ongun

Hımm... Spini arttırıyor öyle mi? Ya yapmayın yaa! Islak mendil de taşımak lazım şimdi. Raket çantasının içi Taksim dolmuşu olmuş zaten. Bayan çantası gibi içinde yok yok. Yapıştırıcı, vernik, booster, spinmax, temizleyici, aseton, çakmak gazı, gazyağı, okaliptüs yağı, maket bıçağı, makas, halı makası, fırça, cımbız, sünger, zımpara, asetat, buzdolabı poşeti, cd kalemi, bant, mandal, kuru üzüm, fındık, emedur, deri, tel zımba, top, yedek top, yedek lastik, yedek tahta, yedek kaset, kamera, şapka, gözlük, mayo, yer kalmışsa bir de raket. Şimdi bir de ıslak mendil çıktı başımıza. Bindik bir alamete, gidiyoruz kıyamete. Nasıl taşıyacağız biz bunları? Masa tenisi oynamak ne zor işmiş.

timo boll kardeş bile buraya backhandim zayıf diye yazıyorsa artık biz ne yapalım, nerelere gidelim, halimiz nicedir??

Kaymak kadar kaymamak da insanı sakatlayabilir. Hatta daha beter şekilde sakatlayabilir. Ben ilk zamanlar takla attığımı biliyorum. Takla atamasaydım ne olurdu düşünmek istemiyorum. Yeni ayakkabılara alışana kadar dikkati elden bırakmayın Hakan bey aman diyorum.

Aman aman istemem. O tahtayı da beğenmezsiniz, başıma kalır sonra. Atsan atılmaz, satsan satılmaz...

Bende göbek var. O zayıf yan olarak sayılmaz derseniz haklı olabilirsiniz.

Biz öyle hemen aşka gelmeyiz, kuru gürültüye pabuç bırakmayız, kolay kolay kız vermeyiz (bu alakasız oldu ama silmeye üşendim). Timo ağzıyla kuş tutsa, hangi kuşu tutmuş önce ona bakarız. Ağır abileriz biz. Bize yaranmak zor zanaat.

Tibhar'ın içinde Samsonov ismi geçen birkaç tahtası var. Samsonov karbon gibi... Düzelteyim de tartışmanın gidişatı bozulmasın.

Peki Netaş'a çaycı lazım mıymış? Bi yol soruverseniz

Ben fazla video seyreden biri değilim gerçi ama seyrettiğim maçlar içinde bana en çok keyif verenler Waldner'inkiler oluyor. Biraz seyretmekle Waldner'in çok güçlü ve kıvrak bir zekaya sahip olduğunu hemen anlayabiliyorsunuz. Rahat oynuyor, rakibine göre oynuyor, rakibini koşturmayı, oynatmayı seviyor, yüz ifadesi pek belli etmese de sanki maçta eğlenmek için oynuyor, hemen sayıya ulaşmak gibi bir derdi tasası pek yok gibi amcamın. Onun gibi oyuncular çok nadir yetişir herhalde. Yeni nesil oyuncular arasında oyunu Waldner'e benzeyen var mı bilmiyorum. Çoğunluk, western filmlerindeki düello sahnelerini aratmayacak şekilde rakiple karşılıklı spinleşmeye bayılıyor. Kimin spini daha doluysa, kimin bacakları daha hızlıysa sayıyı o alıyor. Bu oyun tarzını seyretmek bir süre sonra beni de sıkmaya başlıyor. O yüzden Notsniw'in ne demek istediğini biraz anlıyorum sanırım.

Timo kuş serisi varsa esahtan hemen alalım abi, ne duruyoruz. Bana en güzel öteninden bir çift lütfen

