ongun

Ben bazı spor federasyonlarının yürüttükleri, milli takımlarda devşirme Çinli sporcu oynatma politikasını sonuna kadar destekliyorum. Çok akıllıca bir iş bence. Devlet neden bu fikri değerlendirmiyor şaşıyorum aslında. Çin hükümetiyle anlaşılıp bir yıllığına 77 milyon Çinli vatandaş getirtilebilir pekala. Çin'in bir milyarı aşkın nüfusu var. 77 milyonunu bize seve seve gönderirler. Bir sene boyunca memlekette onlar yaşar, biz de şöyle güzel bir tatil yaparız fena mı? Bütün meseleleri kafamızdan atar, endişeleri bırakır, gerginlikleri unutur, kim olduğumuzu hatırlar, yeniden kendimizi buluruz. Hatta kimbilir, belki de bir yılda, bizim 50 senede yapamadığımızı yapar, memleketi de bizim için düze çıkarıverir bu Çinliler. Neden olmasın? Cumhurreisi Abdullah Wu, Başbakan Recep Li. Kulağa fena gelmiyor.

Bence sorunun kaynağı iletişim eksikliği. Güvenlik görevlileri böylelerine müdahale ederken, aldıkları eğitime uygun davranıp, kibar bir dil kullanarak ikazda bulunuyorlar. "Lütfen, rica etsek, kusura bakmayın, özür dileriz, beyefendi, hanımefendi..." vs gibi karşı tarafın hiçbir zaman anlaması mümkün olmayan kelimeler kullanarak durumu onlara izah etmeye çalışıyorlar. Boşuna uğraşmış oluyorlar haliyle. Halbuki en başından "Hooop, Çüüüşşşş, Ohhaara, Bürrrrst, Hooovvv, Veleeüüüv..." ve benzeri sesler ve bağırışlarla iletişim kurmayı deneseler hiçbir sorun yaşanmayacak. Karşılarındaki insan değil ki laftan anlasın. Öküze, istediğiniz kadar "Sayın öküz, lütfen sağa döner misiniz?" deyin, istediğinizi yaptıramazsınız. Öküz yine bildiğini okur, nereye isterse oraya gider.

Sn. Ahmet_Ok, Mesaj gönderip tavsiye istemişsiniz, özel mesaj yerine burada cevap vereyim. Evet ben de bir süre Maze tahta kullandım. Güzel tahta ama sık ve düzenli antrenman yapan biri değilseniz böyle tahtalar kullanmak mantıklı değil. Sizin de tecrübe ettiğiniz gibi kontrol sorunu başgösteriyor. Lastikleriniz de hızlı ama ben sizin yerinizde olsam topyekün bir değişikliğe gitmek yerine önce tahtayı değiştirmekle işe başlarım. Mesela Stiga Allround Evolution alabilirsiniz. Böyle bir tahtaya lastiklerinizi takıp bir süre oynayın. Sorununuz çözülmezse daha yavaş lastiklere geçersiniz. Kontrolünüz bol olsun

Otobüs. Rize'den bir durak önce inip yürüyeceğim.

Var. Sürekli yedek raketimle oynuyorum. Asıl raketime birşey olmasın diye. Hatta asıl raketimi daha satın almadım. Ya bişey olursa?

