Jump to content
Masatenisi.org Forum

Recommended Posts

Oluşturma zamanı:

Waldner gençken servis saklamama kuralı kararlaştırılmamıştı. Ha, sonradan ittf tarafından servisi rakipten gizlememe kaidesi getirildi; uygulanıyor mu, bu alanda yaşanan deneyimler gibi konular ''Hakem Hatıraları'' başlığı altında pıtırak vermeye başlayınca, bende bunu başlıbaşına yeni bir başlık altında değerlendirme zaruriyetinin vücut bulduğu kanaati hasıl oldu...ve dahi naçizane şu satırları karalama lüzumunu hissettim.

Anacağım hususlara, gerek daha önce başkalarının kaleme aldığı satırlarda rastladım, gerekse bu hususları, hayatımda bizzat tecrübe ettim, ediyorum.

Takdir edersiniz ki ( hoş, takdir etmeseniz dahi bu böyledir ki o ) savaşta tek amaç muzaffer olmaktır. Harpte amaç gazanmahtır.  ''Savaş Yolu'' kavramından bahs edildiğini işitmişsinizdir. Savaşta tek gaye gazanmahtır . Lütfen dediğimi, sadece  muharebe etmek, silahlarla öldürmek, yahut ''düşmanı'' tesirsiz gılmak manasında, askeri bir manada almayınız. Ancak, askeri manasını da gatarak, ''savaş'' kavramını bir galite, bir nitelik olarak alınız. Çevremizde ve iç alemimizde olanların bir kalitesi biçiminde alınız. Misal, derya gıyısında, kumlara uzanmış, güneşleniyorum...buradaki kalite ''savaş değil, ''seviş''tir ( Hippilerin ''savaşma seviş'' suloganını burada hatırlatmak isterim, savaşma ve sevişme hayatın yaşanışının, enerjilerin deveranlarının nitelikleridir , bazen biri, bazen de yekdiğeri  sarar içimizi, dışımızı.)...Ama mesela poker oynuyor isem buradaki kalite ''savaş'' dır, diğerlerinin paralarını yutmak istiyorum, kazanmak istiyorum. Kaatlar daatıldı, açıyorum, kare as gelmiş. Yüzümü kıpırtısız tutarak sevincimi bastırıyor, saklıyorum, gizliyorum.  Kuvvetle muhtemeldir ki, diğeri anlamaz ise onu yutarım . Satırlarımın buralarında, içinizden bazılarınızda konuyu nereye getirmek istediğime dair tasavvurlar oluşmuş olsa da, hayır, oraya getirmeyeceğim.

İdman yaparken, ekseriyetle, sayı almak için topu öldürmeye yönelik oynamak yerine, topu oyunda tutarak daha fazla tekrar için süreçler oluştururuz. Lakin maçta, takdir edersiniz ki ( etmeseniz dahi bu böyledir zaten ) tek amaç muzaffer olmaktır. Sair şeyler ( ''iyi oynamak'', ''oyununu oynamak'' veee ''mükemmel oynamak'') bu asıl gayenin altında kalır. Tekrar ediyorum, savaşta, pokerde, iş dünyasında, masa tenisi maçında, tek amaç, en önde gelen amaç kazanmaktır.

Bu açıdan, ittf'nin koyduğu kah servis saklanmaması, kah lastiklerin farklı renkte olması mecburiyeti, kah uzun pütürlerin yükseklik-genişlik oranının sınırlandırılması ve sürtünmesiz pütürlerin yasaklanması kaidelerini bu anlayıştan yoksun buluyorum. Zira savaşta her türlü ''sahtekarlık'', ''hile'', ''onursuzluk'' ve ''kalleşliğ''e yer vardır. Dikkat ediniz, ''böyle savaşalım, bu iyidir, kazanmak- hele de kolayca kazanmak istiyorsak ki gafa, zihin hemen en golay olanı seçer, böyle çalışır-  şerefsizliğin en karanlık ücralarına gitmeliyiz ''değil kastettiğim şey. Bu , başka bir bahs.  Lakin savaşta her türlü ''sahtekarlık'', ''hile'', ''onursuzluk'', ''pusu'' ve ''kalleşliğ''e yer olduğunu, bunların da sıtratejiler olduğunu açıkça görmenin ehemmiyetini ne denli çok vurgulasam kifayetsiz. Bunun böyle olduğuna içinizde tamamıyla yer veriniz.

Ittf'nin karar almalarında takdir edersiniz ki başka yönler vardır. Bu da başka bir bahs ve sair forumlarda da dillendiriliyor.

İmkanım olsa idi malzeme, renk ve servis saklama konusundaki bütün kısıtlamaları kaldırır, öyle yol verirdim müsabakalara. Bu , külliyen bir tutum. Toptan, total, tamamıyla.

Servis atarken saklanabilir, ancak top elden dikey , dikeye yakın, en az 15 cm. çıksın ve elle hiç bir falso verilmeden. 

 

 

 

 

 

 

 

 

Gönderim Zamanı:
Tarih: 19.11.2018 Saat: 17:54, beşyüziki yazdı:

İmkanım olsa idi malzeme, renk ve servis saklama konusundaki bütün kısıtlamaları kaldırır, öyle yol verirdim müsabakalara. Bu , külliyen bir tutum. Toptan, total...

Renk farklı olmalı, fark bilinmeli ki ona göre farklı vuruş tekniği geliştirilsin. Bazı sınırlandırmaların etkisi olumlu. Örneğin max lastik kalınlığını serbest bırakmak hiç iyi olmayabilir. Servis saklama gibi kontrol edilmesi pek de mümkün olmayan kurallar anlamsız kalıyor.

