Jump to content
Masatenisi.org Forum

beşyüziki

Üyeler
  • İçerik sayısı

    521
  • Kayıt Tarihi

  • Kazandığı gün sayısı

    90

beşyüziki kullanıcısının tüm içeriği

  1. Sayın Myilik2002, ''Her meslek erbabı değerli ve önemliymiş!'' bırakınız bu savsözleri, bırakınız bu suloganları. Bırakınız, bu, sanki ortada tersini söyleyen varmışçasına, 23 Nisan kürsülerinden kalma, ''çünkü hepsinde bir emek, çaba, özveri, düşünce hele de yaratıcılık vardır'' demeleri... Sayın Myilik2002, Evvela, ''istinaden'' tarzı, şimdiye değin neşr ettiğim yazılarda kullandığım, hani o farkına bile varıvermeden kendinize alıntılama hakkını bağışladığınız, yeri geldiğinde, yazdıklarımı gereksiz, yorucu, anlamsız, uzun, iğneleyici, garip ve anlaşılmaz, kafa karıştırıcı ilan ederken fütursuzca yararlandığınız alıntılarınızın hesabını, şunu da şuradan aldım, pek hoşuma gitti, sizden alıntıladım falan diye vermeyecek misiniz yani? ''Buna istinaden'' miş...Tipik; hem şikayet et, hem alıntıla. Gelelim ''yazar olduğumu ifade etmekten neden bu kadar çekindiğime''...bir kaç nedeni var; biri, zihninize çiğneyip duracak yeni bir besin vermemek. İkincisi ise, insanın ağzının ''bal'' demekle ''bal'' olmaması, ''yazarım'' demenin insanı yazar yapmaması, insanın yaptıklarının önemli olması. Sayın Myilik2002, Siz söylemişsiniz ya zaten ''yazar'' olduğumu, bu bana fazlasıyla yeter. Öyle ortaya çıksın deyu talep edişiniz şöyle dursun, ''Ey ahali! Vay şöyleyim, bakın da böyleyim'' deyu ortaya çıkılmaz. Onu, bırakacaksın başkaları söyleyecek. Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz. Gazetelere manşet atma, pazar yerinde bağıra bağıra mal satma kafasını bir tarafa bırakalım... Sayın MYilik2002, Satırlarınız, daha bir işe başlamadan, tüm sonuçların elde, daha baştan hazır olması tarzında, yaratıcılığa tamamen kapalı bir kafa yapısına sahip olduğunuza dair, doğrusu insanda bir şüphe bırakmıyor. Evet, yok yeni kitabım, olsaydı, kafa patlatıp, tüm bunları yazmaz, sizin kafanıza göre, daha başlamadan hazır, bitmiş olan o kitabı yazardım. Sayın Myilik2002, Müsterih olunuz, emin olun, boşa zaman harcayamazsınız; zamanın sahibi değilsiniz ki?... Yoksa sahibi misiniz? Hayat bir projeksiyondur Sayın Myilik2002. Yarısını almış, tipik; diğer yarısına ise hiç mi hiç dokanmadan bırakmışsınız. Dur, bir şu güruha buradaki ''üyeler'' diye giriş yapayım, onlara da bir guruba, bir kılana ait olmaları, kılandan ayrı düşerlerse hayatta kalamayacakları yönünden, bir öd kesesi yapayım da, icabında hepsi aynı yönde rey kullansın, amman sürüden ayrılanı kurt kapmasın sonralar falan...Ya ''üyeler''sizin gibi düşünmüyorlarsa SayınMyilik? Diğer yarısını diyorum hani, bahsin dokunmadan bıraktığınız öbür yarısını... Sizin kafanıza göre, böyle bir anket yapılacak, zaten sonuçlar da daha başlamadan, önceden elde hazır ya, hoooop-paaa!!! neymiş? Ekseriyetin oybirliği ile beşyüziki'nin forumdan ihracına karar verilmiştir'lere koşmaca...Pekii, tamam, ihraç; beşyüziki bir daha forumda yazmayacak. İçinde uktesi kalanlar, dağılın şimdi! Bu mu aba altından göstermeye çalıştığınız sopa, sayınMyilik2002?... İlaveten, 60'ların ünlü melez gitarcısı, meslek büyük erbabı, Jimmie Hendrix'in şöyle bir sözü var, diyor ki: ''Önemli olan sayılar değil, kimin haklı, kimin haksız olduğudur.' İşte anlayış! Hayır; olamaz. Mes'uliyet diye bir şey söz konusudur. Madem bu sporu ''seven'' deniyor, sevgide sen değil, diğeri önemlidir; sorumlusundur. Burası aklına esen sorumsuz özgürlük sarhoşlarının, bin dereden su getiren ilgi dilencilerinin, rahat rahat kılavye oynatabileceği bir platform değildir.
