Jump to content
Masatenisi.org Forum

Jo Waldner'le Röportaj


Fatih Birinci

Recommended Posts

Birçok kişi tarafından gelmiş geçmiş en büyük masa tenisi oyuncusu kabul edilen Jan Ove Waldner ile yapılmış bir röportaj internette dolanıyor. Bu röportaj oldukça uzun. Ben kimi yerlerini kırpıp çevirdim, yine de bayağı bir uzun kaçtı. Ama Zhang Jike ile yapılan röportajı çevirdiğim için edilen teşekkürlerle de bunu da çevirmeyi bir borç bildim.

 

Eğer en iyi Avrupalı oyuncularla en iyi Çinli oyuncuları kıyaslarsanız, sizce en büyük fark nerede?

- Teknik: Avrupalılarda temel vuruş teknikleri daha iyi ve daha yaratıcılar. Örneğin, belirli bir topa vurmak için daha fazla seçenekleri var, ama genellemek de güç. Çinliler daha çok robot-gibiler, ve belirli bir topa vurmak için daha sınırlı seçenekleri var, ama rallilerde daha iyiler, hatta çok daha iyiler.

- Taktik: Çinliler daha hazırlıklılar ve maçlar sırasında taktik uygulamakta daha iyiler. Çinlilerin koçları ve eğitmenleri yaptıkları işte çok ustalar. Avrupada bu konuda bir tek İsveçliler Çinlilerle yarışabilir.

- Eğitim: Çinlilerde eğitim Avrupalılara göre çok daha erken bir yaşta başlıyor ve çok daha yoğun sürüyor. En büyük fark bu. Dünyanın en iyi oyuncularının hepsi müthiş sıkı çalışıyor aslında, ama Çinli en iyiler bu yoğun çalışmaya çok daha erken bir yaştan başlıyor.

 

Siz onunla oynarken Ma Linin güçlü ve zayıf yanları nelerdi?

- Onun forehandi çok çok iyiydi. Karşılamaları da muhteşemdi. Ve çok hızlıydı. Günümüzde artık eskisi kadar hızlı değil, fakat hala oldukça hızlı. Temel zayıflığı ise ona çekilen spinler ve düz ataklar.

 

Savunma oyuncularına karşı çok iyi olduğunuz söyleniyor. Eğer bugün Joo Se Hyuk ile oynasaydınız ne olurdu?

- 5 set üzerinden ben alırdım, 7 set üzerinden o alırdı.

 

Sizce şu anda dünyadaki en iyi savunma oyuncusu kim?

- Wang Xi, Fuldadaki takım arkadaşım. Bu sezon Alman ligindeki istatistiklerine bir göz atın. Joo Se Hyuk bence ikinci gelir.

 

Sizce izlemesi en zevkli oyun kimin?

- Geçmişte Klampardı. Forehandiyle yaptıkları ve topla temas anını izlemek inanılmazdı. Günümüz oyuncularından ise izlemeyi en çok sevdiğim Kalinikos Kreanga.

 

Sizden daha önceden, dünyadaki en iyi oyuncuları sıralamanızı istemiştim. Sizin verdiğiniz liste şuydu: 1. Jan-Ove Waldner, 2. Kong Linghui, 3. Guo Yuehua, 4. Wang Liqin, 5. Liu Guoliang

 

- Hahaha Gerçekten kendimi listenin en üstüne mi koymuşum? Pek hoş bir şey değil bu yaptığım değil mi? İnsanlar küstah olduğumu düşünecek.

 

Evet, gerçekten kendinizi en üste koymuştunuz.

- Yapmışımdır, çünkü bu doğru bir sıralama, öyle değil mi? Haha

 

6 ila 10 arasını da kapsayacak şekilde sıralamayı uzatsaydınız?

Bu çok kolay olmayacak. Ama sanırım şöyle yapardım: 6. Jiang Jialiang, 7. Jorgen Persson, 8. Wang Hao. Bundan sonra seçip sıralamam zor.