 

Gönderim Zamanı:

''Aynı fikirdeyim. Renk farklı olmalı ama. Fark bilinmeli ki ona göre farklı vuruş tekniği geliştirilsin. ''

Bende, yukarıdaki ilk cümlenizin başına  '' kısmen'' ibaresinin gelmesinin kuvvetle yerinde olacağı kanaati hasıl ol...ne kanaati, %100 eminim bu husustan (&100e de lüzum yok burada, sanki %99 emin olunurmuş gibi). Total olmak, kulli olmak bahsi bununla alakalıdır. İfadenizde bütün iseniz hem aynı fikirdeyim, akabinde de ''ama'' diyemezsiniz. Dense dahi, sizi temin ederim bu, biri siyah biri beyaz, iki sıçanın kemirmekte olduğu bir köke tutunmuş vaziyette, bir dipsiz ve karanlık yozluk-çürüme uçurumuna sarkmış olmaktan daha öte bir mana taşımayacaktır. Burada naçizane bir tavsiye devreye giriyor, o da şudur: söylediklerimi mübağalalı bulanların mes'eleye daha dikkatli nazar eylemeleri.

Lastikler farklı renklerde de  olmamalı. Bununla birlikte farklı renkte lastiklerle oynamak isteyene de katiyyetle mani olunmamalı. Ancak bu renklerin tonu, topun rengiyle mükemmelen zıtlık oluşturacak şekilde olacah. Ayni renkte lastikli bir raketin bir yüzünde bütür var ise oynarıken çıkan sese dikkat buyurunuz, oradan hangi yüzle frulduğunu tesbit etmek kabildir veya edemezsiniz ve olacak olan olur. Zaten her zaman böyledir, hep olacak olan olur, başka türlüsünü gören olmadığı kat'idir. Burada naçizane bir tavsiye devreye giriyor, o da şudur: söylediklerimi mübağalalı bulanların mes'eleye daha dikkatli nazar eylemeleri.

Şu andaki teknolojinin elverdiği her türlü malzeme, her türlü formda,max+ lastikler de dahil,   serbest olmalıdır. Tıpkı şu an yeryüzündeki silahların durumu gibi. Kişileri gullandığı ekipmanın nevii yüzünden kınamakta zerre kadar faide yoktur.. Savaş beyledir. Savaşırsan beyledir. Burada naçizane bir tavsiye daha vücut buluyor, o da şudur: söylediklerimi mübağalalı bulanların mes'eleye daha dikkatli nazar eylemeleri.

Toplarda falsosunu görünür kılmak için benekler filan bulunmayacak ( böyle toplar idmanlarda pek ala kullanılabilir ve kanaatimce kullanılmalıdır da, ziyadesiyle faydalı buluyorum) ve dahi şirketlere, markalarını topun yüzeyine beyaz mürekkeple basma mecburiyeti getirmenin de nazar-ı dikkate alınmasını vurgulamak isterim.

Solusyon tipi hızlandırıcıların kullanılmasını, solunması doğamızla uyumlu olmadığından, düzenli kullanıldığından, bu da alışkanlık demek ve dahi alışkanlığın kötü olması açısından, yerine, istenirse su bazlı ya da benzeri kullanılabilir pekala , burada ne demek istediğimin anlaşıldığı kanaati bende hasıl oldu...

 

Gönderim Zamanı:

farki yuzlerin ayni renkte olmasi mumkun olmayabilir, zira kanımca ozellikleri farklı iki lastigin aynı rengi olursa, raketin yüzünü cevirerek oynayabilen oyuncular bu sefer çaktırmadan cevirecek, gelen topun anlaşılması zorlaşacak. Düşünün ki bir siyah düz lastik, digeri siyah kısa pütür; oyun esnasında 'flip' yapıldıgında oyunu okumak zorlaşabilir. Aynı şekilde yapışkanlı/tensor ikilisi de hızlı el değişimi olduğunda musabakadaki vuruşların otomasyonunu bozabilir. Bundan kastım, masa tenisinin doğasına ne kadar uygun olduğu; iyi bir masa tenisçisi motor hafızasında vuruşlarını oturtmuştur, ve çeşitli gelen toplara yuzbinlerce kez vurarak elini oturtur. Her vuruşta da aynı vuruşu yapmış gibi gorunur.  Şimdi aynı renk lastik kullanan bir rakip ile karşılaşan sporcu, yuzeyinden direk anlaşılamayacak fakat oyun tarzları cok farklı iki lastik flip yapıla yapıla kullanılırsa musabakadan soguyabilir. 

Gönderim Zamanı:
Bir saat önce, beşyüziki yazdı:

Bende, yukarıdaki ilk cümlenizin başına  '' kısmen'' ibaresinin gelmesinin kuvvetle yerinde olacağı kanaati hasıl ol...

Sizde hâsıl olmadan önce bende hâsıl olduğu için siz yazmadan önce düzeltmiştim oysa. Lütfen dikkatle nazar buyurunuz!

Bir saat önce, beşyüziki yazdı:

Lastikler farklı renklerde de  olmamalı. ... Ayni renkte lastikli bir raketin bir yüzünde bütür var ise oynarıken çıkan sese dikkat buyurunuz, oradan hangi yüzle frulduğunu tesbit etmek kabildir veya edemezsiniz ve olacak olan olur. ...

Olmalı efendim. Zîra işitme engeli olan oyuncular sizin dikkat buyurduğunuz şekilde tespit etme kabiliyetine sahip değillerdir meselâ. Evet, hep olacak olan olur lâkin iyi olmayan şeylerin olmaması için var olması gereken şeyler de vardır, olmalıdır da! Lütfen bu hususlara da dikkat buyurunuz.

1 saat önce, beşyüziki yazdı:

Şu andaki teknolojinin elverdiği her türlü malzeme, her türlü formda,max+ lastikler de dahil,   serbest olmalıdır. Tıpkı şu an yeryüzündeki silahların durumu gibi.

Savaşlarda dahi her türlü silahın kullanılmasına izin verilmezken bu husustaki ölüme giden bir savaşçı gibi ısrar edişinizin mübâlağabulunmasının doğallığını -ve dahi haklılığını- dikkatle nazar buyurduğunuzda fark edeceksinizdir sanırım.