Firmaların ürettikleri ekipmanlar için yayınladıkları hız, spin, kontrol gibi değerlere nasıl bakılmalı? Fikir edinmek için ilgilendiğiniz ekipmanın değerlerini ancak ve ancak yine aynı firma tarafından üretilmiş bir diğer ekipmanla mukayese edebilirsiniz. İki farklı firmanın ürünleri arasında hız, spin, kontrol değerleri mukayese edilemez. Çünkü her firma kendi kafasına göre belirlediği değerlere göre tablolar, şemalar hazırlıyor ve ürünlerini bunlara göre sınıflandırıyor. Firmaların ürünleri için verdikleri değerler çoğu kez abartılmış değerler oluyor. Ekipman konusunda en sağlam bilgiyi size o ekipmanı kullanan oyuncular verecektir. Ama bu bilgiler de tam güvenilir değildir. Göreceli olabilir. Farklı oyuncular aynı ekipman hakkında farklı yorumlar yapabilirler. En doğrusu ilgilendiğiniz ekipmanı kullanan birini bulup denemek için iznini istemeniz ve bir süre o ekipmanla oynayıp kendi fikrinizi edinmeniz olacaktır. Ne yazık ki bunda da biraz risk var. Kısa bir süre oynayarak bir ekipman hakkında doğru değerlendirmeyi yapmak herkesin harcı değil. Yanılmanız mümkün. Mutlak çözüm parayı bastırıp bir tane almak. Hatta birkaç tane alıp içlerinden en iyisini seçmek. Üretimden kaynaklanan farklar hep olur zaten. Anlayacağınız ekipman olayına bir giren bir daha çıkamıyor maalesef.

ohooo... şenlenmiş konu. Keyifler yerinde bakıyorum. Aynen devam arkadaşlar, aman nazar değmesin maşallah maşallah :

Koskoca Tibhar amca yanlış beyanat vermez herhalde, muhtemelen doğrudur. Gerçi kazma kürekle oynuyor diye açıklama yapsalar ona da inanırım ben. Alet işler el övünür derler ama masa tenisi için bunun tersi doğru sanırım.

Bu durumda sapı bantlı mazunov nereden bulabilirim? Benim oyun sitilim Samsonov'la aynı. Forehandim öldürür, backhandim süründürür... Bir de Onur'un bahsettiği "Nieolmyor" lastiklerinden de lazım. Max almak istiyorum ama nereden en ucuz alabilirim acaba? Şimdiden teşekkürler.

Ey ahali! Duyduk duymadık demeyin! Butterfly'ın yeni Timo Boll tahtalarını deneyin. Renk renk, boy boy, desen desen, stil stil, envaiçeşit Timo Boll tahtası. Herkese uygunu var. Off+, Off, Off-, All+, All. Babası antrenör, Timo Boll'sa hem antrenör, hem hücumcu, hem kontrollü atakçı, hem atak allround-çı, hem allround oyuncusu, hem butterfly mankeni, hem yeni ekipman deneyicisi...

Tarih 3 Temmuz'dan 19 Haziran'a terfi etmiş. Ne var canım alla allaaa. Adı üstünde "Terfi" Ligi değil mi? Her an bir terfi gerçekleşebilir. Şaşırmayalım gayet normal bir durum.

Terfi Ligi tarihinde son? değişiklik: 19-21 Haziran Afyonkarahisar Atatürk Spor Salonu Katılacak arkadaşlara şimdiden başarılar.

Sapta "made in sweden" yazsa da inanmam ben. O etiketi söksek altında "hello from china " yazdığını görürüz büyük ihtimal. İsveçte yapıldıysa bile fabrika çalışanları çinlidir. Bu çağda çinsiz üretim nerede görülmüş. Çindir çin...

:

Şakalaştık o halde : 44 yaşına doğru 4*4 olamasam da belki 4/4 olurum diye bir ümidim var diyeyim siz anlayın.

Ehem öhöm! Ahkam kesmek için fırsat yakaladım, hemen değerlendireyim. *Bilindiği gibi zaaflar, eksikler ekipmanla kapanmaz. -"Güneş balçıkla sıvanmaz." *Bence, backhand'de farklı lastik kullanmak ileri seviye oyuncuları ilgilendiren bir husus. Amatör biri için yarardan çok zararı olur. -"Kel başa şimşir tarak." *Bu oyun tamamen alışkanlık edinmekle ilgili. Daha doğrusu doğru alışkanlığı edinmekle ilgili. Teknikleri teoride öğrenip, düzgün şekilde uygulamaya çalışıyoruz. Tekrar, tekrar ve tekrar. Aynı hareketi binlerce kez yapıyoruz. Ta ki düşünmeden yapar hale gelene kadar. Dövüş sanatları gibi. Vuruşlar refleks halini alıncaya kadar. Vuruşları kitabına uygun şekilde tekrarlamışsak doğru teknik sahibi oluyoruz, yanlış hareketlerin tekrarını yapmışsak yamuk oyuncu oluyoruz. Antrenör elinde yetişmek, antrenörle çalışmak bu yüzden önemli. O bizim yanlışlarımızı düzelterek, alışkanlık haline gelmesini engelliyor. İmkanınız varsa paranızı ekipman yerine antrenör yardımı almak için harcayın. -"İşleyen demir ışıldar.", "Damlaya damlaya göl olur.", "Bakarsan bağ, bakmazsan dağ olur.", "Nazar etme ne olur. Çalış senin de olur.", "Lafla peynir gemisi yürümez.", "Nasihat verenin işine yarar.", "Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar."..................