 

Listenizdeki insanların çoğu artık sıralamada en iyiler listesinde değil. Top 5inizde kimse 2005den sonra bir şampiyonluk almadı. Neden listenize gençleri de eklemiyorsunuz?

- Çünkü gençler henüz kendilerini kanıtlamadılar. Bu kadar basit.

 

Size şimdi varsayımsal mükemmel oyuncuyu soracağım. Siz de benim söyleyeceğim vuruş ve niteliklerde kimin en iyisi olduğuna dair düşüncelerinizi sıralayın lütfen:

Açılışta Forehand loop: Ma Lin

Oyun esnasında Forehand loop: Wang Liqin

Forehand flick: Damien Eloi

Backhand Loop: Rosskopf, özellikle backspine karşı. Kreangada olabilir.

Backhand flick: Wang Hao, özellikle masaüstünde inanılmaz.

Savunma oyunu: Vladimir Samsonov

Footwork: Ryu Seung Min

Top hissi: Mikael Eppelgren

Oyunu okumak: Jan Ove Waldner

Taktik: Jan- Ove Waldner

Servis: Liu Guoliang

Karşılama: Jorgen Persson

Fizik: Christophe Legout

Tutum: Wang Liqin

 

Bugünlerde kullandığınız lastikler?

- Forehandde Coppa JO Gold, Backhandde Coppa JO Platin

 

Kullandığınız tahta?

- Waldner Senso Carbon

 

Mükemmel rakete ulaşmak için çok fazla tahta ve lastik dener misiniz?

- Hayır. Ne istediğimi biliyorum ve bununla mutluyum. Örneğin Jorgen Persson benden çok daha fazla ekipman değiştirir.

 

Uzun tırtıklar ve antispinle oynayanlar hakkında ne düşünüyorsunuz? Bu tür oyunların avantajları ve dezavantajları nedir sizce?

- Antispinlerle çok iyi oynamak güç. Topa yeterli spin eklenemiyor çünkü. Uzun tırtıklar ise savunma oyuncuları için çok iyi. Ama bugünlerde çok iyi bir savunma oyuncusu olmak güç . Artık sadece iyi savunmak yetmiyor, aynı zamanda iyi bir ofansif tarza da sahip olmak zorundalar. Yani modern bir savunma oyuncusu olmak için normalin iki katı çalışmalısınız. Fulda takımımızda Wang Xiye bir bakın, eğer oyununu ofansife çevirirse World Top 50de olacağına eminim.

 

- 1989 Dünya takımlar finalinde Çine karşı oynadığınız. Takımınızdaki herkes speedglue (hızlandırıcı solüsyon dediğimiz şey) kullanıyor muydu?

- - Evet

 

- Çinliler de kullanıyor muydu?

- - Teng Yi kullanıyordu. Chen Longcan ve Jiang Jialiangdan emin değilim, ama sanırım onlar da kullanmışlardır.

 

- Speedglue yasağı hakkında ne düşünüyorsunuz?

- Problem değil.

 

- Dünya oyuncuları arasında kullananlar var mı?

- Bilmiyorum.

 

- Bu iki yanıt sizin şahsi görüşünüzden çok bir Diplomat Waldnera mı ait?

- Hmm, eğer istersen öyle de diyebilirsin.

 

- Yeni kurallar sizi şahsen nasıl etkiledi?

- Servis saklama yasağı: Benim için biraz olumsuz oldu. Ancak yine de iyi uyum sağladığımı düşünüyorum.

- 40 mm top: Bence bu spini azaltıp oyunun eğlendiriciliğini düşürdü. Günümüzde bu yüzden hayal gücü zayıf, robotvari oyuncular arttı.

- 21 yerine 11 sayılık setler?

- Çok iyi oldu.

 

- Bu kural değişiklikleri sizi nasıl etkiledi? Olumlu mu olumsuz mu?