1 saat önce, beşyüziki yazdı:

Toplarda falsosunu görünür kılmak için benekler filan bulunmayacak...

Bulunsa daha iyi olur kanaatim devam etmekle beraber 'olmasa da olur' da diyebilirim bu hususta. Zîra top, fıldır fıldır dönmeye başlayıp insan gözünün fark edebileceği frekansların dışında zuhur eden hâdiselerin dünyasına daldığında bu tür işaretlerin varlığı ne acıdır ki önemini kaybetmekte.

2 saat önce, beşyüziki yazdı:

Solusyon tipi hızlandırıcıların kullanılmasını, solunması doğamızla uyumlu olmadığından, düzenli kullanıldığından, bu da alışkanlık demek ve dahi alışkanlığın kötü olması açısından, yerine, istenirse su bazlı ya da benzeri kullanılabilir pekala , burada ne demek istediğimin anlaşıldığı kanaati bende hasıl oldu...

Kanaatim odur ki; olaya sadece fiziksel sağlık açısından yaklaşmamak gerek. Zîra çok güzel bir spor dalının, serbest olmaması gereken şeylerin serbest olması yüzünden tarihin derin sayfalarında yok olması, sadece birey için değil insanlık için büyük bir kayıp olacaktır. Biraz önce değindiğim her türlü silahın neden kullanılmaması gerektiği hususunda ne demek istediğimin tarafınızca anlaşılmış olmasını ümit etmekteyim.

Neyse... Sizin de buyurduğunuz gibi, hep olacak olan olur, zaten olacaktır da!

Hoşça kalınız efendim.

Gönderim Zamanı:
3 saat önce, Enduro yazdı:

Sizde hâsıl olmadan önce bende hâsıl olduğu için siz yazmadan önce düzeltmiştim oysa. Lütfen dikkatle nazar buyurunuz!

Olmalı efendim. Zîra işitme engeli olan oyuncular sizin dikkat buyurduğunuz şekilde tespit etme kabiliyetine sahip değillerdir meselâ. Evet, hep olacak olan olur lâkin iyi olmayan şeylerin olmaması için var olması gereken şeyler de vardır, olmalıdır da! Lütfen bu hususlara da dikkat buyurunuz.

Savaşlarda dahi her türlü silahın kullanılmasına izin verilmezken bu husustaki ölüme giden bir savaşçı gibi ısrar edişinizin mübâlağabulunmasının doğallığını -ve dahi haklılığını- dikkatle nazar buyurduğunuzda fark edeceksinizdir sanırım.

Bulunsa daha iyi olur kanaatim devam etmekle beraber 'olmasa da olur' da diyebilirim bu hususta. Zîra top, fıldır fıldır dönmeye başlayıp insan gözünün fark edebileceği frekansların dışında zuhur eden hâdiselerin dünyasına daldığında bu tür işaretlerin varlığı ne acıdır ki önemini kaybetmekte.

Kanaatim odur ki; olaya sadece fiziksel sağlık açısından yaklaşmamak gerek. Zîra çok güzel bir spor dalının, serbest olmaması gereken şeylerin serbest olması yüzünden tarihin derin sayfalarında yok olması, sadece birey için değil insanlık için büyük bir kayıp olacaktır. Biraz önce değindiğim her türlü silahın neden kullanılmaması gerektiği hususunda ne demek istediğimin tarafınızca anlaşılmış olmasını ümit etmekteyim.

Neyse... Sizin de buyurduğunuz gibi, hep olacak olan olur, zaten olacaktır da!

Hoşça kalınız efendim.

Bıravo, tashihinizi yerinde buluyorum. Kendim dahi,metnimde bir düzenleme yaparak önceden verdiğiniz cevaba yönelik yazdıklarımı çıkarmam söz konusudur. Ancak bu ne vakit gerçekleşecektir bunu şimdiden kestiremiyorum.

Değişik lastihlerin değişik sesler çıkartması bahsinde yazdıklarımda, kendimi gözden kaçırmış bulduğum bir hile var..ki bu da topa vururken bacaanın ucundaki ayaanla sertçe yere vurup, raketinden çıkan sesin algılanmasını müşkül hale getirmek. Bu hareket, tesiri kişiden kişiye değişen, anlık, mikro bir terör de yaratmaktadır.      ''Evet, hep olacak olan olur lâkin iyi olmayan şeylerin olmaması için var olması gereken şeyler de vardır, olmalıdır da! '' buyurulmuş.   Hiç -meli , -malı yoktur. Mevcudiyyet sizin inanç, kanaat ve büyürken edindiğiniz şartlanmalarınızı tanımaz. Gafamızdaki biyolojik bilgisayarlarımızın programlarında dosya adları olarak bulunsalar da, varoluşta ''iyi'' ve ''kötü'' yoktur. Şeyler oldukları gibidirler. Yaptıklarınızla esenlik veyahut bedbahtlık yaratmak tamamı ile size kalmıştır. Yaratmak zor ve sancılıdır, bu sancı dönüştürülüp hoş hale de getirilebilir lakin yok etmek kolaydır ve bulunduğu anda varoluşla bağlantısı kopuk,  zihin hep en kolay olanı, yok etmeyi seçer. 