Hepsinden birer tane tercih edebilirim. Cebime para koyup, götürsünler beni bi masa tenisi marketine, bak neler neler tercih ediyorum. Bir de anket hazırlanırken bir nokta atlanmış. Şıklardan biri eksik: "Hazır hisli tahta, sertliği hazır lastik" En kötü kombi bile bu seçenekten daha iyi olabilir ama asla daha popüler olamaz ve daha çok satamaz. Kombi de neymiş? Yaşasın hazır raket! Hazır raket öğrenci dostudur. Hazır raketi komşunun yaramaz oğlunun elinden kurtarmanız gerekmez. Arabanın bagajında unutsanız üzülmezsiniz. Bu bakımdan hazır raketler insanı stresse sokmaz. Hazır raketi bulması da alması da kolaydır. Ne "Dear Dandoy..." diye mesaj yazmanız gerekir, ne de 10 senelik postacınızla papaz olursunuz. Git bakkaldan al bi tane. Mesela. Hazır raketler çağımızın "Al Kullan At 2.0" kültür sürümünü tam destekler. Hazır raketlerin üzerinde yazan herşey doğrudur. Spin 10 yazıyorsa spin gerçekten 10'dur. Hız 7 diyorsa o raketin hızı harbiden 7'dir. Kontrol 20 gösteriyorsa, iki gözüm önüme aksın eğer 20'lik kontrol yoksa o rakette. Hazır raketler gazino ve kahvehane pinponunun bel kemiğidir, olmazsa olmazıdır. Lastikleri tabanı açılmış pabuç gibi sallansa da, kenarları fare kemirmiş gibi görünse de bu raketlerle ölümüne çekişmeli unutulmaz maçlar yapılır, çaylar kazanılır veya kaybedilir. Hak yerini bulsun diye de her sette raketler mutlaka değiştirilir. Hazır raketler bir oyuncunun seviyesini ayna gibi yansıtırlar. Elindeki hazır raketle vızır vızır spin çeken bir çocuk gördüğünüzde, bilirsiniz ki bu çocukta yetenek vardır. Gidin alnından öpün. Tüm hazır raket sevenleri 29 Şubat Dünya Hazır Raket Günü'nde, Taksim Meydanı'nda toplanmaya davet ediyorum. Hazır raketler ööööl-mez!...

Geçmiş olsun Cihan. Fıtığı mıtığı unut, bilmez o doktorlar. Sana nazar değmiş besbelli. Nazar boncuğu takmadan turnuvalarda boy gösterirsen olacağı budur zaten. Nefesi kuvvetli biri şöyle iyi bi okusun üflesin bişeyciğin kalmaz. Ayrıca dirseğinde, belinde hiçbir sıkıntısı olmayan adamı masatenisçiden saymazlar.

Tabi ki gelirim hocam. Fakat özel maçlar için uygun ortam bulabileceğimizden şüphem var.

Böyrün bönüm? Nösül yördümcü ölübülürüm?

aah ah! ne iyi toptu rahmetli. çok severdim. zamansız bi küt inince, dayanamadı çatladı orta yerinden. Eee hayat böyle işte naapcaksın. Bütün toplar bigün çatlıycak.

Politik cevap: Masa tenisine hiç başlamamış olsaydım yapacağım sağlık harcamalarından çok daha az. Reklam gibi cevap: -"Timuçin Bal dana kurban" tahta 300 lira... -Bir çift "Tefeci" lastik 200 lira... -Kırk tane kırk milim top, kırkının da fiyatı 40 kuruş... -Masa tenisi sayesinde iyi insanlarla tanışıp kaynaşmanın bedeli ise... paha biçilemez. Göndermeli cevap: Masa tenisine harcadıklarım, sosyetik düğünlerde bir gecede havaya saçılan dolarların yanına bile yaklaşamaz. Harbi cevap: Bilmiyorum. Düne kadar bi şişe süt almak için 6 sıfırlı para veriyoduk. Bu memlekette böyle bir hesabın içinden çıkabilmek benim aklımın sınırlarını aşıyor. Tahmin bile edemem.

Evvela Allah düşürmesin tabi ama eğer grupta kalamayıp 6'ya düşerseniz Ersun hocam, gözünüzün yaşına bakmaz, herkes gibi size de yenilirim. Ben hiç 33 sayıyı birarada göremiycek miyim?

