ongun

Oyuncu, antrenör filan yoksa hiç sorun değil. Youtube denen pek faydalı bi hadise var. Her derde deva. Hemen yutub açılır, Kenta Matsudaira en son hangi servisi yedirmiş, Timo Boll nasıl spin çekmiş, Samsonov nasıl blok koymuş, Schlager nasıl taktiklerle oynamış, Waldner nasıl göbek yapmış izlenir, sonra aynısı copy paste yapılır. Şaka bir yana youtube'daki masa tenisi videolarından, özellikle antrenmanla ilgili olanlardan çok şey öğrenebilirsiniz. Ben masa tenisi oynamayı başka oyuncuları seyrederek kendi kendime öğrendim. O zaman ne youtube vardı ne internet. Siz daha şanslısınız. Dünyanın en iyilerini seyredebiliyorsunuz. Kameranızın olması da büyük avantaj sizin için. Çoğu kimse kendini oynarken seyretme şansına sahip olamıyor. Kıymetini bilin, iyi değerlendirmeye bakın. İyi çalışmalar.

Kısa antrenman videoları http://www.youtube.com/user/quek198276#play/uploads Bunu da yurtdışı forumlardan aşırdım. İyice kırk haramilere döndüm artık.

Doğu Alman hakemler vardı eskiden*. Sporcular ağzıyla kuş tutsalar bile ancak 4.5 puan alabilirlerdi bu hakemlerden. Sen "Yorumlarda acımasız olmayın" deyince onlar aklıma geldi nedense. Bunu söyleyip, teknik yorumları bilirkişi heyetine bırakıyorum. Hazır raket, kendin pişir kendin ye raket olaylarına fazla kafayı takmayın, tekniğinizi ilerletmeye odaklanın. İyi çalışmalar.

Uyarı: Kesinlikle hızlı bir tahta almayın. OFF ve OFF+ sınıfı tahtalardan uzak durun. Eğer gerçekten iyi olduğunuzu düşünüyorsanız bile, kendinize en çok OFF- sınıfına giren bir tahta seçin. Bence ALL+ sınıfı bir tahta almanız akıllıca olur. ALL+ veya OFF-, hangi tahtayı alırsanız alın, o tahtayla minimum 1 yıl boyunca hiç değiştirmeden düzenli olarak oynayın. Düzenli oynamak derken, haftanın 3 günü en az 2'şer saat oynamayı kastediyorum. Eğer daha az oynuyorsanız süre uzamalı. Bir tahtaya alışmak, tahtanın özelliklerini anlamak, huyunu suyunu keşfetmek için uzun zamana ihtiyaç vardır. O yüzden tahtanızı ilk denemelerde hiç beğenmeseniz bile oynamaya devam edin. Büyük ihtimal zamanla alışıp daha iyi oynamaya başlarsınız. Ama diyelim alışamadınız, gerçekten o tahta sizin oyununuza uymadı, o zaman da sonraki tahtanızın nasıl olması gerektiği hakkında sağlam bir fikriniz olur. Ne aradığınızı bilirsiniz. Yardımcı olduğumu umarım.

Bu gençler madalyaları toplamaya gidiyorlar. Fotoğraflarda görünen o. Yolunuz açık olsun Tufan abi.

HABERİ OLMAYAN, DUYMAYAN KALMASIN... 2009 LIEBHERR AVRUPA MASA TENİSİ ŞAMPİYONASI BAŞLIYOOOR! 13-20 Eylül 2009 Stuttgart, Almanya Bazı maçlar www.ettutv.com sitesinden izlenebilir. www.ittf.com sitesindeki ITTV 'de de yayınlanabilir. Arada www.dttl.tv sitesine bakmakta da fayda olabilir. Haberler, Röportajlar, Katılan Takımlar/sporcular, Kuralar, Fikstürler, Eurosport programı, Canlı skor, Detaylı maç sonuçları vs hakkında bilgilenmek için de şu siteye bakınız: http://em2009.tischtennis.de/en/news/ Herkese iyi seyirler!