17. yüzyılda, efendisinin ölümünün akabinde münzeviliği tercih edip, bir mağaraya çekilip ölmeden önce , ''Hagakure'' Saklı Yapraklar adlı eserini kaleme alan Yamamoto Tsunetome bakınız neler yazmış:    ''Bir savaşçının Savaş yolu'nu özümsemesi gerekliliği çok doğaldır, ama sanki insanlar bu konuda gaflet içerisindedirler. Söz gelişi, -Savaş Yolu'nun özü nedir?- diye sorulduğunda, tereddütsüz yanıtlayabilen çok az kişi çıkar. Sıradan zamanlarda bu soruyu akıllarına getirmedikleri içindir. Böylelikle Savaş Yolu'nun özümsenmediğini anlarız. En büyük düşman gaflettir...Savaş Yolu anlamını ölümle kazanır. Ölüm kalım durumunda, çabucak seçilecek olan ölümdür. Tereddüte yer yoktur. Kararlılıkla ölüme ilerlemek gerekir.''           Savaşlarda ( düzenli ordu veya gerilla, gangasterlik, iş dünyası, poker, vb.)her türlü silahın  kullanıldığı malum. Hoş, doğru, zaman zaman tarafların belli silahları gullanmadan savaştıkları muharebeler (mesela bir ara, ortaçağda ''crossbow'' yasaklanan silahlar arasında idi) olmuş idi. Lakin.........lakin ne demek istediğim anlaşılmıştır kanaatindeyim.  

  Tabbak gibi ortadadır ki, müsabaka şeklinde oynandığında masa tenisi de savaş niteliği taşır. Elbette vücudumuzun esenliğine zarar vermemeyi gözeterek her türlü teknoloji ve malzemeyi kullanma serbestisi vererek Masa Tenisine bütünüyle bu kaliteyi teslim etmek isterdim. Savaşsa savaş. Bir cengel tasavvuru, turopikal, quvaaak!!! quvaaak!!!..tıssss!!..rrooarrr!!! kak kak kak kaak!!!........Müsabakaya katılıyorsun ve rakip nasıl bir ekipmanla oynuyor, ne olacak bilmiyorsun...bazılarını tanıyorsun belki ama ...Güzel bu...Böyle bir ortamda pişmek daha zenginleştirici değil mi.. Muzaffer olmak ise asıl zafer bu değil mi...

Şu satırlarınızı ( Kanaatim odur ki; olaya sadece fiziksel sağlık açısından yaklaşmamak gerek. Zîra çok güzel bir spor dalının, serbest olmaması gereken şeylerin serbest olması yüzünden tarihin derin sayfalarında yok olması, sadece birey için değil insanlık için büyük bir kayıp olacaktır. Biraz önce değindiğim her türlü silahın neden kullanılmaması gerektiği hususunda ne demek istediğimin tarafınızca anlaşılmış olmasını ümit etmekteyim.) biraz daha açınız...Niye tarihin sahifelerine gömülsün masa tenisi böyle yapınca, kanaatimce pek müphem kalmış. 

Gönderim Zamanı:

80'lerin başında John Hilton evropa şampiyonu oluverdi.Tek yüzü anti tek yüzü sipinli lastik, iki yüz de aynı renkli raketi ile. Rakibin  sesten hangi yüzle vurduğunu anlamasını bulanıklaştırmak için tam vururken ayaanı da yere vuruyordu ha. O günün düz lastiklerle talim etmiş yiğitlerini kırdı geçirdi....ve dahi iteetefe çift renk lastih kullanılması kaidesini getirdi. 

Akabinde itetefe uzun pütürlerin en boy ortalamalarını sınırlayan kaide getirdi. Bu aynı zamanda pütürlerin yanıltıcılığını azaltmaya yarıyordu.  İtetefe sürtünmesiz pütürlerin kullanılmasını yasakladı.  

Bu yasakların külliyen yasaklanması taraftarıyım.

Gönderim Zamanı:

Bence tek yasaklanacak şey balık sayı olayı... İlk servis atarken top fileye deyip karşı tarafın masasına değince nasıl let olup atış tekrarlanıyorsa, bir oyunda fileden gelen topların ve kenara çarpıp yön değiştiren atışların yani balık sayıların hepsi geçersiz ve let sayılmalı atış tekrar ettirilmeli. Bir balık sayı yüzünden oyun kaybedilebiliyor.

Gönderim Zamanı:
3 saat önce, moktav yazdı:

Bence tek yasaklanacak şey balık sayı olayı... İlk servis atarken top fileye deyip karşı tarafın masasına değince nasıl let olup atış tekrarlanıyorsa, bir oyunda fileden gelen topların ve kenara çarpıp yön değiştiren atışların yani balık sayıların hepsi geçersiz ve let sayılmalı atış tekrar ettirilmeli. Bir balık sayı yüzünden oyun kaybedilebiliyor.

Balık sayılara hiç sinirlenen bir yapım yok. Hatta kızanları da tam anlayamıyorum.

Fakat bu önermeyi ilk defa duyuyorum ve kulağa hiç fena gelmiyor. 

  • Teşekkürler 1
Gönderim Zamanı:
Bir saat önce, TSuBaSa yazdı:

Bu sefer de nete değdi degmedi, kenara değdi yok beyaza değdi muhabbeti olacak. Millet birbirini yer valla...

Bak işte o zaman hakemlere daha çok iş düşecek. Benim de diğer başlıkta “tek dikkat etmeleri gereken kısım, servis” lafım çöpe gidecek :lol:

( Sayın moktav, lütfen bu defa kızmayın! Önceki yanlış anlamayı sulandırmak için espri yapmak istedim )

Gönderim Zamanı:

Hahahah Sn.Levend kızmadım müsterih olunuz.

Gönderim Zamanı:

Faul servis vidyosundan ziyadesiyle lezzetyab oldum. Vidyodaki kararların ikisi hariç cümlesini yerinde buluyorum. Topun avuçtan dik bir şekilde çıkması gerekiyor, bitti.  Baum'un attığı backhand servisin avucundan dik mi çıktığını berrak şekilde seçemediğimi de ilave etmek istiyorum.  Ek olarak, Ma Long'a verilen sayıda top elden15 cm. çıkmış ve makul ölçüde dik gibi görünüyor idi.  Gardos'la oynayan oyuncuya defalarca sayı verilmesinin lezzetyab olmamdaki kesif etkisini de burada yad etmeden geçemeyeceğim. Kerelerce sayı yiyen oyuncu  kendi de şaşırıyor, tuhaftır, bu seviyede bir oyuncunun topu elden çıkarış tarzı o denli otomatikleşmiş ve de bedeniyle ilişkisi o denli kesik ki, topun elden çıkma açısını düzeltmeye başlayana kadar maç neticelendi. Katılaşmışlık.