  2. Sayın BODYGUARD, ''Bachand''değil, ''backhand'' yazılır; doğrusu 48 senelik( arada biraz boşluklu ) bir masa tenisi oyuncusu olarak dağarcığınıza bunu katmamış olmanız bir hayli düşündürücü. Hem biliyor musunuz, kendim 54 yıllık bir masa tenisi oyuncusuyum, hem de bu süre zarfında sürekli oynadım. Yani başlamamın üzerinden 48 veya 54 yıl da geçmiş değil, bu süre zarfında paso oynadım. Yani sizin referanslarınızla hareket edecek olursak, sizden daha tec...neyse, haydi bu yola sapmayalım. Nasıl ki zirveler ve vadiler var, biri olmadan yek diğeri olmaz ise işte, kendicaazımın da gazandığım maçlar olduğu kadar, kaybettiğim maçlar da oldu. Gel gelelim bu süre zarfında deneyimimi ölçmek için bir kerre dahi başladığımdan beri, kaç yıl geçtiğine başvurmak aklıma düşmedi. Bu arada başlandığından beri geçen zamanla oynamada geçen zamanı birbirinden ayıralım. Doğrusu, okuyabildikçe, insan forumda neler de neler öğreniyor, kaç ta yaşına giriyor. Kim kimdiniz Sayın BODYGUARD, kimlerle gördünüz de arada siz de kullandınız? Ha, Paul Drinkhall'la Samsonov'dan dem vuruyorsunuz sanırım. -Da ayrı. Bilmiyorum SayınBODYGUARD, iyisi mi siz o Dhs neo hurricane lastiğini Çin Milli Takımına yazın; bakın hem çok milli takım oyuncusuyla da maç yapmışsınız, onlar, Ma long, Fan Zendong, Xu Xin, Ding Ning, Liu Guoliang falan sizi anlarlar. Hem Samsonov ve Drinkhall'a değer vermediğinizi de eklemeyi ihmal etmezsiniz.
  3. Sayın Myilik2002, ...Bekleyebilir. Mükemmeliyetçiliğin, insan zihninin niteliklerinden biri olduğundan bihaberse, bekleyebilir. Dokunmayın ona; karışmayın, öyle beklesin dursun...Her şeyin bir zamanı vardır. Sayın Myilik2002, Neden olmasın? Neden -mamalı da zaten? İnsan, şu hayatta sizin ya da bir başkasının desteğine pekala da ihtiyaç duyabilir...Bu, illa da böyle bir desteğe ihtiyacı vardır manasına gelmez elbette; lakin böyle bir ihtiyaç duyulabilir. Bu zaviyeden bakıldığında hiç -memeli, -mamalı yoktur. Ancak bu bahsi, ''Amaan Allah şu hayatta insana kimseye el açtırmasın, kimseye muhtaç etmesin'' diye büyütülmüş bebelere izah edebilmekte bir hayli müşkül yaşadığımı da itiraf etmeliyim... Sayın Myilik2002, Destekten ifade etmek isteğiniz, (Elbette bana değil canıım ) dilbilgisi ve yazım kurallarının herkes tarafından doğru yapılmasına yönelik olan kısmına gelince, dil bilgisi ve yazım kuralları herkes tarafından ''doğru yapılmaz''; ya gözetilir, ya da uygulanır. Şayet kullandığımız dilde başka türlü kullanımlar da mevcut ise, hoş, bu bahste biraz şüphelerim var da, onlardan da bizi haberdar ederseniz, doğrusu pek lezzetyab oluruz. Yani ben değil de, herkes... Kedi değil, Sayın Myilik2002, kadı. Kadı kızı. Hem bakın, ihtiyaç halinde okuyabilesiniz deyu, yukarıda da yazılı. dilerseniz, tuşlarınızdaki ayni harfleri bulup, onların üzerine basarak siz de aynısını yazabilirsiniz. Ayrı yazılan dahi manasındaki -De'ler için ise buradan ancak bu kadarını yapabiliyorum, eh, artık onları da bir zahmet siz öğrenip, uygulayınız. Gelelim yazar olduğumun teyidine: şayet yukarıdaki satırlar, satırlarınız, iktiza eden bir dikkatle tetkik edildiğinde, apaçık görülecektir ki, sanki ''yazar edası'' diye bir şey varmış ve sanki böyle yazmak bir kabahatmiş gibi,zor belli olan bir üslupla, bahsi açanın kendiniz olduğu neticesine zahmetsizce varabileceksiniz. Şayet, her kılavyede harf dizeni, mürettip değil de, yazar olarak alırsak, şu kadarını söyleyebilirim: ezber bozmak, şu hayatta ziyadesiyle lezzet bulduğum alanlardan biri ve bu hususta, karşımdakinin formasyonunun, dili ne kertede bilip, kullanabildiğinin ancak aktarmak istediğimin gerçekleşip, gerçekleşmemesi açısından bir ehemmiyeti vardır. Takdir edersiniz ki, her ne vakit, ezberimiz bozulsa, enercimiz akışkanlaşır, hafifler, gülüş, neş'e ve lezzetyab oluşlarda buluruz kendimizi...
