PingPongMan

yok canııım, daha neler, olamaz, nerden aldın bu duyumu Ercins? : biri dalga geçmiş herhalde seninle... : kötü bir rüya mı gördün yoksa? ne kadar oluyormuş topun büyüklüğü? bir de, 11'e kadar oynanırsa, 5 servis sen 5 de ben attım mı set biter yav... çok kötü yemişler seni, çooooook Ping "the could not believe" it Pong

alacam ama, önce üzerinde test edebileceğim bir çinli bulmam lazım, buralarda yok pek... Ping the chinese player searcher Pong

hemen şimdi işi gücü bırakıp andro logo almaya gidiyorum, bekhend için :B: Ping the easy believer Pong

evet NurdaN, çok iyi yaptım... özellikle ikinci konsere de gitmekle çok isabetli bir karar vermiş olduğumu anladım, çünkü ben birinci konserden hiçbirşey anlamamışım. birincide ortalarda biryerde oturarak seyrettik, birçok şeyi kaçırmışım. ikincide ise en ön sıralarda ayakta ve konser boyunca zıplayarak falan, olayın tam içindeydik yani. biz gene sadece iki konsere gittik, bazı millet otobüsle tura çıkmış, 7 konsere gidiyorlarmış falan... eeeee, RUSH bu abi, boru değil, adamlar Avrupa'ya 12 yıldır gelmiyorlardı, bir daha ne zaman gelecekleri, hatta gelip gelmeyecekleri de belli değil, artık 50'li yaştalar. neyse farketmez zaten gelmeseler de, dünya gözüyle Rush'ı canlı olarak izlemişim artık... gelirlerse de başımın üstünde yerleri var tabii artık bu ölümlü dünyada ne olacaksa olabilir, bence mahsuru yok, hatta Marduk mu gelecek ne gelecekse, gelsin, vız gelir... Rush'ı bilem görmüşüm, ötesi boş... Roll the Bones... Ping the filmed at the Rush concert in Frankfurt Pong

ya Kaiser, sen buna benzer bir konu daha başlatmıştın vakti zamanında, orada sana tavsiye edilenleri dikkate almamış görünüyorsun . hatırlatma babından o başlığa bir daha bir gözat derim: are we looserz? Ping the similar thread hunter Pong

geçmiş olsun dilekleri için teşekkürler... konseri elbette çekmek isterdim ama bu tür şeylere izin verilmiyor tabii ki bu konserlerde; ayrıca, 3 saat konseri çekecem diye konserin kendisinden hiçbir şey anlamayacaktım... Ping the concert follower Pong

Tora, konser uçurdu ama, daha kötüsü, yeni bir grip virüsü daha beter uçurdu, yatağa doğru konserden önceki gün hafif hissettirmişti ama konserden sonra tamamen yataklık etti, pazar günü Stuttgart'taki konsere gidemedim o yüzden. dün yataktaydım, bugün de halen evde dinleniyorum. önümüzdeki cuma günkü Frankfurt konserine kadar kesin iyileşmem lazım çünkü tadı damağımda kaldı. zaten bu konserde şokta olduğumuzdan pek bişey anlayadık tabii... bu durumu tahmin ettiğimiz içindir ki, iki konsere bilet almıştık 6 ay önce :) ben bir de araya Stuttgart konserini sokayım dediydim ama kısmet değilmiş... Ping the attacked by virus Pong

tebrik ediyorum, Emrah, bayaa damardan bir giriş olmuş, çünkü "YYZ" tüm zamanların en iyi enstrümantallerinden biri olarak geçiyor... şimdi "YYZ" zaten yukarıda önerdiğim Moving Pictures albümünden bir şarkı; aynı albümde: Tom Sawyer ve Red Barchetta başta olmak üzere Limelight, The Camera Eye, Witch Hunt, Vital Signs adlı şarkılar var, hepsi süperdir. ayrıca: Hemispheres, The Trees, 2112, The Spirit of Radio, Freewill, Natural Science, Xanadu, Subdivisions, Analog Kid, The Weapon, Distant Early Warning, Afterimage, Red Sector A, Territories, Middletown Dreams, Force Ten, Show Don't Tell, The Pass, Roll the Bones, Animate, Cold Fire, Test for Echo, Driven vs. vs. vs. hemen aklıma geliverenler :B: esasen hangi şarkıyı bulabiliyorsan dinle derim, benim ayırt etmem çok zor gördüğün gibi Ping the victim of circumstances Pong