Herkes güzel tavsiyelerde bulunmuş ama ben size balıkla mücadelenin masrafsız, idman gerektirmeyen ve en emin yolunu tarif edeyim. İlk balıkdan sonra avazınız çıktığı kadar bağırın, ağzınıza geleni söyleyin, raketi fırlatın, masaya vurun, panoları tekmeleyin. İkinci balıkta hiçbirşey söylemeden dosdoğru rakibin üzerine gidin, üstüne atlayıp yerde pataklayın. Maçtaki balık sorununuz çözülmüştür. Yöntemin adı: "mazeretim var asabiyim ben"

Koji Matsushita

Heyooo! Kaçırttık... kaçırttık... Bana bakma sen, boşver. Niye susuyomuşsun? Susma. Sustukça sıra bana gelir, konuştukça konuşurum bak. İnsanlar da bıkar, foruma girmez işitme engelliler için haber bülteni filan seyrederler. Kim naapsın sadece benim konuştuğum forumu, ben bile girmem o zaman. Konuş sen konuş.

Bütün vuruşları Tufan hocanın göbeğine yapıcam. Öyle gözükmese de en zayıf yeri orası olmalı. Göbeğine göbeğine.

Aynı takıma düşersek pek bişey değişmez. Takıma güveni sen verirsin, ben geri alırım. Sonuç yine aynı olur. Sen 2. torba ben 3. torba olsak yine farketmiyo. Nası yaparız bilmiyorum.

Çin kurmaylarını unutmayın. Herşey onların başının altından çıkmıyor mu? Ne içten pazarlıklıdır onlarrrrr...

Anlaşıldı komtanım. Talimlere başladım. Emrettiğiniz gibi video da yaptım. Kamera biraz uyduruktu, çekim de amatör işi olunca, videodaki halim bana pek benzememiş malesef. Video linki aşağıdadır. Rize'ye seni yenmek için geliyorum Tufan Hocam, ama ne olur ne olmaz diye vasiyeti de yanıma alıcam tabe.

Killerspin'in düzenlediği bir turnuvadaki Open Singles Event (çeviri: Açık Fikirli Bekarlar Hadisesi - Yalnız Hadise yoktu videoda)

Amanın! Acilen antrenman partneri aranıyor. Turushan hocam Rize'de kale var mıdır? Çok yüksek midir bu kale?

Ayaklarını kolunu dikkatli kullanacaksın ama önce nelere dikkat edeceğini bilmen gerek. Moral bozmak gibi olmasın ama eğer tek başınaysan, sana yardım edecek bilen birisi yoksa işin çok zor. Backhandle ilgili eğitim videoları bulup, onları dikkatlice incelemelisin. Ayakların pozisyonu, dizlerin açısı, vücudun öne eğikliği, topu önüne alma, vuruş hareketinin başladığı nokta, topla buluşulan nokta, vuruş hareketinin bittiği nokta, kolun, dirseğin, bileğin hareketleri, (Hocalar başlangıçta bileği hareket ettirmeden vurmayı öğretiyorlar sanırım. Vuruş biraz oturduktan sonra bilek hareketi vuruşa dahil ediliyor galiba. Yanlış biliyor olabilirim.) raketin açıları, gelen top boşsa başka, spinliyse başka, kesikse başka... Bütün bunları videolarda dikkatlice incelemen gerek. Kesik topta mesela vücudunu biraz daha aşağı indireceksin, hareketi aşağıdan yukarı yapacaksın, raketi kapamayacaksın... Anlatmakla pek olacak iş değil, bir sürü teferruatı var çünkü. Maç yaparak da pek gelişmez. Biri sana sakin sakin top atacak, topa farklı falsolar vermeden hep aynı topu atmaya çalışacak, sen de duruşuna, vuruşuna dikkat ederek, pozisyonunu bozmadan yavaş yavaş vuracaksın o toplara. Bu şekilde binlerce kez tekrar yapacaksın. Baktın artık topları kaçırmıyorsun. Biraz daha hızlı vurmaya başlayacaksın. Pozisyonu bozmadan. Bir iki vuruştan sonra pozisyon mozisyon kalmıyorsa demek ki daha yavaş vurman lazım. Yavaşlayacaksın. Topa sürekli vurabildiğin hız neyse o hızda oynayacaksın. O zaman antrenman bir işe yarar. Ama dediğim gibi bir şeyler olması için çok fazla tekrar yapmak gerek. Kolay gelsin.

