEK VE ÇİFT BAYAN KATEGORİLERİNDE YAPILACAKTIR. 5. YARIŞMACILAR KATILIM ÜCRETİ OLARAK, 30,00 TL’Yİ FEDERASYON MUTEMETİNE KURA ÖNCESİNDE MAKBUZ KARŞILIĞI ÖDEYECEKLERDİR. 6. YARIŞMALARIN KURALARI YARIŞMANIN OYNANACAĞI SPOR SALONUNDA 05 MAYIS 2012 TARİHİNDE SAAT 09:00’DA ÇEKİLECEKTİR. 7. KATILIMIN BİR YAŞ GRUBUNDA 16 SPORCUDAN AZ OLMASI DURUMUNDA YAŞ GRUPLARINDA BİRLEŞTİRME YAPILACAKTIR. 8. YARIŞMALARDA TMTF KURALLARI UYGULANACAKTIR. *Benim Notum: 2. maddede yaşların yazımında araya 49 diye birşey, sanırım yanlışlıkla karışmış. Ama 40 üzeri olduğundan eminim. Sanırım doğrusu şu şekilde olmalı: 40-49 ; 50-59 ; 60-69 ; 70+
  13. Şimdilik isimsiz, ileride bilinmez :)
  14. Tolga Hocam çok tebrik ederim. Sizinle birlikte maçlar ve antrenmanlarda öğrencileri yalnız bırakmayan Şimşek Hoca'mı, Engin Hoca'mı ve Bilal Hoca'mı da kutluyorum. Bu gibi başarılar, sizlerinki gibi gönüllülük ve katılımla birlikte olmuştur, olacaktır. Tabii ki gururumuzun sahipleri Tuncay'ı, Kadir'i, Fuat'ı ve Emrullah'ı da gönülden tebrik ediyorum. Başarılarının devamını dilerim. Marmara Üniversitesi'nin kadrosuna karşı zaten pek yapılacak birşey yoktu, sağlık olsun. Uludağ Üniversitesi'ni ve Bursa'yı alınlarınızın akıyla temsil ettiniz. Bravo.
  15. Güzel, olimpiyata yakışır bir maçtı. Bu düzenleme de maçın tüm güzelliğini, gerilimini, coşkusunu iyi aktarmış. Keşke Ryu Seung Min'in oyunu şu anda da bu seviyede devam edebilseydi. Ara ara yaklaşıyor -bakınız Dünya Takımlar Şampiyonası'nda Ma Long ile yaptığı ilk set- ancak devam ettiremiyor. Güzel paylaşım, teşekkürler.
  16. "In fact, two Chinese male players Wang Hao and Zhang Jike and two female players Li Xiaoxia and Guo Yan automatically became qualifiers for the Olympics thanks to their high world ranking in May 2011. However, before the Chinese national table tennis team turn in the final list of the Olympic participants in May 13, the list is open to change." Bu habere göre Mayıs 2011'deki dünya sıralamasında ilk ikişer sırada oldukları için teklerde Wang Hao ve Zhang Jike otomatik olarak seçilmişler, ancak Mayıs 13'de kesin liste açıklanana kadar ferdiler kısmı hala açık. Ancak takımdaki isimler, Liu Guiliang'ın dediği gibi sabitlendi.
  17. Fatih Birinci