yav başka yer yok mu lastik muhabbeti için, burası "sohbet ve diğer konular" forumu, ekipman konuşmak yassahtır... teessüf ediyorum yani... : hayatta lastikten başka şeyler de var yani... Ping the off-topic hater Pong

vah, vaaaaah... hiç müzik dinlememişsin o zaman sen derim, Geno... ama daha gençsin, geç kalmış sayılmazsın, ben de senin yaşlarında keşfetmiştim zaten... hemen bir Rush albümü bul ve dinlemeye başla, daha geç olmadan... daha önce dinlememiş olup da Rush dinlemek isteyenlere tavsiyem: "Moving Pictures" albümünü bulun ve süper bir başlangıç yapın... 1981 yılına ait bu albüm gurubun ikinci dönemine ait son albümdür. sonra, daha "Rush" isterim derseniz, aynı dönemin daha önceki albümleri olan "Permanent Waves", "Hemispheres", "A Farewell to Kings" gibi biraz daha gitar ağırlıklı olan yapıtları ya da daha sonraki döneme ait, klavyelerin de kendini göstermeye başladığı "Signals", "Grace Under Pressure", "Power Windows" ve "Hold Your Fire" albümlerini dinleyebilirsiz. ondan sonrasına karışmam, olacaklardan sorumlu da tutulamam : ben zaten kader kurbanı zavallı bir müptelayım, isterseniz söylediklerimi hiç kale bile almazsınız... Ping the Rush recommender Pong

Mr. Big'in "Addicted to that Rush" diye bir şarkısı var, gerçi bu Rush ile alakası yok ama ondan ilham alarak yazdım; hiçbir konuda olmadığım için bunda da fanatik görmüyorum kendimi zaten neden diyecek olursanız, eğer fanatik olsaydım, 20 yıl beklemez, ne yapar eder, bi şekilde şimdiye kadar konsere gitmiş olurdum. ama ben yıllardır, büyük bir sabırla ve umutla, gelecekler diye bekledim, onları uzaktan sevdim, tiryakisi oldum eee, ne demişler sabrın sonu selamettir ama ümidimi hiç yitirmemiştim, LOL. Ping the waiting dervish Pong Rush'ın "Territories" adlı şarkısından birkaç dize, sizlere, tadımlık: The whole wide world An endless universe Yet we keep looking through The eyeglass in reverse Don't feed the people But we feed the machines Can't really feel What international means In different circles, we keep holding our ground In different circles, we keep spinning round and round

Sonunda 20 yıldır beklediğim an geliyor arkadaşlar: yarın akşam saat 8'de, en sevdiğim müzik gurubu olan "Rush"ı canlı olarak görüp dinleyebileceğim... Ayrıca, bir aksilik olmazsa, daha sonraki günlerde iki konserlerine daha gideceğim 12 yıldır Avrupa'ya gelmeyen gurup, kuruluşlarının 30. yılı şerefine, konser programına Avrupa'yı da dahil etti sonunda; bu da beni ve benim gibi normal ölümlüleri ziyadesiyle mutlu etti, kalbimiz ne zamandır pıt pıt atıyor yani şu ana kadar görmediğimiz ne kalmıştı diyorum da, şöyle düşüncek olursak, çok şey gördük aslında; olmaz, olamaz dediğimiz birçok şeyi yaşadık. örneğin, futbolda dünya 3., baskette avrupa 2. olduk; GS uefa kupasını kazandı, hatta örovizyonda 1. bile olduk beyav, daha ne olsun : ama benim açımdan en önemli an yaklaşıyor; acaba hayat boyu bir kere canlı görebilecek miyim dediğim, evrenin gelmiş geçmiş en büyük müzik gurubu olan Rush'ın konserinde, onu oluşturan 3 müzik dehasının sunacağı müzik ziyafetinde bizzat bulunacağım kısmetse... konser saatini nasıl ederim bilmiyorum çünkü heyecanım ve tansiyonum giderek yükseliyor, bunu söyleyebilirim Ping the Rush addict Pong