Fahrenheit mı, Celsius mu, Kelvin mi yoksa Santigrat mı? Bu 48 değerine nasıl ulaşıldı? Çözüm yazılmamış, birimi yok. Sıfır puan. Eylülde gelin.

Bravo Cihan, iyi denemeydi. İddia makamı olarak benim ifadelerimi bana karşı kullanıp savunmamı çürütmeye çalışıyorsun ama tereciye tere satamayacağını bilmen gerekirdi. Soru 1- Şu an senden daha iyi olduğumu nereden biliyorsun? Boynuz kulağı çoktan geçti belki? Soru 2- Ben şimdi "Hayır sen daha iyisin" diye iddia etsem ne olacak? Senin ifadene karşı benimki. Bu durumda haklı olduğunu nasıl ispatlayacaksın? Elinde belge var mı? Soru 3- Birinden daha iyi olman seni onun üstadı yapıyorsa şayet, bu durumda herkes herkesin üstadı olmuş oluyor öyle değil mi? Çünkü masa tenisinde dün yendiğin oyuncuya yarın yenilebilirsin kolayca. Al takke ver külah üstadlık el değiştirsin dursun, olur mu öyle şey? Soru 4- Eğer gerçekten masa tenisinde, oyuncular arası ast-üst ilişkisinin mevcudiyetine inanıyorsan ve bu hiyerarşik yapılanma içersinde Tufan hocanın general rütbesine haiz olduğunu varsayarsak, buna bir itirazının olmayacağını tahmin ediyorum, o zaman sen er olursun ben de erbaş. Üstad müstad değil. Tufan hocayı görünce de sıkıysa selam vermeyelim. Yakar valla masa tenisçiliğimizi! Şimdi çavuşun olarak emir veriyorum: -Asker! Şınav vaziyeti al! 20 şınav çekilecek! Çek! İddia makamı iddialarından vazgeçmediği takdirde tanıkların dinlenmesine geçilecektir. Konuyu da pitch ettik bu arada. Sevgiler, saygılar...

Peki Cihan, madem öyle, teşekkür ederim. Ama eğri oturalım doğru konuşalım dersen, ben üstadlık mertebesinden çok uzaktayım. Fazla mütevazı olma, doğru sanırlar diye bir söz vardır ya, benimkisi o hesap. Bir de forumda çenesi düşük biri olduğumdan, tanımayan insanlar beni gözünde büyütebiliyor. Mesela benden ekipman tavsiyesi isteyenler oluyor bazen. Oysa benim ekipman konusundaki bütün bilgim, genel kaideler ve harcıalem bir iki şeyden ibarettir aslında. İyi bir oyuncu da değilim. Kendimi iyi bir oyuncu olarak görmüyorumla falan ilgisi yok durumun. Ben masa tenisini iyi oynayamıyorum nokta. Acı ama gerçek. Yapamadığım bir sürü vuruş var. Teknik bozuk. Ayaklar felç. Taktik desen hak getire. Maçta düşünmeden, harala gürele oynuyorum. Hadi bunların hepsini geçtik diyelim, bende iyi bir masa tenisçide olması gereken en temel şey eksik. Son buluşmada Tufan hocaya rica ettim, sağolsun bana 40-50 tane servis attı. Hiçbirini doğru dürüst karşılayabildiğimi hatırlamıyorum. Bu ne demektir? Ben daha topu tanımıyorum demek değil midir? E o zaman nerde kaldı benim üstadlığım? Üstadlık bunun neresinde? Cevap ver Cihan! Susma!