- Diğer oyunculardan daha fazla etkilendiğimi söyleyemem, yani herkes üzerindeki etkisi aynı olduğundan dengeli oldu.

 

- Sizin kariyeriniz boyunca oyun nasıl değişti? Sadece kural değişikliklerinden bahsetmiyorum. Oyun tarzı nasıl bir evrim geçirdi?

- Oyun giderek hızlandı. Robot-gibi oyuncular çoğaldı. Oyun tarzı çeşitleri azaldı.

 

- Bu değişikliklere ekipmanlar mı eğitim metotları mı neden oldu?

bunların hepsi birbirine bağlı ve birbirlerini etkilediler. Ekipman giderek hızlandığında, oyuncular daha hızlı ve güçlü olmalıydı. Evrim kaçınılmazdır. Tek bakmanız gereken benim 80lerin başındaki oyun tarzım ve 80lerin sonundaki oyun tarzım arasındaki farktır. Ya da şu anki oyunu 10 yıl öncekiyle bir kıyaslayın. Fark oldukça fazla ve ekipman ile eğitim metotları geliştikçe bu doğal ilerlemenin nedenini gösteriyor.

 

Masa tenisinde neleri değiştirirdiniz?

- Daha büyük ve ciddi profesyonel turnuvalar istiyorum. Uzun bir süredir yerlerinde kaldılar, evrim geçirmediler. Televizyon ve internetteki gelişmeler çok iyi, ama daha da iyi olabilirdi. Bu anlamda Çindeki durum heryerden daha iyi.

 

- Size kural değişiklikleriyle ilgili bazı şeyler söyleyeceğim, siz de kısaca yorumlayın.

- Daha büyük top?

- Kötü

- Daha yüksek file?

- Kötü

- Daha büyük masa?

- Kötü. Sanırım son zamanlarda aşırı fazla değişiklik oldu. Profesyonel olmayanlar için masa tenisinde nelerin olup bittiğini takip etmek zorlaştı. Bunun dışında, daha önce bahsettiğin değişikliklerin üreticiler üzerinde de büyük etkisi oldu. İşin kötü tarafı, değişen kurallar oyun tarzı çeşitliliğini azaltıp robotumsu oyuncuları artırıyor.

 

- Olimpiyatlarda her bir ülkeden iki oyuncu katılması hakkındaki düşünceleriniz nelerdir?

- İşe yaramaz bir uygulama. Olimpiyatlarda en iyi oyuncular oynamalılar. Eğer bir ülke en iyisiyse, o zaman bu tescillenmeli. Diğer ülkeler de ona yetişmek için uğraşmalı.

 

- Bir çok insan Waldnerin oyun tarzını nasıl geliştirdiğini, oyunu okuma ve taktik yeteneğinin nereden geldiğini merak ediyor. Bir oyuncu olarak Çinin sizin üzerinizdeki etkisi büyük. İlk ne zaman gittiniz oraya?

- -1980de

 

- Bu bir oyuncu olarak sizi nasıl etkiledi?

- Oradaki sıkı çalışmayı görünce oyunun benim için anlamı değişti. Dünyadaki en iyi oyuncu olmak için benliğimi oyuna tamamen adamam gerektiğini anladım.

 

- Çine kaç kez gitmişsinizdir?

- 100 kez kadar.

 

- Bugün Çinde hala ünlü müsünüz?

- Her zaman olduğu kadar ünlüyüm. Oraya çok sık gidiyorum, ve görüyorum ki hala en iyi zamanlarımda olduğum kadar ünlüyüm orada.

 

- Oyun tekniklerinizden bahsedelim biraz da. Servis atarken ne düşünürsünüz? Aklınızda ne olur? Aynı hareketle başladığınız servisleri nasıl çeşitlendirirsiniz? Rakibinizin belirli bir servisinize zaafı olduğunu nasıl anlarsınız?