Testin amacı optik algılama işte. Gördüğünü algılamadaki hız ve başarını ölçüyorlar. Benim bu teste girmeme gerek yok, sonuç belli: Bakar kör!

Bir iki sorum olacak. İstanbul ve Bursa'daki kuruluşlar liglerinde maçlara resmi hakem tahsis etmek gibi bir uygulama var mı? Eğer yoksa neden İzmir liginde bu uygulama var? Hakem arkadaşların saat 21:30 dan sonra evlerine dönmelerinin güç olacağı ifade edilmiş. Bu durumda hakemlerin ligin işleyişi açısından fayda sağlamaktan ziyade ayak bağı olduklarını söylesem çok mu ileri gitmiş olurum. Neden oyuncular maçları kendi aralarında idare edemesinler? Bu lige hem vakit hem nakit kazandırmaz mı?

* "Hafta sonu ise İzmir de tek salon olması nedeni ile resmi diğer müsabakalarla çakışması diye açıklama yapıldı." * Saatler memurlar için uygun olabilir. Peki ya diğer çalışanlar? İzmir küçük bir şehir de değildir hani. İzmir'de bir yerden bir yere gitmek arabanız varsa bile öyle çok kolay değildir. * Peki :gulumse:

Kuralların işlemesi için, insanların uyması mümkün kurallar belirlemelisin. Sistemi başlangıçta iyi kuracaksın. Sen "Haftaiçi şu gün şu saatte herkes gelsin maçını yapsın" dersen, mutlaka aksaklıklar olacaktır.

Muhammed, kural kuraldır. Esnetmeye başlarsan o kurallar anlamını yitirmeye başlar. Senin söylediğin tam bir Türk çözümü. Bir iş yapılacaksa tam yapılmalı. Ayağı ayakkabıya değil, ayakkabıyı ayağa uydurmak gerek. Biz esnetmeye olan merakımız yüzünden hiçbir işimizde bir düzen kuramıyoruz. Solüsyon yasağında olduğu gibi. Zamanında gelmeyen takımların yol açtığı sıkıntıya bulunan çözüm buysa eğer, bu çözümü bulanları tebrik ediyorum. Müthiş bir çözüm gerçekten.

Kimse kusura bakmasın ama böyle organizasyon olmaz. İnsanları yangından mal kaçırır gibi apar topar maçlarını tamamlamaya zorlayarak; "gelen gelir, gelmeyen gelmez, gelmesin daha iyi, maçlar çabuk biter" yaklaşımıyla bir lig yürütmeye çalışmanın bana göre hiçbir haklı mazereti olamaz. Aydın Bey'in anlattıkları ışığında, İzmir'deki yetkililerin İzmir'de masa tenisini sporunu yaygınlaştırma vazifelerini önemsiyor yada umursuyor olduklarını da hiç zannetmiyorum. Bu anlayış içerisinde masa tenisini yeşertmek mümkün değildir, ancak baltalamak mümkündür. İzmir'li masa tenisi severler masa tenisinden uzak bir sezon daha geçirmeye mahkumlar gibi görünüyor. Bu mağdur insanlara sabır diliyorum.

Eyvallah. İmzalı top kazandın.