Bölüktaş, öncelikle foruma veforumun diğer gurbetçileri arasına--Fransa temsilcisi olarak-- hoşgeldin diyorum... Orada bir sezon boyunca yapmış olduğunuz maç sayısı gerçekten çok fazlaymış. Maçlardan fırsat bulup ne zaman antrenman yapıyorsunuz diye sorası geliyor insanın. Burada, yani Almanya'da da benzer bir sistemle oynanıyor maçlar ama bu kadar çok maç yapmıyoruz biz... Kısaca ben de burayı tanıtayım biraz: Almanya'da lisanslı olarak yaklaşık 700.000 masa tenisi oyuncusu varmış; kendi kulübüme ve yakın çevredeme baktığımda bunların 3'te 1'inin aktif olduğunu yani maçlara ve turnuvalara katıldığını tahmin ediyorum ben, ki bu da yine yaklaşıkı 230.000 kişi eder. Almanya'da lisanssız, yani hobi oyuncularla beraber kulüplere kayıtlı 1 milyonun üzerinde masa tenisi oynayan var deniliyor. Kaç kulüp var bilmiyorum ama, bizim mahallede bile 3 tane kulüp ve bunların 2'şer erkek takımı var; bunlar küçük kulüpler... biraz ötedeki mahallede de birkaç kulüp var mesela, birtanesinin 7 tane takımı var, değişik liglerde oynayan... Yine bizim kulüpte masa tenisi şubesine kayıtlı eleman sayısı 70, bunlardan 40 kadarı lisanslı, yıldız takımla beraber toplam 3 takımda 6 + 6 + 4 (+ 4 de yedek) = 20 kişi aktif olarak oynuyor... Diğer tüm idari konularda olduğu gibi, Almanya'da her eyaletin kendi masa tenisi federasyonu var. Eyaletler arasında ufak tefek farklar olmakla birlikte lig yapısı aşağı yukarı aynı. Dikkat, dudaklarınız uçuklamasın, Almanya'da 13 lig var, sevgili arkadaşlar - 1. Lig (Bundesliga) (öyle süper lig falan yok Türkiye'deki gibi, burada sadece Waldner, Persson, Boll, Süss, Rosskopf, Maze vs. gibi sıradan oyuncular oynuyorlar :)) - 2. Lig (Kuzey ve Güney olarak ikiye ayrılmış) - Bölgesel Ligler (3. Lig de denebilir) - Üst lig (Bölge altı, federasyon üstü ara lig) - Federasyon ligi - Eyalet Ligi - Civar Ligi (bazı eyaletlerde arada "Civar üst ligi" de oluyor) - Civar küme - Mahalli Lig - 1. Mahalli Küme - 2. Mahalli Küme - 3. Mahalli Küme (A gurubu ve B gurubu olarak iki alt kümeden oluşuyor) tabii bu liglerde bir sürü gurup var, her gurupta ortalama 10-12 takım mücadele ediyor. Fransa'daki gibi tüm Almanya'yı kapsayan bir puanlama ve sıralama sistemi yok ancak benzer bir sistem var; sadece sıralama maçlarına katılan oyuncular bu sistemde yer alıyorlar; yine de Almanya çapında çok önem verilmiyor bu puanlamaya... 4'er kişilik takımlarla oynanan 1. lig haricinde, maçlar, 6 kişilik takımlarla iki devreli deplasmanlı lig şeklinde oynanıyor; burada takımlar: üst çift, orta çift ve alt çift olarak üçe ayrılmış durumda ve bu çiftler kendi aralarında maç yapıyorlar; 9'a varan kazanıyor ya da maç 8-8 berabere bitebiliyor. En başta 3 adet çiftler maçı yapılıyor, sonra tekler; 16. maç oynanması gerekirse, takımların 1 numaralı çiftleri son maçı yapıyorlar. Bu durumda, genellikle üstlerde oynayan oyuncular sezon boyunca en çok maçı yapan oyuncular oluyorlar. Benim oynadığım lig olan 12 takımlı 1. mahalli kümede, 3. sırada oynayan biri bir sezon boyunca, çiftler maçlarını da hesaplarsak, teorik olarak en az 44 en fazla da 88-99 lig maçı yapabilir. ortalama 60-70 diyebiliriz yani. bu oyuncu ayrıca, sezon boyuncaki kupa, bölgesel resmi ve özel turnuvalara da katılırsa maç adedi 80-100'ü bulabilir; benim gibi turnuva sapıklarınınki 120'yi bile geçer :))) Kimin hangi sırada oynayacağı, sezon öncesi takım tarafından belirlenerek lig temsilcisine gönderiliyor ve bu sıra, yarı-sezon boyunca değiştirilemiyor. İkinci yarı başlamadan, gerekirse, oyuncuların ilk yarıdaki bilançolarına bakılarak yeniden bir sıralama yapılıyor ve onaya sunuluyor, vs. vs. vs.; biraz karışık ama burada her iş böyle karışık zaten... Ping the district league player Pong