  4. Sayın Myilik2002, Dilimizin yazılı kurallarına uyulması gerektiğinden değil, dilimizin yazılı kullanımında noktalama işaretleri kullanımından dem vurduğumu, yokarıda yazılmışlara edilecek minik bi nazar- o da teveccüh gösterilip edilirse- açığa vuracaktır. Bir söz anlatmak ve anlamak bahsinde, ehemmiyeti böylesine ayan beyan ortada olan bir ''yaklaşım'' için, desteğini beyan eden size karşı, her ne kadar müteşekkir hissetsem de, desteğinize de ihtiyacım olduğunu doğrusu hiç hissetmiyorum. Bu husus zaten böyledir. Böyledir bu. Burada yazılı dil kullanıyoruz. Yazılı dil kurallarına uyalım, hatalarda uyarılınca da şarlamayalım. Gerek ve yeter koşul. Sayın Myilik2002, onlar kadı kızıdır. İlaveten, belli sınırları aşmayan, biraz artistik bir tavırdır.ahni, ressam resmin orasını da öyle boyamış veya,orada o notayı da öyle basmış misali.. Elbette, kişi, bunu ancak aldığı artistik kültür nispetinde takdir edebilir. Evvela, bu güne değin, amman kimse üzerine alınmasın lakin, henüz bir satırına dahi cevap verilmemiş olmalarına özellikle dikkat çekmek istediğim, kaleme aldık veya alacaklarımın hiç bir vakit mükemmel olma iddiası taşımadıklarını ifade etmek isterim. Elbette ki bir yazar edasıyla. Zannımca ölüler mükemmeldirler. Şayet kaleme aldıklarım ve üleştiklerimle bu güne değin mükemmel olamadımsa, kusura kalmayın; bundan böyle de, mükemmel olma hususunda, en küçük bir kıl kıpırdatışında bulunmayacağıma dair sizi temin etmek isterim. Tarih boyunca, sözümona, cemiyyet yararı, iyi örnek olması,bahane ve görüntüsünün ardına sığınarak, hissiyat ve hassasiyet taleb eden cici çocukların, bir belirip, bir kaybolduklarına, lakin bugün, nedense bir tekinin bile adının hatırlanmadığına tanıklık etmekteyiz. -De ayrı; dahi manasında istifade edilen -de ayrı yazılır. Öğrenişim sürüyor. Buna, kullandığımız ve yeryüzünün bu bölgesinden gelip, geçmiş nicelerince kullanılmış olan sözcükler ve yazılışları da dahildir. Hassasiyet talebinde bulunanların, önce, edimleriyle böyle bir talepte bulunmaya hakları olduğunu kanıtlamaları, göstermeleri gerekir.
  5. Sayın Lynxis, muhtemeldir ki, geçmişte bazı kaleme aldıklarımı değerlendirirken haklı olduğum şeklinde vardığınız bir takım kanaatleri hatırlamış, bir takım haksızlığınızı idrak edişlerinizi hatırlıyor, yahut dimağınızda tüm bunlara dair bir takım dalgalanmalar, bağzı yankılar duyuyor ya da öyle zannediyor olmalısınız. Haklı veya haksız olayım, zannımca şu an bunun bir ehemmiyeti bulunmamaktadır. Neden mi Sayın Lynxis, zira geçmiş, geçmiştir. Şu an, artık, geçmiş için yapılabilecek hiç bir şey yoktur.
  6. Sayın Lynxis, dilimizin yazılı kullanımında noktalama işaretleri söz konusudur. Bunlar ne vakit kullanılır, ne vakit te kullanılmaz, lütfen öğreniniz. Öğreniniz ki, hem kendim sizi daha ''iyi'' anlayayım, hemi de siz kendinizi daha ''iyi'' anlatın. ''Saygılar'' yerine ''Sayılar''yazmayacak, yazdıysanız da silip, doğrusunu yazacak kadar dikkatinizi toparlamanızı, kah sizin, kah ta bu forumun her üyesinin bunu hak ettiği kanaatinde olduğumu bilmenizi dilerim.
  7. Sayın Myilik, Diyelim ki Sayın Lynxs yokarıda tevcih etmiş olduğunuz sualinize- Anton Stipancic'i yenmiş olmak falan gibi, artık o cevap da neyse- aklınıza yatacak bir cevap verdi. O vakit ''Hımm'' mı diyeceksiniz de, Lynxs'in kendini orta seviye bulması size ikna edici gelmiş olacak? Yoksa yanıt, ikna edici gelmiş bile olsa, ikna olmamışları mı oynayacak, sanki yok ,canım, hiç öyle bir şey yok'lar falan mı oynanacak? Şayet bu anılanlar dışında sair başka haller de mevcut ise, onların da eklenmesi halinde lezzetyab oluş misliynen artacak gibi görünüyor.. Bıravo! Oysa kendinizi hangi seviyede gördüğünüz, tamamıyla sizi ilgilendiren ve sizi ilgilendirecek bir bahis. Bu, kimesneyi ilgilendirmemekte.Kişinin seviyesi zaten ortada olup, bu gizlenmek istendikçe daha da açığa çıkacak bir husustur. Hal böyleyken, peşisıra ''bilmem'' deyişte de yadırganacak bir şey bulmak doğrusu pek güç, pek müşkül. Hele de ''anlatabildim mi?''deki bir anlayacak donanıma zaten sahip olunması gerekliliğini bir karşı taraftan bekleyiş var ki, hani o kadar olur. Şahsen, o denli bir donanıma sahip olmadığımı ifade etmekte bir beis görmüyorum.