Çok güzel video, Turushan hocam sağolun

Acar Muhabir- Waldner! Waldner! Hişt hoop! Waldner! Zor bi mücadeleden şimdi çıktın, pardon ayağına mı bastım? Yorgunsun biliyorum ama Masatenisi.org seyircileri için neler söyliyceksin? Kral Waldner- Vallaa... Zor bi mücadeleydi. Deplasman olduğu için maçta taraftar desteğinin eksikliğini hissettim. Hocamın direktifleri doğrultusunda oynayarak, elimden gelenin en iyisini masaya yansıtmaya çalıştım. Şans benden yana değildi. Olmadı. Kaybettim. Rakip Ma Lin iyi top oynadı. Maçı kazanmayı haketti. Kendisini kutluyorum. Şimdi müsaadenle soyuncam. Acar Muhabir- Soyun soyun yabancı yok. Maçın son setinde 10'a 4 öndeyken kaybettin. Neler hissediyorsun? Kral Waldner- Masa tenisinde herşey mümkün. Yenilmek de var yenmek de. Son sayıyı almadan maçı kazandım diyemiyorsunuz. İşte bugün bunu daha iyi gördük. 10'a 4 öndeyken son sayılarda üstüste gelen hatalar yüzünden maçı verdim. Hayranlarımın iddia kuponları yattığı için üzgünüm. Şurdan sabunu versene. Acar Muhabir- Peki hakemi nasıl buldun? Verdiği kararlar doğru muydu sence? Sırtını keseliyim mi? Kral Waldner- İstemez! Hakemin gözüne gözlük eline sözlük dememi bekliyosun ama yemezler. Ben hiçbir hakemimiz hakkında yorumda bulunma taraftarı değilim. Hakemleri ve verdikleri kararları eleştireceksek oraya ne diye hakem koyuyoruz? Hakem ne işe yarıyor öyle değil mi? Acar Muhabir- Abi sen böyle diyince şimdi, bak hiç böyle düşünmemiştim biliyo musun? Kral Waldner- Biliyorum. Fazla düşünme bozarsın. Acar Muhabir- Bu aldığın sürpriz yenilgi seni taraftarın gözünden düşürür diye korkmuyor musun? Kral Waldner- Korkmuyorum! Varsa beni gözünden düşüren taraftar çıksın karşıma! Gazoz kapağıyla yenerim hepsini. Acar Muhabir- Büyüksün abi. Kralsın. Bi imza versene? Kral Waldner- Okumadan imzalamam. Hadi kardeşim cereyan yapma. Zaten Çinlinin tipsizine yenilmişim kafam bozuk.

Türkiye'de sadece Süper Lig, 1.Lig ve 2.Lig var. Bu liglerde mücadele eden takımlar profesyonel oyuncular ve profesyonel olmasa da çok iyi oynayan oyunculardan kurulu. Bu ligler de sizin, benim gibi amatör oyunculara yer yok. Ama Almanya'da, İngiltere'de, Fransa'da... olduğu gibi Türkiye'de de 3.Lig, 4.Lig, Bölgesel Ligler vs. kurulmuş olsa bizim de bir kulüp takımında oynama şansımız olabilirdi. Ama yok. Geriye bir tek Kuruluşlar Liginde oynayan iddiası olmayan bir takımda misafir oyuncu olarak oynama olasılığı kalıyor. O da bir tanıdığınız ve sigortanız vs varsa mümkün sanırım. Bunun dışında İstanbul'da ücret ödeyerek, sadece keyfine masa tenisi oynamak isteseniz bile dokuz takla atmanız, bir sürü sıkıntıya katlanmanız gerek. Ondan sonra masa tenisi neden gelişmiyor? Yeterli sayıda, masa tenisi oynamaya uygun şartlarda, herkesin faydalanabileceği halka açık tesisler yapılması gerekli ki bu güzel spor halkımız arasında yaygınlaşsın. Yoksa yakın gelecekte her koyun kendi bacağından asılmak durumunda kalacak. Masa tenisi oynamak istiyorsak kendimize masa almak/yapmak zorunda kalacağız. Evin içinde oynayacağız artık.