Servis atar iken topun elden dik olarak çıkması gerekiyor,  evet makul sapmalar olabilir, ancak bu makul sapmanın sınırlarının da konması gerekir. 85-90 derece olabilir mesela da 80 derece olmaz...Hakemlerin, 80 ve 85-90 derece şeklinde iki farklı atış yapan robotları gözleyerek,  yeteri kadar çalıştırılması ve dahi  onlarda bu ayrımı net bir şekilde yapacak bariz bir şartlanma oluştuğunun anlaşılmasından  sonra hakem olma sertifikası almaya hak kazanmaları mes'elesini de anmadan geçmeyelim. 

 

 

Gönderim Zamanı:

Kural topun en az elden 16 cm çıkması şeklindedir. Malong un servisinde ise top elden çıkıyor ama el de topla beraber yukarıya doğru kalkıyor. Bu yüzden servis hatalı. Yani top elden çıktıktan sonra topun en az 16 cm yükselmesine izin verilmesi lazım. Hakemi ve karşıdaki oyuncuyu topun elden çıktığına dair mutmain etmek lazım.

Gönderim Zamanı:
14 saat önce, moktav yazdı:

Kural topun en az elden 16 cm çıkması şeklindedir. Malong un servisinde ise top elden çıkıyor ama el de topla beraber yukarıya doğru kalkıyor. Bu yüzden servis hatalı. Yani top elden çıktıktan sonra topun en az 16 cm yükselmesine izin verilmesi lazım. Hakemi ve karşıdaki oyuncuyu topun elden çıktığına dair mutmain etmek lazım.

Hah hah hah hah haahhhh!!!!!...Aaaahhh hahh hahhh hahhh hahhh haaaaa!!!...Hhahhhh hah hah hah hahh hahhh hahh hahhhhhhh!!!!....Ooaaaaahhhhhh hahh hahhh hah hah hah hahhhh hhaaaaaaa!!!!...Aaaarrrhhhhh hhahhh hahrhhh hahrrhhh hahh harrhhhh!!!!!....Ahh hahh hah haaaaaa!!!!...Size teşekkür ederim kuralın doğrusunu yazdığınız ve servisin hatasını belirttiğiniz için de...eeeaahhhhh hahh hah hah hahhh hahhh hahh hahhhhh!!!!...hehh heh heh hehhhh hheahhahh hahhh  hah hahh haaaa!!!....hah hah hah hah hahhhhh!!!...yyy-yahu hakemin oturduğu yerdeki mesafeden hareket halindeki topun 15 santim mi 16 mı 17 mi çıktığını nasıl net olarak kestirebilirim?...diyelim ki servis atıyorum, rakibi ve hakemi benim mi mutmain etmem gerekiyor yoksa onların mı mutmain olması gerekiyor...zira bunlar aynı şey değillerdir.  Tekrar ediyorum, bunlar aynı değildirler. Neden?.. Bu başka bir bahs...

İlaveten, kişilerin mesafe kestirim becerileri farklı farklıdır ve dahi ayni kişinin dahi mesafe kestirimlerinin birbirini tutmadığı deneylerle sabittir. Bu kabbak gibi ortada iken, oyuncuların hakkının yenmemesini nasıl tesis edeceksiniz....

Servis tekrar ettirilebilir mesela, mutmain hissetmediyseler.. hah hah hah hahhh! ..Şöyle denebilir, mesela, ''16 santim çıkarınız veya daha fazla,  bende topu elden kuraldaki kadar çıkarmadığınız kanaati hasıl oldu, bunu gözeterek tekrarlayınız servisi ''  ...mesela....2 tekrar...3üncü de de elden dik 16 çıkartıldığına mutmain olunmadıysa o vakit, hah, işte o vakit , yapıştırınız sayıyı...

Ma Long'un vidyodaki servisinde mutmain oldum. Eli, topun peşisıra yükselmiş ve dahi  top elden belki 10-15 santim kadar çıkmış gözükse de , servisi  kuralın işaret ettiği nitelikte, manipülasyon yapmıyor elle, aşikar. Kabak gibi ortada, kabbak gibi. Elden 16 cm.çıkmadıysa da, 16'dan murat, topun elden dik olarak çıkıp, ELDEN SARİH BİR ŞEKİLDE AYRILDIĞINI kestirmek için bir referans olmasıdır. Asıl nokta,  , topun serbest düşmeye geçip servis vuruşunun yapılmasından önce, elle manipüle edilmeden, dik olarak havaya atılmasıdır. Yoksa ''aaa elden16 cm. çıhmadı!!!..vaaayyyy! 16 cm.de çıhmadı'' , ''yoh yoh çıktı, vay çıkmadı'' lardan sakınalım.   Şimdi ve burada, gözümüzün önünde olup da, önceden hiç olmamış, ve dahi bir daha da tekerrür etmeyecek olan, bu herşeyimiz olan canlılıkla bağlantı kurmaya verelim kendimizi. Bunun yerine,  zorlanımlı, cansız , mekanik bir şekilde, rakamları, sayıları, yüzdeleri, istatistikleri, cümlelerin tekrarını geçirmemeye ne denli ehemmiyet atfetsek azdır. 

Top en yüksek noktasına erişip, varoluşun içinde serbest düşmeye geçtiğinde de, gayrı güzel vücudunuzla, golunuzla rakibin gözlerinden saklarmısıngız, topu kesik gösterip topsipin mi atar da,  istediğiniz hileyi mi yaparsıngız, yoksa göstere göstere mi atarsıngız orası size kalmış. Şahsen kurallar andığım şekilde değişmiş, istendiğinde servis saklama serbestisi olsa, bazı servisleri saklayarak atar, bazılarını da göstere göstere atardım. Kasmazdım yani, ikisi de olsun, daha zengin.