  8. Sayın Lynxis, Başlığa da kombo ile siz oynayacak olduğunuz halde, ''bu kombo sizce yeterli olur mu'' yazmışsınız ki, yarın öbür gün zihniniz oyun yapıp, puroblem çıkarıp, ''bu komboyla iyi oynayamıyorum, çünkü şundan şundan'' deyip de kombonuzu değiştirmeğe kalksanız, o vakit de diyeceğsiniz ki, ''aman canıım, ben zati onlara sordumdu; onlar bunu nerden bilecek'' diyeceğsiniz ve dahi kendi bildiğiniz doğrultuda gideceğsiniz. Bizlerin de enercisi emilmişlikle kalacak. İşte bu noktada, size ve forumdan ekipman talep eden arkadaşlara diyorum ki, biz bu dolmayı yemeyiz, değişen miktarlarda deneyimliyiz, siz giderken biz dönüyorduk diyorum. Kendinize ve oyununuza belki de bu güne değin hiç deneyimlemediğiniz biçimde, açık yüreklilikle odaklanmanız temennimdir.
  9. Sayın Lynxs, işbu forumda müteakip kerreler de tekrar ettiğim üzre, ''iyi görüntü'', ''kötü görüntü'' gibi , yetiştirilme şartlanmalarımızdan kaynaklanan, yorumlar, terimler, aslen, varoluşla direk bağlantı kurmamızı engellemekten, onu, olduğu haliyle kabul edip, almamızı engellemekten, görüşümüzü bulanıklaştırmaktan, kafa karışıklığı getirmekten fazla bir işe yaramamaktadırlar. Şeyler, ''iyi'' veya ''kötü'' değil, oldukları gibidirler. '' İyi'', ''kötü'', kendimizi özdeşleştirmeye pek bayılıp, pek alışmış olduğumuz, zihnimizin yorumlarıdır. Haa, pekii ''iyi'', ''kötü'' demeyecez, bu terimleri kullanmayacak mıyız? Kullanacaz. Ancak ayrımsayarak, bile bile böyle yaptığımızı bilerek, farkında olarak, farkındalıkla kullanacağız. Tabii hakikat hakkında dıravdan cavlamak istemiyorsak. Dikkatle okunduğu takdirde,bir raketin nasıl olması gerektiğine dair zihnimizde yer etmişleri de bir tarafa bırakır, hele de ''Prof'lar normalinde hiç bant takmaz. Nedeni ise raketin bantsız daha hızlı olmasıdırmış'' diye yazılmış olmasına filan hiç takmaz isek, her biri değişik bir cihetten dem vuran bu yorumlara katılmamak doğrusu elde değil. Elbet bu hususta bizzat Timo'yu da dinlemek istiyor insan.
  10. Zor olan nedir Sayın Bodyguard, cümlenizi anlamakta ve dahi, haliyle, değerlendirmekte güçlük çektiğimi ifade etme lüzumu hissediyorum. Oysa cümlenizi kaleme alışınızdaki ümidim, muhakkak ki böyle bir neticeye yol açmak istemeyeceğiniz istikametinde. Şayet yanılıyorsam lüzumlu düzeltmeleri lütfen yapınız. Yok, yapamayacak veya yapmayacaksanız da kalemi elinize almayınız. Almayınız ki, kendim ve muhtemeldir ki daha nicelerini envai çeşit şaşırtmalara gark etmeyesiniz. Hani Sayın Bodyguard, doğrusu cümlenizi anladıysam araboliym. Paul Drinkhall İngiltere'den, ziyadesiyle üst dereceden, MX-P kaplamasından istifade eden bir oyuncudur. Samsanov'un da MX-P Hard kaplamasından istifade ettiğini bilen bilmektedir. Vaziyyeti bu minvalden ele alınca doğrusu Sayın quesH'e tavsiyyenizde, fütursuzca, köklü bir değişiklik yapıp, kendinizin de istifade ettiğiniz Stiga DNA Platinum XH'ı gerekçesizce önerivermenizi bir nebze yadırgatıcı bulduğumu ifade etmek isterim. Elbette, elbette bu yadırgatıcı buluş, açıveren güneşin tesiriyle, şıp şıp erimeye başlayan çatı kenarlarındaki sarkıtlar misali,elbette erimeye başlayacaktır. Taa ki siz Sitiga DNA XH'ın MX-P yahut MX-P Hard'a olan üstünlüklerinden dem vurmaya başlayana kadar. Ne de olsa burası bir Masa Tenisi ve Ekipman deneyimlerini aktarma ve paylaşma forumu.