Teşekkür ederim Ahmet Bey. Sizin oyununuzu görmüş biri olarak bence 1.9 mm ye dönmenize pek gerek yok. Sizin spinleriniz güzel, top hissiniz iyi, hareketleriniz ve oyununuz oturmuş durumda (en azından bana göre) ve benden daha hareketlisiniz. Ben spin ağırlıklı oynayamam. Çünkü yavaşım. Maçlarda en fazla iki spin çekebiliyorum. Üçüncü spinler pozisyon alamadığım için sallama vuruş oluyor. Bu yüzden maç alabilmek için blok ağırlıklı kontrol oyunu oynamam gerek. 1.9 mm bu oyun tarzı için yani benim için daha uygun. Spin ağırlıklı oyun için yani sizin için de 2.1 mm daha uygun bence. Ayrıca 1-9 ve 2.1mm arasındaki az bir kontrol farkının sizi pek de memnun etmeyeceğini düşünüyorum. Yine de siz daha iyi bilirsiniz. Selamlar.

Benim aklıma şu geldi: Süngere bir kat solüsyon sürüp, yaşken lastiği süngerin üstüne koyup kaldırdık. Böylece lastiğin altındaki tırtıkların ucuna başka bir yere bulaştırmadan yapıştırıcı sürmüş olduk. Sonra süngerin üzerine çok ince bir kat solüsyon daha sürdük ki tırtık izleri kapansın, yüzey düzgün olsun. Üçbeş dakika kuruması için bekleyip süngerle lastiği birbirine bastırmadan yapıştırdık. Yapanlar bu şekilde mi yapıyor, sonuç iyi mi olur bilmiyorum. Sadece bir fikir. Bir yol daha aklıma geldi: Lastik yapıştırma kağıtlarından alıp süngerle lastiğin arasına koyup yapıştırırız. Ama ittf amca yakalarsa cezası iki yıldan başlar. Mesuliyet kabul etmiyorum. Aklıma birşey daha geldi: Çok konuşup az bilenden korkacaksın derler. O yüzden hemen susuyorum.

Kullanan, aman doktor canım doktorun kendisi de ondan. Eklem rahatsızlığı olanlara tavsiye edilebilecek bir lastik göründüğü kadarıyla.

Güzel ralliler var. Teşekkürler. Diğer maç da güzelmiş: Waldner-Wang Zeng Yi

Hiç eski raketim kalmadı Mehmet abi. O yüzden yeni raketimle 10 senede iyi halden şartlı set almanın yollarına bakacağım artık. Nerde benim tesbihim, masa etrafında volta atmaya başlayayım hemen.

Yaramı deştin şimdi. Evet doğru bayağı direndim buffırfılay almamak için. Butterfly'a teslim bayrağı çeken oyunculara bir tane daha eklendi sayemde. Üzgünüm. Semirmiş yağlı sinekler kovalıyor beni rüyalarımda. Ama bu yenilgi sadece tahta ve lastik cephesi için geçerli. Geri kalan tüm ekipman cephelerinde direnişime devam ediyorum. Katkı, güven ve fayda hususları için ise amin diyorum. Teşekkürler.