- Ben maçlardan önce rakibimi çalışırım. Onu çalıştıktan sonra da karşıma geçince, önceden belirlediğim bazı servisleri atar tepkisini ölçerim. Servislerimi karşımdaki oyuncuya göre atarım. Ben her zaman kafamdaki bir taktiği izlerim.

 

- Peki ya tanımadığınızı bir oyuncuyla karşılaşırsanız?

- Onun hareketlerini incelerim. Raketini nasıl tuttuğuna bakarım. Sonra birkaç servis dener ve tepkisini ölçüp uygun taktikte karar kılarım.

 

- Antrenmanlarınızda en fazla zamanı neye ayırmışsınızdır?

- Servis ve servis karşılama. O kadar çok servis deneyip o kadar çok maç yaptım ki. Karşımdaki oyuncuların bunları nasıl karşıladığını görüp, karşılamayı da bunları deneyerek öğrendim.

 

- Oyunu okuma konusundaki muhteşem yeteneğinizi nasıl kazandınız?

- Bir çocukken hep toplarla oynardım, topların nasıl hareket ettiğini, nasıl tepki verdiğini incelerdim. Ve birçok spor türünü ve masa tenisini çok izledim. Eğer bir oyuncuyu daha önce izlemişsem veya onunla oynamışsam, onların güçlü ve zayıf yanlarını unutmam. Onlarla oynamadan önce rakiplerimle ilgili ciddi çalışırım ben. Hiçbirşeyi şansa bırakmam, doğru taktiği uygulamaya bakarım.

 

- Bir oyuncu olarak en büyük gücünüz neydi?

- Servislerim, servis varyasyonlarım. Oyunu okuma gücüm ve taktik yeteneğim.

 

- En büyük zaafınız neydi?

- Flick ve backhand ataklarım. Bazen karşılamalarım bir zayıflık olurdu, bazen de gücüm. Bu yüzden karşılamalarım oyunumda tutarlı olmayan bir yöndü.

 

- Size karşı en iyi işleyen taktik neydi?

- İyi bir backhandi olan sakin oyuncular.

 

- Siz gençken masa tenisi oynamanız için biri sizi teşvik mi etti yoksa doğal olarak siz mi çekilme duydunuz?

- Ben bunu kendime öğrettim. Koçlarımın benim oyunum üstünde bir etkisi olmadı. Ben o kadar çok sayıda maç yaptım ki, mümkün olan herşeyi denemişimdir. Birçok kez sol elimle oynamışımdır, birçok kez sadece atak oyunu oynadım, birçok kez sadece savunma oynadım.

 

- Bazıları sizin doğuştan bir yeteneğiniz olduğunu, sizin bunun üzerine yatıp çok çalışmadığınızı söylüyorlar. Bunun hakkında ne düşünüyorsunuz?

- 14 yaşımdan sonra İsveç Milli Takımıyala (Ulf Thorsell, Roger Lagerfeldt, Mikael Appelgren) sabah akşam toplamda her gün 6-7 saat antrenman yaptım. Bazen bu iki seans arasında da insanlar dinlenirken ben tek başıma oynamaya devam ettim. Bunun üzerine katıldığım tüm turnuvaları, oynadığım sayısız maçı koyun. Bu şimdi az bir efor mudur, bunu sana bırakıyorum.

 

- Bazılarının servisi çok iyi ,bazılarının değil. Bol çalışmaktan başka bir sebebi olabilir mi bunun?

Bilek ve zamanlama. Eğer bu yeteneklere doğal olarak sahip değilseniz, bunu bol çalışarak kazanmalısınız. Örneğin JOrgen Perssonun backhand servisleri benimkinden iyi. Forehandden iyi servis atamadığı için o da backhand servislerinin üzerinde çok durdu. Sonuçta farklı insanların farklı yetenekleri var.

 

- Oyunda öndeyken sayılar arasında fazla boşluk bırakmadan oyunu hızlandırırdınız. Bunu bilinçli mi yapıyordunuz? Eğer öyleyse neden?

