Jump to content
Masatenisi.org Forum

Fatih Birinci

Üyeler
  • İçerik sayısı

    526
  • Kayıt Tarihi

  • Son ziyaret

  • Kazandığı gün sayısı

    45

Fatih Birinci kullanıcısının tüm içeriği

  1. Güzel paylaşım, teşekkürler...
  2. Liu Guoliang Liqin'i sopayla kovalamıştır bu maçtan sonra :)
  3. Fatih Birinci

    Turnuva

    24 maçı 6-7 saat içinde tamamlamak?! Normal şartlar altında, hiç ara vermeden her maç 15 dakika sürse zaten tam 6 saat olur. Kaldı ki birçok maç 15 dakikayı geçecektir. Geçmese bile bu sağlık açısından uygun görünmüyor...
  4. Çin'i, her zaman olduğu gibi, yine tebrik ediyoruz. Almanya'yı 3-0 firesiz geçerek yine Dünya Takımlar Şampiyonluğunu aldılar. Alman takımı maç alamamasına karşın yine de güzeldi. Ovtcharov ve Baum'un oyunları gelecek için ümit verici. Ma Long, makine, set vermeden turnuvayı bitirdi.
  5. Bursa Kuruluşlar Arası Birinci Lig 2011-2012 Sezon Sonu Durumu Bursa Kuruluşlar Arası Süper Lig 2011-2012 Sezon Sonu Durumu Güzel bir sezon oldu, tüm katılımcıları tebrik ederim.
  6. Bu Andrej Gacina'nın oyun tarzını seviyorum. Masa Tenisi sporunu, cidden bir "spor" gibi oynuyor, geniş ve güzel hareketlerle, gayet enerjik ve kuvvetli olarak...Dünya sıralamasında halen 66. sırada ama bence iyi bir potansiyeli var. Zoran Primorac iyi yetiştiriyor olmalı.
  7. Güzel bir maç, çekimler de güzel olmuş:
  8. Mümkün tabii kardeş. Birkaç araba çıkarız yola. Sana da her zaman yerimiz var.
  9. Güzel maç, umarım bu tip çeşitleme stiller çoğalır...
  10. Hayırlı olsun. Bir aksilik olmazsa Bursa'dan bir ekip geleceğiz.
  11. Forumdaki tüm sağlık camiası çalışanlarının Tıp Bayramı'nı kutlarım. Yıllardır batıdaki meslektaşlarına göre çok daha uzun çalışma saatlerine maruz kalan, buna karşın onlardan daha az kazanan, yine de her türlü sorunda direk sorumlu görülen arkadaşlara kolaylıklar ve sabır diliyorum.
  12. Başarılarınızın devamını diliyorum...
  13. Bursa Kuruluşlar Arası Birinci Lig 16. Hafta Sonuçları Bursa Kuruluşlar Arası Süper Lig 16. Hafta Sonuçları
  14. Burada okuduktan sonra Jonsi'nin iki albümünü indirip dinledim, gayet güzel ama Sigur Ros apayrı bir şey. Bu dünyanın dışından müzik yapıyor gibiler. Tanım dışı, sınır dışı, uhrevi bir müzik...Radiohead dışı Thom Yorke olmuş böyle; keyifle dinlenebilir ama kült olmaz.
  15. Sigur Ros'un dışında da bir Jonsi olduğunu, ayrıca albüm yaptığını da bu forumdan öğreneceğimi düşünmezdim :)
  16. Evet, anlaşılabilir bir durum tabii ki. Ancak psikolojide ünlü bir söz vardır: Anlamak onaylamak değildir. Çünkü eğer anlamak birşeyi meşru gösterecekse, sosyopat seri katilleri de, çocuk tecavüzcülerini de, hatta şarkıcı Ajdar'ı da anlayabilirsiniz :) Zhang Jike'nin durumunu da onaylamıyorum. Bir maça ne kadar konsantre olunursa olunsun iki tarafın skorunun toplamı 6'nın katı olunca gidip havluyla kurulanmayı hiçbir profesyonel, maçın en heyecanlı bir yerinde bile unutmaz. Evet, saygı içten gelmelidir ve içten davranılmalıdır, bu yüzden Zhang Jike'nin, rakibinin elini sıkacak kadar saygı göstermesinin, bunu cidden hissetmesinin içinden gelmesi lazımdı... Eğer bunu doğal olarak hissetmiyorsa, bu bir sorundur. Otobüslerde gençlerimizin bazıları yaşlılara, hamilelere, çocuklu bayanlara yer veriyorlar. Bu güzel