  11. Timo Boll lastiğini yapıştırsa da, yapıştırmasa da, öyleyse iyi, böyleyse kötü de bulsanız, Timo 'dan 5 sayı bile alamazsınız...Kanımca kişinin kendine böyle atıp tutmalarda bulunma hakkını bağışlaması için önce umuma Timo'dan 5 sayı alabileceğini göstermesi, bunu kanıtlaması gerekir...Bant sonra...
  12. Sayın qesH, Sözlerime, evvela, durumunuz üzre kaleme almış olduğununuz satırları son kertede açık ve berrak bulduğumu ifade etmekle başlasam hani hiç de mübalağaya kaçmamış olacağıma dair bir kanaat taşıdığımı ifade etmekle başlamak istiyorum. Satırlarımın varmış olduğu bu merhalede, kendilerini, konuyla içtenlikle alakadar hissedenlerin, satırlarınızı dikkatle bir kez daha gözden geçirecekleri kanaatindeyim. Evet, eve et yahut biftek değil, evet bu kanaaatdeyim; kendilerini, andığınız konuyla hani dıravdan değil de essahtan alakadar hissedenlerin, en azından kendilerini buna inandırmış sayan, kendilerini böyle varsayan okurların, yazdıklarınızı üşenmeyip, bir kerre daha gözden geçirecekleri kanaatinde olduğumu bir kerre daha ifade etmeme izin veriniz lütfen. Sayın qesH, şayet, halihazırda gezegenimiz insanlığının üretmiş de, oynayabileceği en hızlı ekipmanları değerlendirmekte olduğunuzu dile getirirsem, doğrusu ,hani, vaziyyeti pek de abartmış saymam kendimi. Gıdden, pardon cidden ,ziyadesiyle, açık ara ''sür'atli'' ekipmanlarla oynadığınızı dile getirirsem şayet, bu hususta nice nicelerinin de bana katılmakta gecikmeyeceklerini de doğrusu şuracığa iliştirmek isterim. Hatta siz Sayın qesH, bizzat siz de bu güruha katılmışlardan, onlardan birisiniz. Sayın qesH, bizzat oynayacağınız bi ekipman için güruhtan kat'iyyetle tavsiye istemeyiniz; bu bahsin mes'uliyyeti tamamiyle sizin omuzlarınızdadır. Bu konu, güruhtan bağımsız olarak bütünüyle size özgü, tamamıyle sizin nasıl hissettiğinizle alakalı bi konudur. Deneylerinizi inşa ediniz ve yapınız. 1,9 'a düşüp, tahtanızı hafif hızlandırabilirsiniz, veya onu da yavaşlatınız. Neticelerinizi de şayet burada paylaşırsanız geri bildirim almakta da gecikmeyeceğiniz hususunda sizi temin etmek isterim. Hele ki söz konusu olan MX-P gibi hızlı, çok yönlü ve popüler bir ekipman ise.
  13. He Zhi Wen, kılasik penholdır, tek yüz, kısa pütür. 2.0 mm. gibi. Suya götürüş, susuz getiriş.
  14. Batıya uçulursa bir gün önce, doğuya uçulursa bir gün sonra mekanda olabilmek de cabası. Teknoloji hayatı kolaylaştırıyor. Uçulmazsa da, ne erken ne geç, tam vaktinde, olduğunuz, aynadaki yansımanızın tam karşısına isabet eden yerde oluyorsunuz.
  15. Hediyesi: Servisi gösteren abinin Tokyo'da bir masa tenisi salonu var. Videoda da nasıl gidileceğini anlatıyor.
  16. Sayın Smetmusti, Sayın Buyukdoğu, Gönderide bahsedilen mekanizma raketin başını oynatan bir mekanizma değil, sapın içinde yer alan mini bir ağırlık asansöründen ibaret. Sapın tabanındaki vidayı çevirerek asansörü istediğiniz kata çıkarıyorsunuz. Raketin başını oynatmıyoruz. Sandığınız, raketin başını oynatan, oynatmak da değil de, haydi sapa göre istediğimiz bir açıda kilitleyen düzenek diyelim, işte o Batırfılay'ın V serisi birkaç modelinde var. Kaldı ki, sorulan, bahis konusu düzeneğin hangi marka ekipmanlarda olduğu da değil. Düzeneğin ne işe yaradığı soruluyor. Böyle bir şey gördünüz mü denmiyor, bu tahtanın neden böyle bir özelliği var diye soruluyor. Sayın Berke_45, Savurarak kullanılan nesnelerde, kılıçlarda, mızraklarda, baltalarda vs. nesnenin ''ağırlık merkezini'' etkileyecek düzenlemeler binlerce yıldan beri yapılmaktadır. Böylece daha kolay kullanılırlar. Yeri gelmişken raket tahtaları için kullanılan, ingilizce ''blade'' (bıçak) sözcüğünü de bu açıdan manidar bulduğumu ifade etmek istiyorum. Özellikle kafası geniş tahtalara, mesela defans tahtalarına, hele de kalın süngerli lastikler yapıştırınca, hele de tahtamız balsa ise, raketimizin toplam ağırlığı artar. Rakedimizi elimize aldığımızda, oynarken savurduğumuzda, rakedimizin kafası ''ağır gelir'', dengenin bozulduğunu hissedebiliriz. İşte o vakit, rakedin sapının tabanına bozuk paralar, hatta minik kurşun plakalar bantlayarak, elimizin altında kalan o kısmı ağırlaştırabilir, ağırlık miktarıyla oynayarak raket kafasının ağırlığını dengeleme yoluna gidebiliriz. İşte, Sayın Berke_45, Arkadaşınızın eski rakedinde gördüğünüz o mekanizma da, kah bu ameliyeyi bir nebze ifa etmek, kah da alıcıyı bir de bu yolla cezbetmek için imal edilmiş görünüyor. Kimi oyuncu büker vidasını, ağırlığı sapın içinde aşağı yukarı oynatır, bir yer bulur da durur; gayrı oynadıkça, oluşan bu dengeye uyumlanır. Kiminin bu hiç umurunda olmaz. Kiminin böyle rakedi yoktur, yapıştırır sapının tabanına 10 kuruşlarını, öyle dengeler. Kimine kuruşlar az gelir, iner Karaköy'e, alır oltacıdan 10 gıramlık kurşunlardan, onları çekiçle ezip düzler de öyle yapıştırır sapının tabanına. Öğrenmenin yolu deneyimlemekten geçiyor.