- Bu taktikle ilgili. Oyuncuların sonraki sayıya hazırlanmak için zamana ihtiyacı olur, özellikle benim servislerimle araları iyi değilse. Bunun gibi bir durumda sayılar arasında düşünme zamanlarını daha da azaltmak ve uyum sağlamalarını engellemek için üzerlerinde baskı yaratmak isterseniz. Aslında kısaca, bu oyunda hep iyi adamlar kazanmaz. Masa tenisi taktiklerle çok ilgilidir.

 

- Avrupa Çinle nasıl mücadele edebilir?

- Bu çok zor, ama genç yeteneklerin üzerinde çok durulmakla, onları çok iyi eğitmekle ve 12-14 yaş aralığında Avrupada çalışma kampları organize etmekle birşeyler yapılabilir.

 

- Masa tenisinin Çin dışında da hakettiği önemi görmesi için ne yapılabilir?

- Tüm seviyelerde iyi turnuvalar düzenlemek, masa tenisini garaj sporu imajından kurtarmak ve oyuncuları önemsemek. ETTU (European Table Tennis Union-Avrupa Masa Tenisi Birliği) oyuncuları teşvik etmeli, medya profilleri yaratmalı ve Avrupada televizyon yayıncılığına önem vermeli. ETTU, ITTF ile kıyaslandığında çok zayıf bir organizasyon. Europe Top 12ye bakmanız yeter. ETTU sayesinde bu turnuva günümüzde mahvolmuş durumda.

 

- Sizce en büyük başarınız neydi?

- 1992 Barcelona Olimpiyatları. Orada altın madalya kazanan tek İsveçli bendim, ve medyanın ilgisi muhteşemdi. Olimpiyatlarda elde edilen ünvanlar en önemlileridir. Kazanabileceğiniz en önemli altın madalya oradadır. Ve ben 1992 Barcelona için çok uzun bir süre hazırlanmıştım.

 

- Masa tenisi kariyerinizde en fazla gurur duyduğunuz şey nedir?

- Bu sporla ilişkili tutumum. Masa tenisini seviyorum.

 

- Şimdiye dek yaptığınız en eğlenceli maç?

- Ah, çok fazla var. Birini ayırıp söyleyemem şimdi.

 

- En büyük yenilginiz?

- O kadar çok ki! Haha! Ama sanırım 1999da Eindhovende yarı finalde Ma Line yenilmem. 2-0 öndeydim setlerde, üçüncü sette de 16-11 öndeydim. Sonra cidden feci kaybettim.

 

- Gençken masa tenisini bırakmayı hiç düşündünüz mü?

- Hayır, bunu düşünemeyecek kadar iyiydim.

- (Waldner burada hiç tereddüt etmiyor, gülümsemiyor bile. Bu onun kararlığının ve iradesinin bir göstergesi olmalı)

 

- Her zaman dünyanın en iyisi mi olmak istediniz?

- Evet (Aynı şey, hiç gülümseme yok),

 

- Temel motivasyonunuz neydi? Kazanmak, rekabet, mükemmel maça ulaşmak?

- Rekabet. Mücadeleyi seviyorum ve her zaman rekabet ederim.

 

- Bu günlerde kendinizi nasıl motive ediyorsunuz?

- Bugünlerde fazla maç yapmıyorum, ama odaklanmam zor değil. İyi ve eğlenceli bir takımda oynuyorum, bu yardımcı oluyor. Bunun dışında, eskiden yaptığım kadar antrenman yapmıyorum. Fazla zorlamıyorum, bu sporu sevdiğim için yapıyorum.

 

- Ne zaman bırakacaksınız?

- Fuldada bir yıl daha kalacağım. Sonrasına bakacağız artık.

 

- Siz antrenörlüğe mi koçluğa mı yakınsınız?