Bugün ilk kez M.Maze tahta üzerinde 1.9 Sriver EL lastiklerle oynadım. Farklı oyuncularla antrenman ve maç yaptım. Hemen kanım kaynadı bu lastiklere. (Maçları kazandığım için olabilir.) Bence tahta ve lastikler çok uyumlu oldu. Maze tahtanın hızıyla, su bazlıyla yapıştırılmış Sriver EL'lerin yavaşlığı birbirini çok güzel tamamladı. Raketin hızı tam istediğim gibi oldu. Vuruşlarda kolumu açmamı gerektirecek, tembelliğe yol açmayacak kadar yavaş ama fazla açmamı gerektirmeyecek, beni yormayacak kadar da hızlı. Ölçmedim ama 1.9 mm lastiklerle raketin ağırlığı hoşuma gitti. Benim için ne hafif ne de ağır, kararında ve dengeli oldu. Raketin top atış açısı, G3FX 'e alıştığım için biraz alçak geldi ama alçak atıyor demem doğru olmaz sanırım. Orta diyeyim en iyisi. Top kontrolü harika. Top istediğim yere gitmediyse biliyorum ki tek suçlu benim. Spin konusunda, tamam bu lastikler yeni nesil lastikler gibi capcanlı ve spin canavarı lastikler değil biliyorum. Dolu dolu, fişek gibi spinler çekmek bu lastiklerle epey zor iş. Fakat bu durumun faydaları var. Bu lastikler, hem sizi doğru pozisyonda ve tüm vücudunuzla spin çekmeye teşvik ediyor, hem de hızlı ve zıplak olmadıkları için, kısa oyunda yeni nesil lastiklere kıyasla daha kontrollü vuruşlar yapmanızı sağlayarak size avantaj sağlıyorlar. Raket tam bir blok canavarı oldu diyebilirim. Bloklarım fena değildir gerçi ama bu raket bloklarımın daha kontrollü, daha etkili olmasını sağladı. "Biraz çalışsam gelen bütün spinlere matbaa gibi basarım" demek geliyor içimden. Şut konusunda raketin hiçbir sıkıntısı yok. Tahtanın karbon katmanı ve lastiğin orta serte yakın süngeriyle, serte yakın üst yüzeyi bana kaleyi uzaktan yoklayabilmem için tüm desteği sağlıyor. Belki hızlı lastiklere alışık biri şutların hızından tatmin olmayabilir ama ben vücudumu da işin içine katıp topa öküz gibi vurduğum için üzerinize afiyet, hiç sıkıntı yaşamadım. Sriver EL çok iyi top tutan özellikte bir lastik olmadığından, haliyle servislerde ve kesme/itme vuruşlarında topa orta halli bir falso verebiliyor. Çok dolu falso istersem topu bileğe kuvvet hartlamam gerekiyor. Ama bu durumun da avantajı karşı tarafın yolladığı falsosu bol kepçe toplar beni fazla hartlayamıyor. Bu lastiklerin diğer avantajları da; hesaplı olmaları, temin etmenin kolaylığı, tüm yeni nesil lastiklerden çok daha dayanıklı ve uzun ömürlü olmaları. Dayanıklılık ve uzun ömür bu lastikleri daha da hesaplı kılıyor. Masanın dışına çıkmakla çıkmamak arasında kararsız bir topa spin çekmeye çalışırken raketi masanın köşesine ekledim. "Hah! Dakika bir gol bir, daha ilk gün lastiği kepaze ettin..." diye kendime hayıflanırken baktım ki lastikte hiç hasar yok. Hasarı bırak iz bile yok. Oysa o darbeyi yiyen yeni nesil bir lastik olsaydı, sök götür at çöpe. Netice itibariyle, oynarken her telden çalmayı seven biri olarak, bu raketle çok rahat ettim ben. Eğitici, teşvik edici, ilham verici, gelişimin yolunu açan bir kombinasyon oldu. Raket sıkıntısı çeken, karışık, taktiksel oyuna yatkın, kontrollü atak yapmak isteyen, lastik masrafını da kısmayı düşünen tüm orta seviye oyunculara bu kombinasyonu tavsiye ederim. Oyundan zevk alacaklarına eminim. (Yani başlayanlara lastikleri tavsiye ederim ama tahtayı etmem. Kesinlikle hızlı gelecektir.)

Timo timo dediniz şımarttınız böyle oldu. Bak Samsonov hiç yapıyor mu böyle şeyler. Yapmaz. Asker gibi disiplinli, saat gibi dakiktir. Zırt pırt sakatlanmadan turnuvasına katılır, gününde gelir, saatinde maçına çıkar, çinlisine yenilip gider. Aynası yaptığı iştir kişinin demişler. Samsonov! Samsonov! :B:

İyi bir seçim yaptığınız için sizi tebrik ediyor, önce forumu araştırıp ondan sonra konu açtığınız için de bir forumsever olarak teşekkür ediyorum.