  17. Sayın Berke_45, evet, vidayı döndürünce sapın içindeki ağırlık hareket ediyor, böylece tahtanın ''ağırlık merkezi'' değişiyor. Bir öyle bir böyle yapıp ''Aha! Bu iyiymiş, gayrı böyle oynayayım''ınızı buluyor, gayrı öyle oynuyorsunuz. Bir manada raketinizi kendinize uyarlıyor, kendi ihtiyacınıza göre düzenliyorsunuz.
  18. Oynarken yanınızda bilen birinin olması, icabında yaptıklarınızı hemen o anda, oracıkta düzeltmesi, nasıl yapılacağını göstermesi gerekir.
  19. Aynen öyle Sayın Berke_45, aynen öyle. Lafzını ettiğimiz hususların, hangilerinin kendi deneyimlerimizden geldiğinin, hangilerinin de şuradan buradan, ondan bundan duyduklarımız olduklarının ayrımını yapabilmenin ziyadesiyle ehemmiyetli olduğu kanaatinde olduğumu ifade etmek istiyorum. Kafanızda, ''antreman yaptıkça düzelecek bir şey'' deyip, hızlıca geçiyorsunuz. Böyle duymuşsunuz, lakin bu söylediğiniz, sizin kendi deneyiminizden kaynaklanmıyor. Madem bu ''antreman yaptıkça düzelecek bir şey'', yapınız o vakit antreman, düzelsin; neye yapmıyorsunuz? Bir antrenör bulup, antreman yapınız. Sayın Berke_45, Dikkat buyurunuz, size verilecek sihirli bir öneriyle, öyle masallardaki gibi, kolaycacık, purofesyonel oyuncuların yaptıkları hareketleri yapıverecek, envai çeşit vuruşların, karşılamaların, ralli kalıplarının kurdu oluverecek, bedeninize yepyeni eşgüdümler kazandırıverecek değilsiniz. Bunun için ter yolundan geçmek gerekir. Kendinize içtenlikle sorunuz; bunu, hayatınıza böyle bir süreci dahil etmeyi istiyor musunuz ? Bunu istiyor, bunun fiyatını ödemeye hazırsanız, o vakit, sizde saygı uyandıran bir antirenör bulup, antireman yapmaya başlayınız; ter yolundan geçeceksiniz. Merak da buyurmayınız, çalışırken bol bol öneri alacaksınız.
