ongun

Yasaka firması ürettiği Mark V lastiğinin hızının, çok hassas ölçümler sonrası tam olarak 18,4879 olduğunu tespit etmiş. Bakmışlar ki 18 desen olmaz, 19 desen 19 değil. Ne yapsak ne yapsak diye düşünmüşler. Sonunda biz buna 18+ diyelim anlayan anlasın demişler, işin içinden çıkmışlar. Bahsettiğim çok hassas ölçümler kısmından şüphem var gerçi.

O kadar salladım bi nebzesi tuttu yani? Peki o zaman şöyle... Fileden aldığı o sayı için Timo'ya pardon kardeş deseydi ondan sonra yapacağı maçlardaki fileye takılmalar için de tüm rakiplere pardon kardeş demek zorunda kalacaktı. Timo'ya pardon deyip Kenta'ya dememek olmaz. Yalnız file sayıları da değil tüm balık sayılar için pardon demek gerekecek. Kenara çarpmalar, parmaktan gelen toplar, ıslak toplar, servis atarken esnemeler, spin çekerken tutamayıp "pırt"lamalar... Bu ve benzer tüm durumlar için özür dilemek gerekecek. Çincede özür dilemek çoook uzun sürüyor olabilir. Bilmiyoruz. Bence o Timo'ya içinden pardon demiştir, maçtan sonra da gazoz ısmarlayıp gönlünü almıştır. Benim bildiğim Ma Lin öyle yapar.

Şimdi şöyle birşey var sanırım. Kibarlık o memlekette pek geçer akçe değil. Bir milyardan fazla nüfus... Orada biryerlere gelebilmek için birçok kişinin ayağına, omzuna, kafasına basmak gerekli. Rekabet had safhada. Ulaştığınız noktayı korumak daha da zor. O yüzden Çin'de kibarlık, sevimlilik, centilmenlik yapayım derseniz alaşağı oluverirsiniz. Atıl kurt olacaksınız, duygusal olmayacaksınız, merhamet etmeyeceksiniz, acımayacaksınız, buldunuz mu parçalayacaksınız. Her haftasonu ailecek Çin'e gideriz de oradan biliyorum.

Bora çok formdaydı. Çok iyi oynadı. Kendisini kuru kuru tebrik ediyorum. Çok çalışacak Çinlileri de yenecek inşallah. Di mi abisi?

Tebrikler Muhammet. Gapı gaptırmamışsın iyi. Başarılarının devamını temenni eder, selam eder, el sallarım

Yok ortada bişey Tahsin, tasalanma. Fikir belirtmeyelim mi, görüş bildirmeyelim mi yani? Kim öfkelenmiş, kim kızmış? Kızmadım ben. KIZ-MA-DIIM!!! Edebiyatçı olarak yazmış olduğun "oy oy" lar yüzünden notunu da kırdım bu arada.

Raketini sorun raketini... Ne kullanıyomuş? Ben de alcam ben de vurcam öyle.

Yani Hakan bey... Üşenmedim o kadar bilimsel izahatlerde bulundum, yazdım, çizdim... yine sıfıra sıfır elde var sıfır reyting oldu öyle mi? Peki pes ediyorum. Ama bir şeyi düzelteyim. Yaşıma atıfta bulunmuşsunuz. 30 yaşına gelmiş değilim. Yaşım 33'tür. Ben hiç 30 olmadım. (Bu söylediğim hiç maç yapmadığım kadar doğrudur.) Ömer çıkarken konuyu da kapatıver bi zahmet.

Masa tenisine yatkın olan bir insan, iyi bir partnerle usulünce ve hakkını vererek antrenman yapmazsa (Bizim kendi kafamıza göre yaptıklarımıza antrenman diyemem. İş bilen bir antrenörün veya en azından iyi yetişmiş bir oyuncunun ilgilenip, yol göstermesi gerekli.) o kişi ne kadar yetenekli olursa olsun nihayetinde ancak orta seviye bir oyuncu olabilir. Masa tenisinden zevk almak, gönül vermek güzel ve gerekli ama gelişime katkısı sınırlı. Bir yerden sonra sizi ileri götüremezler. Bilmiyorum. Tekniği, vuruşu, duruşu filan kafaya takmasam... Yamuk bir oyuncu olarak devam etsem... Sürekli önüme gelenle maç yapsam... Bütün rakipleri bir şekilde yenip sonunda Türkiye Şampiyonu olsam bile mutlu olmam herhalde. Sen onca sene masa tenisi oyna ama hiç "yahu bu işi yapıyorum madem şunun doğrusunu öğrenmeye çalışayım" deme. Bana ters geliyor. Merak ne güzel şey, güzel şey merak. Güzel oynamak istiyorsan antrenman yap bak! :