 

 

 

Gönderim Zamanı:
12 saat önce, beşyüziki yazdı:

Hah hah hah hah haahhhh!!!!!...Aaaahhh hahh hahhh hahhh hahhh haaaaa!!!...Hhahhhh hah hah hah hahh hahhh hahh hahhhhhhh!!!!....Ooaaaaahhhhhh hahh hahhh hah hah hah hahhhh hhaaaaaaa!!!!...Aaaarrrhhhhh hhahhh hahrhhh hahrrhhh hahh harrhhhh!!!!!....Ahh hahh hah haaaaaa!!!!...Size teşekkür ederim kuralın doğrusunu yazdığınız ve servisin hatasını belirttiğiniz için de...eeeaahhhhh hahh hah hah hahhh hahhh hahh hahhhhh!!!!...hehh heh heh hehhhh hheahhahh hahhh  hah hahh haaaa!!!....hah hah hah hah hahhhhh!!!...yyy-yahu hakemin oturduğu yerdeki mesafeden hareket halindeki topun 15 santim mi 16 mı 17 mi çıktığını nasıl net olarak kestirebilirim?...diyelim ki servis atıyorum, rakibi ve hakemi benim mi mutmain etmem gerekiyor yoksa onların mı mutmain olması gerekiyor...zira bunlar aynı şey değillerdir.  Tekrar ediyorum, bunlar aynı değildirler. Neden?.. Bu başka bir bahs...

İlaveten, kişilerin mesafe kestirim becerileri farklı farklıdır ve dahi ayni kişinin dahi mesafe kestirimlerinin birbirini tutmadığı deneylerle sabittir. Bu kabbak gibi ortada iken, oyuncuların hakkının yenmemesini nasıl tesis edeceksiniz....

Servis tekrar ettirilebilir mesela, mutmain hissetmediyseler.. hah hah hah hahhh! ..Şöyle denebilir, mesela, ''16 santim çıkarınız veya daha fazla,  bende topu elden kuraldaki kadar çıkarmadığınız kanaati hasıl oldu, bunu gözeterek tekrarlayınız servisi ''  ...mesela....2 tekrar...3üncü de de elden dik 16 çıkartıldığına mutmain olunmadıysa o vakit, hah, işte o vakit , yapıştırınız sayıyı...

Ma Long'un vidyodaki servisinde mutmain oldum. Eli, topun peşisıra yükselmiş ve dahi  top elden belki 10-15 santim kadar çıkmış gözükse de , servisi  kuralın işaret ettiği nitelikte, manipülasyon yapmıyor elle, aşikar. Kabak gibi ortada, kabbak gibi. Elden 16 cm.çıkmadıysa da, 16'dan murat, topun elden dik olarak çıkıp, ELDEN SARİH BİR ŞEKİLDE AYRILDIĞINI kestirmek için bir referans olmasıdır. Asıl nokta,  , topun serbest düşmeye geçip servis vuruşunun yapılmasından önce, elle manipüle edilmeden, dik olarak havaya atılmasıdır. Yoksa ''aaa elden16 cm. çıhmadı!!!..vaaayyyy! 16 cm.de çıhmadı'' , ''yoh yoh çıktı, vay çıkmadı'' lardan sakınalım.   Şimdi ve burada, gözümüzün önünde olup da, önceden hiç olmamış, ve dahi bir daha da tekerrür etmeyecek olan, bu herşeyimiz olan canlılıkla bağlantı kurmaya verelim kendimizi. Bunun yerine,  zorlanımlı, cansız , mekanik bir şekilde, rakamları, sayıları, yüzdeleri, istatistikleri, cümlelerin tekrarını geçirmemeye ne denli ehemmiyet atfetsek azdır. 

Top en yüksek noktasına erişip, varoluşun içinde serbest düşmeye geçtiğinde de, gayrı güzel vücudunuzla, golunuzla rakibin gözlerinden saklarmısıngız, topu kesik gösterip topsipin mi atar da,  istediğiniz hileyi mi yaparsıngız, yoksa göstere göstere mi atarsıngız orası size kalmış. Şahsen kurallar andığım şekilde değişmiş, istendiğinde servis saklama serbestisi olsa, bazı servisleri saklayarak atar, bazılarını da göstere göstere atardım. Kasmazdım yani, ikisi de olsun, daha zengin.

 

 

 

Sizi bu kadar güldüren ne bilmiyorum ama kural bu...Biz hakemlere anlatılan da bu..  Alaycı tavrınızı şahsen kınıyorum. Kuralı beğenirsiniz ya da beğenmezsiniz size kalmış. Yukarıdaki videoda muhtemelen gördünüz. Hatalı servisleri görmezden gelen ya da anlayamayan bir sürü uluslararası hakem de var, en ufak bir hata sandığına faul veren hakem de var. Oyun kuralları bu şekilde yazılıp uygulandıkça bu polemik değişmez.  Sizin gibilere de böyle alay etmek kalır. Topun yükselme miktarının kural olarak 16 cm olduğunu bilmeyen bir sürü oyuncu var. Bilgi vermek amaçlı yazdım. Daha da yazmıyorum. İhtiyacı olan açar okur. Lüzumsuzluk bende. Sürç-i lisan ettiysek affola. 

Gönderim Zamanı:
5 saat önce, moktav yazdı:

Sizi bu kadar güldüren ne bilmiyorum ama kural bu...Biz hakemlere anlatılan da bu..  Alaycı tavrınızı şahsen kınıyorum. Kuralı beğenirsiniz ya da beğenmezsiniz size kalmış. Yukarıdaki videoda muhtemelen gördünüz. Hatalı servisleri görmezden gelen ya da anlayamayan bir sürü uluslararası hakem de var, en ufak bir hata sandığına faul veren hakem de var. Oyun kuralları bu şekilde yazılıp uygulandıkça bu polemik değişmez.  Sizin gibilere de böyle alay etmek kalır. Topun yükselme miktarının kural olarak 16 cm olduğunu bilmeyen bir sürü oyuncu var. Bilgi vermek amaçlı yazdım. Daha da yazmıyorum. İhtiyacı olan açar okur. Lüzumsuzluk bende. Sürç-i lisan ettiysek affola. 