bir saygı örneği. Bir genç eğer "içimden gelmedi, o yüzden yer vermiyorum" diye düşünüp yer vermezse, temel sorun onun yer vermemesi değil, kendisinden fiziksel olarak daha zayıf durumdaki insanlara yardım etme güdüsünün içinden gelmemesidir. Ayrıca içinden gelip gelmemesinin meşruiyeti de çok tartışmalı olabilir: 7 yaşındaki bir çocuğun günde 6 saat boyunca bir sırada oturmak içinden gelmez. Sigarayı bırakmak isteyen bir kişinin sigara içmek yerine çekirdek yemesi, sakız çiğnemesi içinden gelmez. Diyet yapmak isteyen bir kişinin bol yağlı iskender yerine brokoli yemek içinden gelmez. Sinirlenen bir insan sinirlendiğinde özür dilemek içinden gelmez. Yerde 1000 lira bulan bir insanın bu parayı gidip sahibine vermek içinden gelmez. Bu örnekler binlerce benzeriyle çoğaltılabilir. Esas şu: Uygarlığın ve ahlakın temeli insan iradesidir. İrade ise, isteğimiz halde birşeyi yapmama, ya da istemediğimiz halde bir şeyi yapma gücümüzdür. Velhasıl kelam: Asli olarak Zhang Jike'nin içinden gelmesi gerekirdi, kendini böyle terbiye etmeliydi. O bir gençse, Ma Long da amcamız değil :) Bir önceki maçlarında da Ma Long yenilmişti. İkincil olarak, içinden gelmese de elini sıkmalıydı. Özdisiplin bunu gerektirir. Yine çok uzattım, kusura bakmayın :)
  17. Evet bence de maç skoru, maç süreciyle bağdaşmıyor. Genelde bir oyuncu diğerini "ezince" 4-0 biter. Bunda, en azından son set hariç, kesinlikle öyle değil durum. İlk iki sette Ma Long nasıl çevirip oyunu aldı, tuhaf ve takdire şayan.
  18. Çok çok çok güzel bir maç. Muhteşem bir hız, çok iyi ralliler.. Maçın birçok yerinde yuh, oha, off, o ne gibi tepkiler verdim :) Çinliler şu anda dünyanın kalanından bir seviye üstteler ya, bu ikisi de Çinlilerin bir üstünde seviye yarattılar. Zhang Jike bir insanın oynayabileceği en iyi biçimde oynamış, ancak Ma Long da insan üstü oynamış! 2012 Asya Şampiyonası, Zhang Jike - Ma Long finali... Asla unutmayacağım. Ama iki şeyle: Birincisi gerçekten muhteşem bir maç. İkincisi de yazıklar olsun Zhang Jike'ye! Ne olursa olsun arkadaş, bükemediğin eli öp. Sen maç bitince gidip rakibinle kasten tokalaşmadın ya, ben izlerken senin adına utandım. Adam kağıt mı çaldı, şike mi yaptı, zar mı tuttu, hile mi yaptı? Geçti karşına çatır çatır yendi seni. Saygı duy bari...
  19. Bu maçları maalesef izleyemiyoruz. CNTV diye bir Çin televizyonu var, orada yayınlanıyor. Eğer uydunuzu Çin'e falan döndürebilirseniz, tabii o da kablolu değilse izlenir. Ersun abi, intikam soğuk yenen bir yemektir!...
  20. İlk sette iki ilginç durum var: Birincisi, Kenta gidip Ma Long'un habire forehand'ine oynamış. Enteresan bir taktik :) İkincisi, Ma Long da herhalde kimse ona bunu yapmadığından bocalamış, ama sonra toparlıyor...
  21. Rica ederim arkadaşlar... Engin Hocam, evet benim oyunum da -sizlerinki gibi- gelişiyor ama bu geçen bir sene içinde benim çalıştığım kadar 8-10 yaşlarında bir çocuk çalışsaydı çok daha fazla ilerlerdi. Bizim mağduriyetimiz orada maalesef. Evet bilmek yapabilmek değildir. Masa tenisi öğrenirken motor öğrenme, bilişsel öğrenmeden çok daha önemli bir yer tutuyor. Benim okulda bazen çocukları çalıştırırken bir hareketi neden yapamadıklarını anlamak için raketi sol elime alır ben de yapmaya çalışırım, yapamam. Bu şekilde