Kazanan arkadaşları tebrik ediyor başarılarının üniversite yıllarında ve sonrasında da devamını diliyorum. Selim abi seni ayrıca tebrik ediyorum :gulumse:

amaç ve anlayış farkı. tavır aslında antrenman yapmak isteyenlere gösterilmiyor mu? açıkça yada bıyık altından. neden antrenmana bu kadar vakit harcıyorsun? nereye varacağını umuyorsun? vs vs antrenman yapanların amacı lig oyuncusu olmak mıdır? sadece lig oyuncuları mı antrenman yapmalıdır? belli bir yaşa ermiş herkes zevkine maç yapmakla mı meşgul olmalıdır? çoğumuz için bu işin zevki rakiple sayısına yapılan maçlardan çıkıyor. bazılarımız için de bu işin zevki sabırla, inatla durmadan çalışarak, yamuklukların düzeldiğini, performansın arttığını, oynanan oyundaki seviyenin giderek yükseldiğini, sınırların yavaş yavaş genişlediğini görmekte yatıyor. bu mücadele rakipten çok kişinin kendiyle olan mücadelesi. beden terbiyesi kısacası. her yaşta yapılabilir. profesyonel olmayı da gerektirmez.

Selam Tahsin. Mardin kampından dönünce bekliyoruz UPS'ye. Gel, fıldır fıldır spinlerinden çek bize. Özledik. Toplayabilirsen reyting getir bize Mardin'den. Kendine iyi bak.

Helal. Teşekkürler Emre. İşte budur.

Ben de maç adamı değilimdir. Hatta milli maçları seyretmediğim bilem olmuştur. UPS turnuvasına da son zamanlarda katılmıyordum, siz geliyorsunuz diye katılıyorum. Ama maç yapmayıp onun yerine vaktimi doğru dürüst antrenman yapmakla harcıyor da değilim. Sistemli şekilde çalışabileceğim benim seviyeme yakın ve benimle oynamak isteyen bir partnerim yok çünkü. Etrafımda hep maç adamları var. Maç hayattır, tadı tuzudur, olmazsa olmazdır, bizim eğlencemiz budur, bu saatten sonra milli takıma mı gireceğiz, Onur Germeyanoğlu mu olacağız diyenler var. Antrenmanın öneminden bahsedip yapmaya sabrı ve azmi yetmeyenler var. Antrenman yaptı mı meyvesini hemen isteyenler var. Salona amaçsız boş boş gelip gidenler var. Bir yıl disiplinli şekilde çalışsa masa tenisinden alacağı keyfin kat kat artacağını göremeyenler var. Ne olursa olsun yenmeyi hedef bellemiş olanlar var. Oysa birilerini yenmek benim umurumda değil. Benim istediğim doğru teknikle, doğru duruşla, düzgün hareketlerle oynayabilmek. Ben öğrenmek istiyorum. Bana düzgün hareketlerle oynayabildiğim anlar zevk veriyor. Bir seferinde lig oyuncusu bir bayanla biraz antrenman yapma şansım olmuştu. Şuttop yapmaya başladık ve top, ikimizin de kolu yorgunluktan düşene kadar gitti geldi. O antrenmandan aldığım keyfi hiç unutmuyorum. Top ne zaman düşecek diye bakarak, kendime hayret ederek, ağzım kulaklarımda oynamıştım. Bu duyguyu etrafımdakiler de tatsın isterdim. Belki o zaman bana deli gözüyle yada yenilmekten korktuğu için maç yapmak istemeyen biri gözüyle bakmazlardı. Üzüm üzüme baka baka. Ya ben onları hevesle antrenman yapar hale getireceğim ya da ben maç delisi olacağım. Bakalım. Çok konuştum. Kafanızı şişirdim. Susayım da uyuyalım.

Süppeeeeer! Süper süper süper! Yaa bayılıyorum ya... Bitiyorum şu kesmecileri seyrederken... İçim böyle kıpır kıpır oluyor. Yüreğimin yağları eriyor. Ağzımın suları akıyor. Düz duvara tırmanasım geliyor. Bazen deniyorum, elimde maze tahta, atak lastik, karşı taraf spine kuvvet asılıyor, ben uzaktan kesiyorum harttadanak, top ok gibi fırlayıp havada süzülerek masanın ucuna konuveriyor. Ben artık zevkten kaç köşe olduğumu bilmiyorum o vakit. Ama pütürle oynamayı sevmiyorum, ayaklar gitmek istemiyor, yaşa yeşil yanmış geçmeye başlamış, yıllardır atak oynama alışkanlığı bünyede yer etmiş... Kös kös allround atak oynuyorum mecburen. Kim Kyung AH'lara bakıp "ahh.. ah" ediyorum.