- Eğer böyle bir şey olsaydı, bir antrenör yerine koç olurdum. Maçla ilgili ayarlamaları seviyorum.

 

- Bir oyuncu olarak masa tenisini bırakınca ne yapacaksınız?

- Masa tenisine devam edeceğiz, bu camiada kalacağım hep. Ama tam olarak ne yaparım bilmiyorum. Belki bir koç olurum, ya da üretici firmalarla ilgili bir şey yaparım.

 

- Kariyerinizde pişman olduğunuz bir şey oldu mu?

- Hayır, bu tür bir insan değilim ben.

 

- Şu an dünya sıralamasındaki yeriniz?

- 50 civarı

 

- Bu aşamadan sonra sizce dünya şampiyonalarında ya da bu tür büyük bir turnuvada yer alır mısınız?

- Zannetmiyorum.

 

- Neden hala bir ehliyetiniz yok?

- Aslında az daha alacaktım geçenlerde. Sürmeyi öğrenmiştim, ama teorik testi kaçırdım. Sonuçta da herşey birbirine girdi.

 

- Masa tenisi oynarken sizi neler gerer?

- Ben böyle düşünmem. Her zaman olumlu bakarım. Eğer yeterince odaklanırsanız ve bir sonraki sayı için çalışıp kazanmaya bakarsanız gerilmezsiniz.

 

- Eğer masa tenisi oynamasaydınız ne yapardınız?

- Futbol, tenis ya da başka bir spor yapardım. Ama kesinlikle topla ilgili bir şey olurdu.

 

- Bugünlerde masa tenisinden neler olup bittiğini takip ediyor musunuz?

- Her zaman. Sürekli takip ediyorum. İsveç takımındaki oyuncularla konuşuyorum, sonuçları inceliyorum. Pro Tourdan videolar izliyorum. Mümkün olan herşeyi takip ediyorum. Çok TV izliyorum, masa tenisiyle ilgili eski oyuncu arkadaşlarımla, koçlarla ve şu anki aktif oyuncularla tartışmalar, sohbetler yapıyorum. Yani neler olup bittiğini çok iyi biliyorum.

 

- Çinde, Almanyada ve İsveçte ne ölçüde bir starsınız?

- Çinde çok büyük bir starım, Almanyada yarı-büyük bir starım ve İsveçte bir starım.

 

- İyi bir oyuncu olmak için ne kadar çalışmak gerekir?

- Günde 5-6 saat, haftada 6 gün. 12-14 yaşından başlayarak bu şekilde çalışmak lazım, haftada en az 30 saat.

 

- 40 küsür yaşında amatör bir oyuncu olduğunuzu düşünün. Daha iyi olmak için mi çalışmalısınız, yani turnuva kazanmak için; ya da sadece eğlenmek için mi oynamalısınız?

- Bu durumda eğlenmek ve biraz spor yapmak için oynamalısınız.

  • Beğen 2
Yorum bağlantısı
Sitelerde Paylaş

Emeğini ve paylaşımını alkışlıyorum arkadaşım. Bence bu mesaj bu forumda bugüne kadar girilmiş tüm mesajların içinde en iyisi ve en önemlisiydi. Eminim okuyan herkes benim gibi bir solukta bu yazıyı sonuna kadar okuyacak ve seni kutlayacaktır. Eline sağlık diyorum Fatih kardeşim.

Yorum bağlantısı
Sitelerde Paylaş

Emeğini ve paylaşımını alkışlıyorum arkadaşım. Bence bu mesaj bu forumda bugüne kadar girilmiş tüm mesajların içinde en iyisi ve en önemlisiydi. Eminim okuyan herkes benim gibi bir solukta bu yazıyı sonuna kadar okuyacak ve seni kutlayacaktır. Eline sağlık diyorum Fatih kardeşim.