Lüzumsuzluk niye sizde olsun? Amacınız da üslubunuz da lüzumlu ve kıymetli.

  • Beğen 2
  • Teşekkürler 1
Gönderim Zamanı:

Sayın beşyüziki...

Üyeler konuya kendi görüş ve bilgilerini sunuyorlar. Yoruma katılırız  yada katılmayız. Son yorumunuz bayağı bir yorum olmuş..

Servis kurallarında, topu saklayıp mı kullansınlar saklamadan mı kullansınlar....düşüncelerimin içinde yer almıyor..amatörce ilgilendiğim için beni pek bağlamıyor....yani bu kuralın umurunda olmayanlar kısmındayım..

Umurun da olan arkadaşla ilgileri ve bilgileri dahilinde konuya bilgi aktarımında  bulunmaya çalışıyorlar.

Lütfen yorumlarımızda dilimiz fazla sürçmeden daha duyarlı olalım.....

Yorumlar böyle giderse Topu saklamak yerine Konuyu saklamak daha hayırlı olacak gibi.

İyi yorumlar hepimize.

  • Teşekkürler 2
Gönderim Zamanı:
11 saat önce, moktav yazdı:

Topun yükselme miktarının kural olarak 16 cm olduğunu bilmeyen bir sürü oyuncu var. Bilgi vermek amaçlı yazdım. Daha da yazmıyorum. İhtiyacı olan açar okur. Lüzumsuzluk bende. Sürç-i lisan ettiysek affola. 

Bu kuralı hatırlatmış olmanız hoşuma gitdi, hafızamda 15 cm diye iz kalmış, geçerli veriyi almış oldum, dosyamdaki kaydı düzelttim. Ayrıca, paylaşımınız için kez daha teşekkür ediyorum.. Haklısınız, bu mekanik bir veri, merak eden açar okur, hiç bir kişiselliği yok, orada yazıyor, öyle kararlaştırılmış, diğer kaideler gibi.  Lakin, yazmış olmanızı hiç de lüzumsuz bulmuyorum, bunu, mekanik bir bilgi verme de olsa, yapıldığı an içinde, bu konu başlığı altında, sizden gelen bir paylaşım telakki ediyorum. Estağfurullah, sürçü lisan etmediniz. Bu varoluşta, kainatta, gayrı ne derseniz deyin, şu an, şu olduğumuz yerde, en küçük bir çakıl taşından, en küçük bir ot tanesine kadar, her şey, her kes ona ihtiyaç olduğu için buradadır,  o olmasaydı burada onun eksikliği hissedilir idi,  bilge insanlardan okuduğum bu sözlere yürekten katılıyorum. Dilerim bunun hatırlanışı alttan alta hep sürsün.

  Okuyanların yaptığı çeşitli projeksiyonları hariç tuttuğumuzda, yalnızca  yanyana gelmiş harfler ve dahi aralarındaki boşluklardan müteşekkil kahkahalarıma gelince, onların şahsınızla zerre kadar ilgisi yok. Size yönelik değildirler.

Kahkahalarım mevcudiyetimin derinliklerinden gümbürtüyle gelirler zaman zaman. Bazen gülmeyi bir şey tetiklemiş görünür ( yukarıda, hayalimde beliren, kendilerini son derece ciddiye alan, yanyana sıralanmış ciddi, konsey üyeleri idi...''top, elden 16 cm.çıkacak, yaz kızım''....  hah hah hah hah hah!! ), bazen de görünürde hiç bir sebep yoktur...Durunuz, hemen,  burada muhtemelen ''sebepsiz yere gülüyorsan delirmiş olmalısın, sebepsiz gülenlere deli denir '' diyen zihni kalıpların sizi sürüklemesine izin vermeyiniz. Sizi temin ederim, kendinizi kelimenin tam manasıyla kapıp koyverdiğiniz, gümbür gümbür bir kahkaha bırakın deliliği, herşeyi yakıyor. Ardından ziyadesiyle iyi ve taze hissetmenize yol açıyor, bunu böyle tecrübe ettim, ediyorum.  Bu böyle, yapacak bir şey yok. 

 

Gönderim Zamanı:

-  ''Üyeler konuya kendi görüş ve bilgilerini sunuyorlar. Yoruma katılırız  yada katılmayız. Son yorumunuz bayağı bir yorum olmuş..''

- İlk iki cümleniz malum. Ayrıca yoruma kısmen katılıp, kısmen katılmadığımız da olur, bu da vardır, bunu da eklemek lüzumunu hissediyorum. Aslında bir bakıma, olan da hep budur, ne denli reddetsek de içinde kabul ettiğimiz bir parça daima vardır.   Eğer manipülatif olmaktan kaçınsa idim, ''Yoruma katılırız  yada katılmayız'' yerine , '''yoruma katılır ya da katılmam'' şeklinde bir değişiklik yapar idim. Bu ayrımı vurgulamayı önemli buluyorum.   Yorumumun mu bayağı olduğunu , yoksa, sizde, okuyunca, yorumumun bayağı olduğuna dair bir kanaat mi hasıl olduğunu belirtmenizi isterdim doğrusu.  Zira, takdir edersiniz ki,  hoş, etmeseniz dahi, ikisi aynı değildir.  ''Son yorumunuz bayağı bir yorum olmuş'' gibi bir yorum yerine, '' son yorumunuzu bayağı buldum, o da şundan, şundan, şundan...'' denmiş olmasını isterdim. Böyle denmiş olmasının tahayyülü dahi  bende, söylenecekler olumsuz dahi olsa,  bir ilgi ve rahatlama  hissi oluşmasına vesile oluyor. 