Tanesi 11 liradan nittaku maç topu akıllara zarar. O fiyata satabiliyorlar mı acaba? Hazerspor'dan Nittaku Premium alsanız kargo dahil çok daha ucuza gelir.

Maşallah. Anladığım kadarıyla bisikleti eve 10 km uzakta bırakıyorsunuz. Madem kilo alamıyorsunuz spor yapmamanız şart bence. Hareket etmemeniz lazım ki gelsin kilolar. Kırklareli'nden bisikletle gelirseniz maç yapmanıza gerek yok madalyanız hazır. Masalardan birini de sizin için hazırlarız. Temiz yastık, çarşaf, nevresim...

Hadiyin ordanınız! Sen denize de gitmezsin Selim abey. Gelgiti beklersin ki deniz sana gelsin. Veriym mi UPS nin numarasını? Hatalıysam ararsın. Sağlık, huzur, mutluluk ve 30 faktör güneş kremi dilerim Selim abicim.

Umarım bu turnuvaya katılabilirsiniz Hakan bey. Gelin de rating damarımıza basın azıcık.

Beklerim Emre. Gruplardan çıkamazsak sorun değil, kaldığımız yerden antrenmana devam. Zaten kahrolsun kardeşi kardeşe kırdıran, seti, sayıyı, puanı yücelten elemeci turnuva düzeni! Yaşasın ilerici, gelişimci, aydınlık, demokratik, laik, çağdaş antrenman!

Biliyorum Saadettin abi; iş, güç, koşturmaca... Vaktin kısıtlı, biliyorum. Ben, yorumlarda kullanılan ifadeler hoşuma gidince ve Umut haricinde listedeki herkesi de şahsen tanıdığım için, takılma hakkımı kullandım sadece. Gelebilirsen ben çok sevinirim, gelemezsen canın sağolsun abicim. Bir aksilik olur da 44. turnuvada görüşemezsek 144. de görüşürüz. 144. de olmadı 244. de buluşuruz. Ya da ver elini Malatya!

44üncü UPS Turnuvası'na katılmaya niyetlenenler ve niyeti olmayanlardan alıntılar : Saadettin : ........"Mümkün olursa..." ktm : ................"Benden artık seyirci bile olmaz..." Bora : ..............."bir aksilik olmazsa..." erenarik : .........."buyuk ihtimal..." Umut AL : ........."Herhangi bir aksilik olmazsa..." Hakan KIRIK : ..."Bir aksilik çıkmaz ise..." Yaz sıcakları mı bu hale getirdi yoksa fazla mı tedbirliyiz??

Teşekkür ederim. Mahçup mahçup gülümsüyorum şu an. Bunun için bir smiley var mıdır bilmiyorum. 8~} Şaka bir yana, önemli bir meseleye değindiniz. Forumumuza çekilmez diyemez kimse ama durgunlaştığı bir gerçek. Aktif üye; sadece okuyucu değil, bilgi ve deneyimlerini aktaran, fikirlerini paylaşan katılımcı üye sayısı azaldı. Tecrübeli ve bilgili üyeler nitelikli konu başlıkları açmıyorlar, faydalı yazılar yazmıyorlar. Büyük çoğunluk geriye çekilmiş, yazılanları okuyor sadece. Ben öyle iyi bir oyuncu değilim, tecrübeli bir oyuncu değilim, masa tenisinde hiçbir başarım yok, ekipman deneyen biri değilim, masa tenisi camiasını tanıyan biri değilim, ne antrenörüm ne de antrenör görmüş bir oyuncuyum ama yine de faydalı olabilmek için uğraşıyorum. Az buçuk bildiğim ne varsa yazıp paylaşıyorum. Hiçbirşey bilmiyorsam işin gırgırını yapıyorum. Çünkü o da lazım. Ama bunu aşırıya kaçmadan uygun dozda ve uygun üslupta yapmak gerek. O yüzden sürekli eski yazılarımı gözden geçiriyorum. Ne yazmışım, nasıl yazmışım, nasıl tepki almışım kontrol ediyorum. Ukalalık olarak anlaşılmasın ama ben forumu hareketlendirmek için üzerime düşeni ve aklıma gelen herşeyi yaptığıma inanıyorum. Peki siz foruma katkı sağlamak adına üzerinize düşeni yapıyor musunuz? Bir düşünün.

Evet. Ben de bakamıyorum profile. Sadece cepheden bakabiliyorum. Kitabın kapağına bakar gibi. Olmuyor. Özel hafiyelere para yetişmiyor. Kendi sayfam açılıyor ama profilde ben yokum. Kendimden şüphe etmeye başladım. Var mıyım? Yok muyum? Psikoloğa gidicem.

höyyt! yargının bağımsızlığına laf atma bakiym.