cidden neyin zor geldiği daha iyi anlaşılıyor. Oysa ne yapmam gerektiğini çok iyi biliyorum, ancak bedenimdeki kaslar henüz tam bilmiyorlar! Elbette ki öğrenmemiz tamamen durmuyor, zaten tesellimiz de o:) Bursa'da bizim kulüpte Vedat Hocam ve Aydın kardeşimizin hiçbir kulüp altyapısı olmamasına, oyuna çok geç başlamalarına rağmen reytinglerde ikisi de ilk üçte yer aldılar, ve sürekli o civardalar. Umut verici bir durum. Ama onların da oyun tarzı stili, nizami hareketlerden çok gayri nizami hareketlerden oluşuyor. Ama bu gayri nizamiliğe o kadar alışmışlar ki bu hareketlere çok hakim olmuşlar. Bu aslında tam anlamıyla zoru başarmak.
  22. Edit: Daha kaliteli bir videoya link verdim.
  23. Psikolojide sosyal izolasyonla ilgili üç önemli vaka var: 1. Anna Vakası: Evlenmemiş bir anneden doğma. Annenin babası bu çocuğu eve kabul etmeyince anne çocuğu evlatlık vermeye çalışıyor fakat verdiği birkaç yer biraz bakıp anneye geri veriyor. Anne çocuğu babasına veriyor. Baba Anna’yı karanlık bir odaya kapatıyor. Anna’ya hiç dokunulmuyor, onunla konuşulmuyor, yıkanmıyor, sadece hayatta kalmasına yetecek kadar süt veriliyor. 1938’de bir sosyal çalışmacı Anna’yı bulduğunda neredeyse iskelet haline gelmiş. Yürüyemiyor, konuşamıyor, kendisini besleyemiyor. Fakat bulunduktan sonraki birkaç yıl içinde yürümeyi ve beslenmeyi öğreniyor. Temel komutlara tepki vermeyi, dişlerini fırçalamayı öğreniyor. 10 yaşlarında konuşmayı öğrenmeye başlıyor, ancak uzun süreli beslenme yetersizliğinin sonucu olarak ölüyor. 2. Isabelle Vakası: 1932’de gayri meşru olarak doğan Isabelle’in annesi işitme, konuşma ve zihinsel engelli. Dedesi Isabelle’i ve annesini bir odaya kapıyor. Onlara sadece yiyecek veriyor, başka hiçbir etkileşimde bulunmuyor. Isabelle konuşmayı öğrenemiyor ancak mimikleri mevcut. Isabelle 6.5 yaşında iken annesi evden kaçmayı başarıyor. Bulunduklarında Isabelle ancak emekleyerek ilerliyor. Hayvana benzer sesler çıkarıyor, alet kullanamıyor, elleriyle besleniyor. Isabelle'e yürüme öğretilirken: Uzmanlar başta Isabelle’i de annesi gibi işitme, konuşma ve zihinsel engelli sanıyorlar ancak birkaç aylık yoğun bir eğitimden sonra konuşmaya başlıyor. İki yıllık eğitimden sonra yaşıtlarının sosyal ve zihinsel seviyesine tamamen ulaşıyor. 3. Genie Vakası: 20 aylıkken, çocuklardan nefret eden babası tarafından küçük bir yatak odasına kapatılıyor. Gündüzleri bir lazımlığa bağlanıyor, geceleri de bir uyku tulumuna sokuluyor. Ses çıkarırsa babası gelip dövüyor. Odada iki yağmurluk var ve Genie’nin hayatındaki tek oyuncak bu yağmurluklar oluyor. Babası ona yaklaştığında hırlıyor ve dişlerini gösteriyor. 1970 yılında, 13 yaşında bulunuyor. Bedeni 7-8 yaş seviyesinde görünüyor. Düzgün ayakta duramıyor, konuşamıyor. Kas gelişimi çok yetersiz. Dünyada kendisinden ve babasından başka canlılar da olduğuna hayret eder gibi görünüyor. Genie ile ilgili gerçek görüntüler: 8 yıl uzmanlardan eğitim alıyor. Bu süre içinde çok düzgün olmasa da yürümeyi öğreniyor. ancak 4 yaşın mental ve sosyal seviyesini asla geçemiyor. Bu vakalarla ilgili: Davis K. (1940). Extreme Social Isolation of a Child. American Journal of Sociology, s.14 ve Rymer, R. (1993). Genie: An Abused Child's Flight From Silence Bu vakalar neyi