hehe, Akemyal, umarım şaka yapıyorsundur, çünkü bahsettiğin toplu fotonun olduğu mesajda (ayrıca daha önceki günlerde yazdığım bir mesajda) zaten kim kimdir diye yazılı, istersen bir daha ve biraz daha dikkatli bak bu arada, sözkonusu toplu fotonun daha büyük versiyonuna da yine Tsu'nun verdiği linkin sonuna "41" yazılarak ulaşılabilir. Duyurulur... ama ben linki bir daha vereyim, hadi gene iyisiniz: toplu foto (büyük; 441 KB) Ping the photo journalist Pong P.S. fotolara full size yani % 100 boyutta bakmanızı tavsiye ederim; aksi takdirde tam net olarak gözükmeyebilirler.

evet, bir olimpiyat daha masa tenisi açısında sürprizlerle sona erdi. öncelikle masa tenisini en iyi çinlilerin bildiği gene ortaya çıktı, çünkü Ryu'nun şampiyon olacağını çin antrenörü tahmit etmişti, yani içine doğmuştu adamın. olimpiyatlardan önceki bir röportajda "en ciddi rakibimiz Ryu" demişti de ben de bunu buraya yazayım diye düşünmüştüm ama bir fırsat bulup yazamamıştım... ayrıca, Ryu'yu listeye dahi koymamışım, bu da ayrı bi konu :) neyse, asıl sürpriz, Waldner'in az kaldı bir madalya daha alıyor olmasıydı. daha önce de yazmıştım, gönlüm Waldner'den yana idi ama kendisi dahi inanmıyordu herhalde bu kadar iyi bir sonuç alabileceğine. neyse, benim favorim olan Ma Lin'i bile devirmesi tek başına yeter zaten; bu maçı seyrettim de, hafiften ezmiş zavallı Ma'yı, herhalde kariyerinin sonu olur bu adamın... öte yandan, Werner Schlager'le yapılan bir röportaj üzerine, maçların yapıldığı salon ile masalar üzerine bir tartışma yaşandı müsabakalar devam ederken; Werner: "salondaki klima sistemi nedeniyle hava akımının çok kötü olduğunu, bunun da özellikle modern masa tenisi oynayanları olumsuz etkilediğini, Waldner gibi eski stilde oynayanların bu durumdan istifade edeceklerini" ayrıca, "kendilerine bildirilen masalardan farklı yüzeyli masalarda maçların yapılmasının da, ilk başlarda maçları olumsuz etkilediğini" söyledi. bu açıklamaları, daha sonra Timo Boll ve Waldner gibi oyuncular tarafından da teyit edildi. ayrıca, bu tür olumsuzlukların, masa tenisinin tanıtılması açısından son derece önemli bir organizasyonda yaşanmasının ne kadar kötü olduğunu vurguladılar oyuncular. haksız da değiller, çünkü, olumsuz şartlar, kalitesiz oyunlara sebep veriyorsa (örneğin, kısa ralliler, daha çok basit hata vb.) bu tanıtım açısından elbette olumlu birşey değil... işte böyle Ping the Athens reporter Pong @okara1990, sana yanıt veremedim, çünkü Türkiye'deydim o sıralarda... konuyla ilgili olarak ITTF'nin sayfasına bakabilirsin: www.ittf.com