  20. Sayın Noomi, Sayın MORATORYUM'un kaleme almış olduğu, sizin de alıntıladığınız yukarıdaki satırları odamın içinde cümle aralarında birer nefes alıp verecek kadar dura dura, dikkat ede ede, yüksek sesle okudum. Akabinde aynı ameliyeyi bir kerre daha tekrar etdim ve en son üçüncü kerre bir kerre daha, yüksek sesle, neredeyse bağırarak okudum. Bu yöntem sayesinde, metinle, ne yazdığıyla, o pek alışageldiğimiz, beylik, kısıtlı bir dikkatle sessizce okuma tarzına nispetle, çok daha iyi bağlantı kurabildiğimi deneyimliyorum. Bu yöntem, metinde nelerin yazdığını olduğu kadar, nelerin yazmadığını da ayırt edebilmemi kolaylaştırıyor. İlaveten böyle yüküsek sesle okumak, metne, kendim herhangi bir projeksiyon mu yapıyor, metni kafama göre mi yorumluyor, metinde ifade edilenlerden başka sulara mı yelken açıveriyor, bambaşka dallara mı konu konuveriyorum, bunları da ayırt edebilmemi kolaylaştırıyor. Sayın Noomi, Gelelim alıntının peşisıra tevcih etmiş olduğunuz sual, ''koldaki kasların geliştirilmesi bu rahatsızlığı engelliyor mu diyorsunuz hocam?''a. Takdir edersiniz ki, oyuncuların vücud ve adale yapıları bir hayli çeşitlilik göstermektedir. Buna bir de oyuncuların topa, envai çeşit ve şiddetde vuruş tarzlarını katar isek, sualinizin içerdiği umumi, herkes için geçerli olacak bir cevap talebinin karşılanamayacağını, karşılama girişimlerinin ise tıraş olacağını açıkça görürüz. Birbirinden pek farklı deneyimler ve neticeler göz önündedir. Öyle hemen atımızı doludizgin genel geçer sonuçlar çıkarmalara mahmuzlamayalım. Vak'aların her birini tek başına ele almak icab eder. Elbette, ona yöneltilen buyrukları yerine getirebilmek için alt yapının ona yüklenen iş için gereken güç ve dayanıklılıkta olmasının elzemliği, değil ise, altyapının bu evsafa getirilmesinin lüzumiyeti tabak gibi ortadadır. Güzel bedenimizin, onunla yaptıklarımızın ayırdında olmamız icab eder. Şayet enercimizi bu hususa tevcih etmez isek, o husus enercisini bize tevcih eder. Zaten (az daha gözden kaçırıyordum), siz, koldaki kasların geliştirilmesinin bu rahatsızlığı engelleyip engellemediğini de sormuyor, siz Sayın MORATORYUM'un böyle deyip demediğini soruyorsunuz. Eh, okuyunuz bakalım Sayın MORATORYUM'dan yaptığınız alıntıyı bir kerre daha; demiş mi böyle bir şey...
  21. Sayın Ege, Şayet talebinize oyununuzu gösteren bir video, e hadi o olmadı o vakit, oyun seviyeniz ve oyununuzun tafsilatlı bir betimlenişini, Yinhe Moon Speed'le olan deneyimlerinizi ve lastik değiştirmenin oyununuzu ileriye taşıyacağı kanaatine nasıl vardığınızı teferruatlarıyla yazar, hele bir de buna kesenin aazını da ne kadar açabileceğinizi eklerseniz, emin olunuz, siz yapacağınızı yapmış, tavsiye çiçeklerinin filizleneceği toprağı çapalamış, gübrelemiş ve sulamış olursunuz. Tabii bu bahiste asıl mes'elenin sabır, sürekli ve itinalı temrin yapmak olduğunu görmezden gelirsek...Şu da muhakkak ki, bunu görmezden gelme yolunda kullanılmakta olan enerciyi, sabır ve temrine tevcih etmek, başlı başına bir ileriye taşınıştır. Satırlarımı, naçizane, müsabakaya yönelik oynadığınızdan hareketle kaleme almış bulunduğumu bilmenizi isterim.
  22. Sayın Kayra, bu başlık altında kaleme aldığınız satırları bir kaç kez dikkatle tetkik etmiş olmama rağmen, satırlarınızda pütür lastikle kesme vuruşu yapabilmek istediğinize dair herhangi bir dilegetirişe, hatta bu istikamette bir imaya dahi rastlamamış olduğumu dile getirmek istiyorum. Takdir edersiniz ki, anlayışsızlığa dair bir yakınma ancak anlaşılacak olanın ne olduğu ortadaysa anlamlı olabilir. Şayet ağlamasının tonuna göre yavrusunun ihtiyacının ne olduğunu kestiren bir ebeveyn olmamı bekliyorsanız, size şimdiden, doğrusu sizi pek yaman bir sükut-u hayalin beklediğini söylemek isterim. Oynayanlar, oynayışlar öncedir; bunlar gözlenir, teoriler de bu gözlemler sonucu sonradan ortaya konur. Varoluş öncedir, yıldızlar gezegenler öncedir, bunlar gözlenir, teoriler de bu gözlemlerden sonra ortaya konur. Yokusa önce teoriler vardır da, galaksiler, seyyareler sonradan ortaya çıkmaz. Teoriler olmasa da insanlar bal gibi oynarlar, oynuyorlar, Sayın Kayra. Değil mi...Doğrusu bu olguyu, söyleyeceğinize dair bir kanıt sanmanız pek hoş...Sanki anasının karnından profesyonel sporcu olarak çıkmaya çabalayanlar var da, sanki bugüne kadar bunlardan biri dahi başarılı olamamış. Öyle ise iki tarafı düz lastikli rakete geçiniz ve çivi, sipinks, bulok, kesme, kontra- sipinks gibi temel vuruşları hem forhend hem de bekhendden bir sirk cambazı düzeyinde iyi yapabilecek hale gelene kadar temrin yapınız. Pütürlü lastiklerle oynamayı ise ancak bundan sonra gözönünde bulundurunuz. Şayet o vakit de pütürle oynayacaksanız o zaman oynayınız; kuvvetle muhtemeldir ki, o vakit ekseriyetle muzaffer olacak, dahası envai çeşit ligden envai çeşit takımdan nice cazip tıransfer teklifleri alacaksınız. Başlangıçta, tam da olması gerektiği gibi, hiç bir şey bilmiyordum, hiç deneyimim yoktu. Oynayanları, nasıl raket tuttuklarını, nasıl vurduklarını izleyerek ve benzer şekilde, onlar gibi yapmaya çalışarak başladım. Bu oynayanlar, antrenörlerin çalıştırdığı oyuncular idi Sayın Kayra. İzleyerek ve oynayarak bir gıdım, bir nebze öğrendim. Sayın Tunay, sizin dinlemeniz, birisinin size anlatmasından daha önemlidir. Evet Sayın Kayra Tunay. Bir tek an vardır; hep onun içindekiler değişir, yenilenir. Zaman geçmez, siz geçersiniz.