 

:thup:

Yorum bağlantısı
Sitelerde Paylaş

Emeğini ve paylaşımını alkışlıyorum arkadaşım. Bence bu mesaj bu forumda bugüne kadar girilmiş tüm mesajların içinde en iyisi ve en önemlisiydi. Eminim okuyan herkes benim gibi bir solukta bu yazıyı sonuna kadar okuyacak ve seni kutlayacaktır. Eline sağlık diyorum Fatih kardeşim.

 

 

:thup:

 

 

 

emeğine sağlık, ben yarısında teşekkür etmeden duradım teşekkürler..

artık kalanını okuyayım.

Yorum bağlantısı
Sitelerde Paylaş

Yazıyı okudum da bu adamda benim gibi masa tenisine bakıyor...

Ülen Timo Boll diye biri var....Dünyanın bilmem kaçıncısı bu kadar isim saymış Boll ortada yok...

 

Yazmış zaten '' İşin kötü tarafı, değişen kurallar oyun tarzı çeşitliliğini azaltıp robotumsu oyuncuları artırıyor ''.

 

O da benim gibi robot oyuncuları sevmiyor..

 

ktm

Yorum bağlantısı
Sitelerde Paylaş

Emeğiniz ve bizi bilgilendirdiğiniz için çok teşekkürler.

 

Waldner gibi yetenekli ve oyunu çok iyi okuyan bir oyuncu bile çok çalışma ve pratik yapmanın önemini vurguluyor. Benim en çok etkilendiğim de maç öncesi rakibini iyi çalışıp taktiğini iyi kurması. Masa tenisinin Mozartı da olsan rakibi küçümsememelisin diyor aslında.

Yorum bağlantısı
Sitelerde Paylaş

valla süper bi paylaşım olmuş, elinize, zihninize, gözünüze ve bu çeviriyi yaparken kullandığınız tüm organlarınıza sağlık. teşekkürler. ben de Waldner'ın hastasıyım. çok zekice oynayan birisi. oyunu okumak tabiri çok yakışıyor bu duruma.tekrar teşekkürler. :alkis:

Yorum bağlantısı
Sitelerde Paylaş

Teşekkürleriniz için çok sağolun arkadaşlar. Zhang Jike ile ilgili kısa çeviride emeğin kıymetinin bilindiğini görünce zaten bu çeviriyi yapmaya karar vermiştim. Yanılmamışım.

Bence de JO Waldner'in dünya masa tenisindeki tartışılmaz konumu ve tecrübes, bu röportajı değerli kılıyor. Masa tenisinde kararlılığın, disiplinin ve kendini adamanın önemini çok güzel biçimde vurgulamış. Çinliler ile Batılılar arasındaki açık farkın nedenini de güzel tespit etmiş bence.

Çeviriyi yaptım ama röportajı yapanın adını vermemiştim, gerçek adı değil diye. Yine de vereyim: 'AngerMaganer' takma adlı bir İsveçli.

Yine bu tarz güzel bir röportaj bulursam, boş vaktim de olursa (eh, okullara yaz tatili yaklaşıyor, boş vaktim olacak bol bol)masa tenisiyle ilgili çevirilere devam edeceğim.

Yorum bağlantısı
Sitelerde Paylaş

Hesap oluşturun veya yorum yazmak için oturum açın

Yorum yapmak için üye olmanız gerekiyor

Hesap oluştur

Hesap oluşturmak ve bize katılmak çok kolay.

Hesap Oluştur

Giriş yap

Zaten bir hesabınız var mı? Buradan giriş yapın.

Giriş Yap
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 members

    • Bu sayfayı inceleyen kayıtlı kullanıcı yok
  • Çevrimiçi Kullanıcılar   0 Üye, 0 Gizli, 49 Misafir (Tam liste)

    • Şu anda bağlı kayıtlı kullanıcı bulunmuyor
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgi

Bu sitede size daha iyi yardımcı olabilmek için çerezler kullanılır. Çerez ayarlarınızı buradan yapabilirsiniz, veya devam ederseniz çerez kullanımını kabul etmiş sayılırsınız..