- ''Servis kurallarında, topu saklayıp mı kullansınlar saklamadan mı kullansınlar....düşüncelerimin içinde yer almıyor..amatörce ilgilendiğim için beni pek bağlamıyor....yani bu kuralın umurunda olmayanlar kısmındayım..''

- Sizi gidi sizi.. üstteki  paragrafımın 2nci ve 3üncü cümlelerinde tam da bundan bahsediyordum. ''...düşüncelerimin içinde yer almıyor..amatörce ilgilendiğim için beni PEK bağlamıyor...''  Şu PEK olmasa idi, o vakit belki de  '' bu konu sizi bağlamıyor, düşünceleriniz içinde yer almıyor, lakin, yine de pekala böyle bir konunun başlığı altında yazılanlar hakkında görüş bildirme hakkını kendinize bağışlamaktan da geri  kalmıyorsunuz hani '' türünden bir cevap verme yoluna gidebilir,  bu katı karşılığı size tevcih edebilir idim.  Lakin içimden böyle gelmedi. İyi ki yazmışsınız PEK'i.     Peki, ya  ''..yani bu kuralın umurunda olmayanlar kısmındayım...''a ne demeli. Valla doğrusunu söylemek gerekirse hiçbirimiz hiç bir kısımda değiliz( sunidir bu bölünme ve ayrımlar) , kısımsa hepimiz tek bir kısımdayız, orası da şimdi ve burası, burası da, bu varoluş kısım değil zaten, bütün.     Amatör de olsanız, masa tenisini zaman zaman müsabaka formunda icra etmiş veya ediyorsunuzdur... Siz de karşılaşmışsınızdır ''servis elden çıkmadı, çıktı''yla, sizin de vardır topun envai çeşit kavislerinde aşikar olan, o hastası olduğumuz enerjiyle ilgili tecrübeleriniz,  içinizdeki oyuncu çocukla bağlantı kurduğunuzdaki neşeniz, keyfiniz, canlanmanız. ..   

Özetle, konuya varoluşsal yaklaştım, müsabaka savaş kalitesi taşır, o vakit, bırak, savaş olsun, bütünlüğü içinde, hilesi hurdası, her çeşit silahlarıyla, her şeyiyle. Bir dönemi, 80 ortalarının öncesi, ekipman açısından  bir serbestinin olduğu dönemi, dediğimin soluk bir tasavvuru olarak gördüğüme inandırıyorum kendimi.

-''Umurun da olan arkadaşla ilgileri ve bilgileri dahilinde konuya bilgi aktarımında  bulunmaya çalışıyorlar.''

-  Evet

-''Lütfen yorumlarımızda dilimiz fazla sürçmeden daha duyarlı olalım.....''

- Yerinde buluyorum, kısmen.    Şunu  da eklemek lüzumunu hissettim, '' sürçme'', dil veya ayak, insanın tasarrufunda olan bir şey değildir, dolayısıyla talep de edilemez.   Ancak bu, taleb edilebiliyormuş izlenimi uyandıracak şekilde cümle kurmamıza da mani olmaz. Yine de, cümlesini kursak da, talep ve elde edilemez. Bir yolu var, lakin, bu başka bir bahs.

-''Yorumlar böyle giderse Topu saklamak yerine Konuyu saklamak daha hayırlı olacak gibi.

-  '' Şimdi ve burada, gözümüzün önünde olup da, önceden hiç olmamış, ve dahi bir daha da tekerrür etmeyecek olan, bu herşeyimiz olan canlılıkla bağlantı kurmaya verelim kendimizi.''  Şimdi!  Ekrana bak, bunu okuduğun bilgisayar veya cep telefonunun camını farket..........Şimdi! Hohla... buğulandır onu bir lahza. 

Gönderim Zamanı:
3 saat önce, beşyüziki yazdı:

Bu böyle, yapacak bir şey yok. 

 

Sayın Hocam....

 

Bizim sıkıntımız, yazma dilimizin karşıdakine neyi yaşadığımızı neyi anlatmak istediğimizi algılatamıyoruz. Yazma dili sıkıntısını yaşıyoruz. Yaşanan durum, karşılıklı konuşma ifadesiyle yazma dili ifadesi sıkıntıları.

Forumda tek dikkat ettiğim, saygı sınırlarını zorlayan üyelerin kafasına balyozu vurmak....Sizin için yazmadım tüm üyeler için geçerli bende dahil.

Eski üye ismim KTM idi. Forumda her konuda savaş halindeydim, savaş meydanlarında bayrak açmış en önde ben gidiyordum arkamdan gelen var sanıyordum ama yokmuş....kim takılır delin peşine misali..., Sayın yöneticilerimiz benden illallah etmişti..Baktım olmadı kafama balyozu vuran yok, utanıp kendi kafama balyozu vurdum. Forum kurtuldu...muuuuuu

Yeni nicimle  düzeldim mi derseniz hayır, her an her yerde patlama riski taşıyorum...

İyi yazımlar dilerim.

 

 

 

 

Hesap oluşturun veya yorum yazmak için oturum açın

Yorum yapmak için üye olmanız gerekiyor

Hesap oluştur

Hesap oluşturmak ve bize katılmak çok kolay.

Hesap Oluştur

Giriş yap

Zaten bir hesabınız var mı? Buradan giriş yapın.

Giriş Yap
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 members

    • Bu sayfayı inceleyen kayıtlı kullanıcı yok
  • Çevrimiçi Kullanıcılar   0 Üye, 0 Gizli, 322 Misafir (Tam liste)

    • Şu anda bağlı kayıtlı kullanıcı bulunmuyor
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgi

Bu sitede size daha iyi yardımcı olabilmek için çerezler kullanılır. Çerez ayarlarınızı buradan yapabilirsiniz, veya devam ederseniz çerez kullanımını kabul etmiş sayılırsınız..