    Zerg Rush

    Yazdım, ilginç oldu :) Başlığı görünce bir an terran'lar zorda kaldı, bunker'lar yıkıldı diye düşünmedim değil!
  18. Ne kadar oyunlarını sevsem de, Çin dışından birilerinin çıkıp da üst düzey Çinli oyuncularını yenmesi hep biraz da hoşuma gidiyor. Şöyle bir rekabet olsun ülkeler arası, ortam şenlensin istiyorum. Koki Niwa'nın oyunu giderek daha çok Mizutani'ye benziyor bu arada...
  19. Ryu Seung Min de benzer bir akıbete uğradı. Ama hayır, daha sonraki maçta kendini toparlayarak olimpiyatlara seçildiler. Zaten bir şampiyona değil, ilk 4 seçilecekti, o bakımdan çok da üst düzey bir performans için motive olduklarını zannetmiyorum. Cho! seslerini duymamamızı da ona bağlıyorum.
  20. Evet, ciddi bir fark gibi duruyor, ancak bu çalışma sadece vücut çalışanlarla ilgili. Şurada, şuradave şurada bu konuyla ilgili kimi yazılar var. Şu kitapta da (google books hepsini vermiyor) bu %50 oranına ulaşan çalışma yer alıyor. Spor psikolojisinde de imgelem tekniklerinde ünlü bir gönderme olarak hep kullanılır.
  21. Okullarda sınav kaygısının yoğun olduğu öğrencilerde ortak bir özellik vardır: Bu öğrenciler, girecekleri sınavdan önce kendilerini o sınava girmiş, çok heyecanlanmış ve bu yüzden bocalar, soruları yapamazken düşünürler. Çoğu zaman bu öğrencilerin sorunlarını çözmek için kullanılan ilk teknik de, öğrencinin kendisini sınavda imgeleme şeklini değiştirmek, yani sınav esnasında kendine güvenli ve rahat bir şekilde soruları çözerken düşünmeleridir. İngilizce’de bu durumu tarif etmek için öteden beri kullanılan “self-fulfilling prophecy” diye bir ibare var, dilimize bazen “kendini doğrulayan kehanet” diye çevriliyor. Bir insan aslında gerçek olmayan bir şeyi gerçekmiş gibi düşünür, bu düşüncesi de bir şekilde cidden düşünceyi gerçekliğe çevirir. Örneği paranoyaklar çevresindeki insanların kendisine zarar vermek istediğini, ona komplo yapacaklarını düşünür, bu yüzden onlara karşı aşırı şüpheci ve ters davranmaya başlar, bu garip durumu da çevresindekiler farkedince onun –doğal olarak- ruh sağlığının bozulmaya başladığını düşünüp psikiyatri servislerine başvururlar. Sonuçta çevresindeki insanlar, bazen paranoyağın haberi olmadan onu akıl hastanesine yatırmaya çalışan kişiler haline gelirler, hastanın düşünceleri gerçeğe dönüşür ve bu şekilde kendi çarpık düşüncelerine daha fazla inandığı için hastalığı daha da kök salar, vb. Eskiden bizde böyle durumlara “fasit daire” denilirdi. Bu fasit daire sınav kaygısında da bu şekilde etkili olur, topluluk karşısında konuşma durumlarında da, spor karşılaşmalarında da… Spor karşılaşmalarında bu fasit daire iki ayrı boyut açısından geçerlidir. Duygusal boyutu, yukarıda anlattığım şekilde kendini doğrulayan kehanet mekanizmasıyla. Motor-davranışsal boyutunda ise bazı nörolojik süreçler devreye girer: Elektromiyografikal araştırmalarının gösterdiğine göre zihnimizde kendimizi belirli bir hareketi yaparken düşünürsek, bu bizim gerçekten de bu hareketi yaparken aktif olan beyin bölgemizi hareketi geçirir. Örneğin araştırmalara göre vücut geliştirenler, antrenman dışında da günde on dakika bu hareketleri yaptıklarını imgelerlerse, imgelemeyenlere göre aynı antrenmandan yüzde elliye yakın daha fazla kas gelişimi elde ederler. Masa tenisi için düşünelim: Örneğin nizami bir topspin yaptığımızı düşünürsek, bu hareketi yapmamızı sağlayacak beyin bölgemizde elektriksel bir artış olur. Bu elektriksel artış daha yoğun şekilde, antrenman sırasında zaten sergilenir. Ama antrenman dışında da aynı beyin bölgesinin çalışması, sizin elinizi bile kıpırdatmadan biraz antrenman yapmanız gibi bir etki sağlar. Bu olumlu etki sadece teknik gelişim için değil, maç atmosferi için de geçerli. Belirli bir maçtan önce kendimizi o oyunu oynarken, servisi atarken, hareketlerimizi yaparken düşünmemiz, performansımızı ne yönde düşünürsek gerçekten de o yönde oluşma olasılığını biraz artırır. Ancak bunun doğal sonucu olarak kendimizi kötü bir performansta imgelersek de bunun oluşma olasılığını artırırız. Bu sadece kendimizi o hareketi yaparken zihnimizde “görmemiz” in dışında, eğer o imgelem anındaki sesleri duymamız, kokuları hissetmemiz, yorgunluğu hissetmeye çalışmamız gibi diğer duyularımızı da işin içine katmamız şeklinde kuvvetlendirilirsek, gerçek harekete de etkisi o kadar fazla olur. Zihnimizdeki net, parlak ve aktif bir şekilde oluşturduğumuz imgelem sportif performansı artırmakta kullanılabilir. Spor psikolojisinde elit atletler üzerinde neredeyse 30 yıldır yapılan çalışmalar, bu atletlerin iradi ya da gayri ihtiyari olarak imgelem tekniklerini kullandıklarını göstermektedir. İnternette –özellikle Dora Kurimay’ın araştırmalarından- okuduğuma göre üst düzeyde oyuncular önemli maçlardan önce, o maçı oynayacağı salonda salon boşken, o masaya bakarak birkaç dakika boyunca kendilerini üstün bir performansla o masada oynarken imgelerler. Kısaca, bir hareketi öğrenirken olsun ya da önemli bir maça hazırlanırken olsun, kendimizi yapmak istediğimiz şeyleri yaparken “imgelememiz”; o anı ve süreci zihnimizde görmemiz, o sırada çevrede oluşması muhtemel şeyleri zihnimizde işitmeye çalışmamız, hatta ısıyı ve kokuları hissetmeye çalışmamızın performansımızın üzerinde büyük etkisi olur.
  22. Çok tebrik ediyorum. Seninle gurur duyuyoruz başarılarının devamını bekliyoruz Furkan.
  23. Öğrenciysen bence de ikinci el al, tahtada pek bir sıkıntı çıkacağını zannetmiyorum. Forumdaki deneyimli üyelerin satış ilanlarına bakabilirsin.
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgi

Bu sitede size daha iyi yardımcı olabilmek için çerezler kullanılır. Çerez ayarlarınızı buradan yapabilirsiniz, veya devam ederseniz çerez kullanımını kabul etmiş sayılırsınız..