Ertan Bey, geçmiş olsun... ama bence, tam iyileşene kadar oynamasanız daha iyi olur gibi, sağlık önce gelir... ayrıca maç esnasında yaşayacağınız bir denge kaybı falan bir kazaya yolaçabilir, riske girmemek lazım... yine de siz kendi durumunuzu daha iyi değerlendirirsiniz tabii... bu arada, forumdan katılan var mı başka bu turnuvaya? katılacak herkese şimdiden başarılar diliyorum... selamlar Ping the not yet veteran Pong

sizler de sağolun arkadaşlar, siz de iyi poz vermişsiniz. video işi de başka bir bahara artıkın... : Ping the video cutter Pong

@Offansive şu başlığa bir gözat, lütfen: sohbet saatleri Ping

Ertan Bey, birşey değil... sizin gezinin resimlerini, veteranlar turnuvasıyla ilgili başlıkta verdiğiniz linkten gördüm, son gezinin resimleri... Ping

Ertan Bey, toplu resimdekilere bakarak "kim kimdir" çıkartabilirsiniz umarım, onun için tekrar koyuyorum... Gönderdiğim fotolar arasında bunun büyüğü de vardı, ama Tsu nedense koymamış sitesine, ya da ben göremedim... ayaktakiler (soldan sağa): Arsun, Özgün, Saadettin, Mehmet, Togay'ın kız arkadaşı :), Togay, Simurg, NurdaN, Arno, Çağdaş, Dinçer, Kaisersoze, Erkin, Muzaffer arada yarı eğilmiş: Geno oturanlar/çömelenler (soldan sağa): Mustafa, Hüseyin, Mehmet (Dinçer'in babası), Ahmet Ark, Tufan Yalçın, Savaş, Toranomon, Sergent ve bendeniz. Selamlar Ping P.S. bu arada sizin gezi de fena olmamış gözüküyor, fotolardan öyle anlaşılıyor...

Saadettin, valla süper olmuş, eline diline sağlık... son derece güzel ve doğru dramatize etmişsin... yazdıkların, beni o günlere götürdü ve tekrar yaşattı gerçekten... o günlerde katkıda bulunamadım diyorsun ama bu şekilde de süper bir katkıda bulunmuş oldun, teşekkürler... ben de senin yazdıklarının benzerini, haber şeklinde bir sayfada özetlemiştim ve Ertan Bey'e gönderecektim, resimlerle beraber. Tsu ile ikiniz, sağolun, benden önce davrandınız... Ping the slow acting Pong

ooo, ortak, haber çok güzel olmuş eline sağlık, ayrıca teşekkürler... de bunun neresi araştırmacı gazetecilik, orayı tam anlamadım, yani Akdeniz oyunları kayıp mıydı da sen araştırıp buldun ortaya çıkardın yorumlar tamam, onlara laf yok... ayrıca, yeni profil fotoğrafın da hayırlı olsun da, sanki biyerden gözüm ısırıyor gibi ama... hani telif ücreti gibi falan bi sorun olmasın diye söylüyorum canıııım, bak sen ortağımsın, sana makul bi fiyat yaparız, ayıpsın... Ping the making use of every opportunity Pong P.S. bu arada, zuladaki tişörtleri iyi sakla, bu ilk seri seneye acayip para edecek, voleyi vuracağız valla... paraya para demiyeceğiz...

Arkadaşlar, buluşma fotolarını ancak ayıklayabildim, eee, benim de işim var çalışmam lazım arada değil mi ama? fotolardan bir kısmını, makul seviyede herkesin bakabileceği bir çözünürlüğe getirerek Tsubasa'ya gönderdim. kendisi sağolsun, nette, üyesi olduğu bir siteye koyacak ve linki buraya yazacak... Ancak, fotolar nete konmadan önce sizlere bir soralım: fotoğrafının nete konmasını istemeyen var mı? varsa, lütfen bunu buraya bildirsin ki, biz de ilgili fotoyu koymayalım. teşekkürler... Ping the taking care of personal preferences Pong

adamın espirisi iğrenç

aayyyy, çok iyreeeeeeeeeeeennnnç...