gösteriyor? Öncelikle insan bir potansiyeldir. Ebeveynlerden, türün yetişkin bireylerinden öğrenmezsek daha evrimsel olarak iki ayak üzerinde yürümeye bile başlayamadık. Anne baba çocuk iki ayak üstüne dikilmeye çalışınca yardım ettiği, sevindiği, güldüğü için çocuk yürüme davranışını geliştiriyor. Biz, yetiştirilmediğimiz sürece hala dişlerimizi gösteren hayvanlarız. Hayvan türleri arasında doğumundan sonra da beyin gelişimi devam eden tek biziz. Bu gelişim, bizim öğrenmek konusunda diğer türlerden çok daha büyük bir potansiyelimiz ve eğilimimiz olduğunu gösteriyor. Ancak bu gelişim de sürekli değil, çocuklukta büyük bir hızla öğreniyoruz, beyin gelişimi ergenlik sonunda ise bitiyor. Bu öğrenme soyut düşünme, okuma vs. gibi çok üst düzeyde zihinsel bilişsel fonksiyonların yanısıra, yürüme, dansetme, vs. gibi motor, fiziksel davranışları da içeriyor. Bunların masa tenisiyle ilgisi ne? Bu en önemli üç sosyal izolasyon vakasında dikkat edin, en az gelişme gösteren, videosu da olan Genie. Fark ne? Onun 13 yaşında, diğerlerinin ise 6-7 yaşlarında bulunmuş olması. Genie çocukluk dönemini büyük ölçüde geride bırakmış olduğu için öğrenme eğrisi yavaşlamış, asla normal bir çocuk seviyesine erişemiyor. 29 yaşına geldiğinde bir psikiyatri senatoryumunda yaşıyor: Dr. Jay Shurley, “29. yaş gününde Genie’nin yanındaydım. Hala çok kötü, çok korkunç görünüyordu. Kronik bakıma muhtaç insanlardan hiçbir farkı yoktu. Kötü bir şizofrene benziyordu. Çok üzücüydü…” Ben ve benim gibi masatenisini 16-17 yaşından sonra öğrenmiş olanlar ne kadar çabalarsak çabalayalım asla 5-6 yaşlarında başlayan birisinin seviyesine gelemiyoruz. Hatta ilköğretim yıllarında 2-3 yıl kulübe gitmiş birisi 10 yıl ara verip tekrar başlayınca, düzenli olarak bir yıl kadar oynayınca bizim seviyemizi yakalayıp sonra da geçiyor. Çocuklukta bir işi öğrenmek için 10 birim vakit harcamak gerekiyorsa, bunun yetişkinlikteki karşılığı 100 birim gibi birşey belki daha fazla, tabii rakamları atıyorum. Bu aslında şu da demek: Anne babadan ve okuldan düzgün ve yeterli eğitimi almayan bir kişide ergenlik çağından sonra, yani liseden sonra davranış değişikliği oluşturmak çok çok zor. Beyin gelişiminin bu azalan eğrisi nedeniyle hem ahlaki gelişimde, hem sosyal gelişimde olduğu gibi bütün spor dallarında da erken yaşta eğitim çok önemli, yeri daha sonra doldurulamaz bir öneme sahip. Çünkü daha sonra aynı süreci takip etmek için çok çok daha fazla uğraşmak zorunda kalacağız. Kaslarımızın tam olarak nasıl hareket etmesi gerektiğini “ezberlemesi”, nasıl ilkokulda kelimelerinin çoğunu anlamadıkları tüm istiklal marşını bir günde ezberleyebiliyorsa çocuklar, çocukluk çağında çok daha kolay. Eşek kadar adam olduktan sonra bu işe girişen benim gibi "mağdurlar" derdimize mi yanalım peki? Zannetmiyorum. Biz de kendi çapımızda gelişmeye çalışacak, spor yapmanın keyfini ve sağlığa etkilerinin olumlu etkilerini yaşayacağız.
  24. Sırf yapanların, özel efektle bunu yapabileceklerini göstermek için yaptıkları bir video. Eğlencelik...
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgi

Bu sitede size daha iyi yardımcı olabilmek için çerezler kullanılır. Çerez ayarlarınızı buradan yapabilirsiniz, veya devam ederseniz çerez kullanımını kabul etmiş sayılırsınız..