Ben istikrarsızın, ezilenin, şansı yaver gitmeyenin, tüm gün antrenman yapmayanın yanındayım. Yaşasın Avrupalı masa tenisçi kardeşlerimiz!

Türkler spor yapar. Eşine az rastlanır derecede pratik bir millet olduğumuz için, spora ayrıca vakit harcamadan ve herhangi bir masrafta bulunmadan, günlük yaşantımızın akışı içerisinde çaktırmadan yaparız sporumuzu. Yaptığımız spor, bir çok farklı spor dalını bünyesinde toplayan oldukça zengin, yapmak için lisans gerekmeyen ama yaratıcılık, kabiliyet, çeviklik ve cesaret gerektiren, sadece bize mahsus bir spor türüdür. Bu sporun adı: "Burası Türkiye" Burası Türkiye sporu şu spor branşlarından oluşur: -Koşu: Çok farklı mesafelerde engelli veya düz koşu. Otobüs/Minibüs kovalarken, Polisten/Zabıtadan/Alacaklıdan kaçarken, Gelin arabasının önünü kesmeye çalışırken, Askerde talim çavuşu "Koş!" dediğinde, Otobanda karşıdan karşıya geçerken, Laf atıp dalgasını geçmiş arkadaşımızı yakalayıp kıçına tekme atmaya çalışırken, sokak köpeği bizi sevmediğinde... koşarız. -Uzun atlama: Vapur iskeleye yanaşırken veya iskeleden açılırken, küçük dereleri geçerken, yağmur yüzünden oluşan su birikintilerine girmemek için, belediyenin açtığı çukurlara düşmemek için, vs. vs. atlarız -Yüzme: Yaz sıcağı ortalığı kavurduğunda temiz, bulanık, kolibasili var yok demez, deniz, göl, baraj, gölet, havuz, dere, nehir, boğaz, nerede olduğu farketmez, su bulur içinde yüzeriz. -Triathlon: Ne acıdır ki Doğu Anadolu'nun köylerinde birçok çocuğumuz okullarına ulaşabilmek için her sabah bu sporu yapmak durumunda. -Jimnastik: Bayramdaaaan bayrama veya günde beş vakit. -Atıcılık: Kurda, ayıya, domuza, trafik levhalarına kurşun; trenlere, kuşlara, kedilere taş atarız. Bi de vururuz işin kötü tarafı. -Ralli: Yollarımızın durumu malum. Ralli yaparak bakım masraflarını azaltırız. -Boks: Bayılırız bu spora. Boks yapmak için fırsat kollarız. "Tut-mayin üleyyn!" -Basketbol: Çöp kutusu menzile girdiği anda atarız bi üç sayılık. Tutsun tutmasın. -Futbol: Yolumuzun üstünde kola kutusu olmaya görsün. Şansımız var da "Abi topu atar mısın?" derse çocuğun biri...Allaaaah! -Güreş: Sıkı fıkıyızdır dostlarımızla. -Halter: Silkme -Halının tozu silkilecektir mesela. Koparma -Açızdır ve taze ekmek gelir önümüze. -Isınma ve soğuma hareketleri: İşe giderken veya iş çıkışı toplu ulaşım araçlarında ayakta yolculuk etmek, kalabalık caddelerde yürümeye çalışmak vs. Genel bir itiş kakış hali içinde olduğumuzdan alternatif çok. Hep ısınığız.

Çin kurmaylarının bu olaylarla hiç ilgileri yok, hepsini yakinen tanıyorum. Forumda yazılan asılsız yorumlara çok içerlemişler haberiniz olsun. Sordum, işin aslını anlattılar. Oyuncular turnuva öncesi toplanıp aralarında çöp çekiyorlarmış. Kısayı çeken şampiyon oluyormuş. Olay bundan ibaret.

Vladimidirnedir. Vladimirdir.