  23. Sayın Kayra Tunay, Bırakınız bu sorunun cevabını vermenin, yalnızca bahis konusu ''bilgileri bilmeden'' mümkün olmamasını; bu sorunun cevabını vermek, bahis konusu ''bilgileri bilsek'' dahi mümkün değil. Pütür lastik nasıl kullanılır? Şöyle; onunla oynayarak...Ki yazdıklarınıza göre buna başlamışsınız bile...Ve bu bahiste ustalaşmış en iyi oyuncuları dikkatle izleyip, onların tekniklerini temrin ederek. Orta seviyede iyi olan oyunculardan, daha sofistike, icrası daha zor, daha sözümona kandırmaya yönelik teknikler kullanan çoktur; lakin -siz iyiyi, daima en iyiyi tercih edip ondan azına razı olmayınız- en iyi oyuncular yalın, basit teknikleri düpedüz uygularlar. Böyle yapınız; kendi yapışınız ortaya çıkana kadar ''ustalardan kopyalar'' yapınız. Kendi yapışlarınızın ortaya çıkması, büyüyen bir sarmaşık misali, zaman alır, sabır ister ve temrinlerinizi sebatla sürdürürken, kendi yapışınız, siz çalışırken kendiliğinden ortaya çıkmaya başlar. Ortaya çıksın diye bu hususu kat'iyyetle zorlamayınız; onu zorlamada kullanacağınız enerciyi sabıra, sabırla çalışmaya yönlendiriniz. Yazı okuyup masa tenisi oynayamazsınız; oynayarak, yaparak öğrenmeniz gerekir. Yazı elbette okuyunuz, video elbette seyrediniz, lakin bunlarla masa tenisi oynamayı öğrenemezsiniz; kendini kandırmanın yararı yoktur; öğrenme için kendinizin sürekli temrin yapması gerekir.
  24. Sayın Kayra, bu, bir sözcük halini alarak rafine olmuş, toplumsal çerçeveye oturtulmuş bir zafer nidası, bir sevinç çığlığı, hülasa, enercinin bir ifadesi, bir enerci dışavurumudur. Hemi de bir motivasyon kamçısıdır. Bunun hayvanat alemindeki emsali de, misallerini gani gani bulabileceğimiz üzre, uslu, rafine, kontrollü olmanın çok ötesinde, bir sözcük olmaktan ziyade; doğal, vahşi bir böğürtü, bir çığlıktır. ''Çoley'' deye söz söyleyen, Çin ortamında büyüyüp serpilmiş bir yavru olduğundan, çince bir sözcüğü seslendirmektedir. Benzer şekilde Arap bir oyuncunun da, muzaffer olduğu sayı ertesinde, burada ''helal!'' yahut ''halal'' şeklinde kaleme alabileceğimiz şekilde bir ses çıkardığına tanık olmuş idim. Başka bir Macar oyuncu ise '''ıssan!'' diyor idi. Bir Birezilyalı ise...Neyse, ifade maksadımın hasıl olduğuna kanaat getirdiğimden, gayrı burada misallere devam etmeyi kesiyorum. Doğrusu bu gün İngilizcenin gezegenimizdeki yaygınlığı ve bolca kullanılırlığı tabak gibi ortada. Ancak bir şeyin yaygınlığıyla, ''kulağa mantıklı gelişi''ni de birbirinden ayıralım.
  25. Böyle öğrenemezsiniz. Bir bilen, bir antrenör bulup onunla canlı olarak, çalışmak gerekir. Bunun neden böyle olduğunu da ancak öyle çalışırsanız anlayacaksınız. Henüz buradan size verilen örnekleri uygulayamayacağınızı bilmiyorsunuz. Deneyimli biri ile canlı çalışın, önce temeller oluşmaya başlar; herhangi bir şey yapabilecek duruma gelmeye başlarsınız. Tabii isterseniz leptapınızı masanın üzerine koyun, bir yandan ondan buradan yazılanları okur, videoları izler, bir yandan da servis karşılarsınız.
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgi

Bu sitede size daha iyi yardımcı olabilmek için çerezler kullanılır. Çerez ayarlarınızı buradan yapabilirsiniz, veya devam ederseniz çerez kullanımını kabul etmiş sayılırsınız..