Jump to content
Masatenisi.org Forum

Recommended Posts

Oluşturma zamanı:

Merhaba masa tenisine yeni başladım başlayalı bir yıla yakın bi süre oldu geçen hafta okulumla turnuvalara çıktım sürekli shake hand raketle oynadığım için elim su topladı ve çeyrek finale doğru baya acımaya başladı bende raketi değişmeye karar verdim nerden nasıl temin edebilirim şimdiden teşekkürler

Gönderim Zamanı:

Sayın Onur_122233,

oynarken raketinizin nereleri, hangi noktaları elinize baskı yapıyor da, oralarda eliniz su topluyor. Hala etmediyseniz, evvela bu noktaları tespit ediniz .

Mesela; üzerindeki lastiğin yapışık olduğu ''kafa'' kısmıyla, rakedin sapının bir araya geldiği ''boyun'' bölgesi mi; hani belki boyun bölgesinde, tahtanın yüzeyinin tahtanın yan yüzeyiyle bir araya geldiği yerdeki keskinlik mi su toplatıyor ele orada? Hani Çin tutuşunda, sap çevresinden dolaşan hem baş hem işaret, özellikle de işaret parmağı çok basınç alır bu tutuşta bu keskinlikten. 

Hal böyle olunca da çin dolmakalem kucaklayan tutuşçuları da bu keskinlikleri kendilerine göre zımparalarlar. Böylece o keskinlik ortadan kalkar, parmaklar bu bölgeye rahatça dolanır, yerleşir ve rahat ederler.

''Wang Hao equipment'' ya da ''penholder blade of Wang Hao'' deye Google araması yapıp, fotolara bakarsanız, ustanın kendi parmağına göre raketini nasıl zımparalamış olduğunu görmekte gecikmeyeceksiniz. Bu fotoları acele etmeden, dikkatle tetkik ediniz. Zira aynı şeyi kendiniz için, kendi tahtanızda ve kendinize göre, acele etmeden, dalıp gereğinden fazla da zımparalamadan, aşama aşama, kendi konforunuz için, kendiniz yapacaksınız. 

Zımparalamada orta-ince kalınlıkta bir zımparayı çapı 1 cm. veya biraz daha kalın bir silindire sararak kullanmanın ziyadesiyle faidesini gördüm. Bu silindir ne olabilir? Kalem pil, kalın bir keçeli kalem, ince bir ilaç tüpü, bu tarz şeyler...Zımparayı bu silindirin çevresine sardığımızda da bir ''zımpralindir'' elde etmiş oluruz. Şimdi artık zımpralindirimizi bir parmak misali, parmağımızın konacağı bölgeyi uygun açıda zımparalamak için kullanabiliriz.

Kah Çin tutuşu, kah da el sıkışış tahtaları, tüm tahtaların boyunları fabrikadan çıktıklarında az çok keskindir. Böyle oluşun oyuncu cemiyetindeki tesirleri ise çok çeşitlidir.

Bu bahste zihnen, umumi bir neticeye varmak, illa da bir netice çıkarmak için bir tazyikten söz edilebiliyor bile olsa, uyanık olduğumuzda zihnimizin bu tazyikli halinin bizdeki tesirinden adeta tereyaaından kıl çeker gibi sıyrılabilir ve artık enerjimizi, canımızı, zihnin ardı arkası gelmeyen gevezeliklerine yakıt etmekten çekip, onu başka bir yere yöneltebilir, orada kullanabiliriz. Uyanık ve mevcut olduğumuzda bunu yapmak mümkündür. Artık enerjimizi, parmağımızın rahatı için gerekli bölgeyle bağlantı kurmak, orayı gerektiği kadar, arada deneyerek, aşama aşama, nazikçe, yalnızca kendi kullanacağı süper lüks bir coysitiği milim milim şekillendiren, heykeltıraşvari bir işçi gibi çalışmak, aynı zamanda bu vasıta ile kendimizle yeni bir şekilde bağlantı kurmak, kendi kendimizle olan ilişkimizde, yeni minik keşifler yapmak için, enerjimizi tüm bu süreç için kullanmaktayızdır.

Azıcık zımparalayıp, sertçe üfleyiniz; hem tahtaya, hemi de zımparaya; araları dolduran tozlar gitsin. Sonra tekrar aynı...Ve böyle yapmada çok da ilerlemeden, raketi çin tutuşu tutunuz, bakalım nasıl bir his veriyor. Sonra yavaş yavaş zımparalamağa devam ediniz, arada çin tutuşu denetlemelerinizi yapınız ve  denetlemenizde ''hah, bu iyi galiba''yı ilk hissettiğinizde zımparalamayı kesiniz. Katiyyetle kesiniz, artık devam etmeyiniz. Bu şekilde çalışıyor olmanın verdiği şevk ve momentumla zımparalamayı biraz daha, azıcık daha sürdürme eğilimini kuvvetle hissetseniz dahi, mevcut olunuz ve bu eğilimle katiyyetle işbirliği etmeyiniz ve ona pabuç bırakmayınız. Zımpralindirinizi ve raketinizi derhal supor çantanıza koyunuz. Zira, şayet salonda veya her neredeyse orada, gerçekten bir süre oynamaya başladıktan sonra hala bir rahatsızlık hissederseniz, o vakit oynadığınız yerde tahtanızı biraz daha zımparalayabilir ve hemen deneyebilirsiniz. Elinize cuk oturur hale gelmesi çok sürmeyecektir.

Zımparalama da mermer oyma gibi, hayat gibi, tek yönlü bir bilettir; fazla zımparalayışın geriye dönüşü yoktur. 

Sayın Onur_122233, demem o ki, şayet halihazırda tokalaşma tipi bir tahtanız varsa, onda ön-arka, parmaklarınızı rahatsız eden yerleri, kendi rahatınıza göre zımparalayıp, pekala çin dolmakalem kucaklayan tutuşunuzla tutup, mükemmelen kullanabilirsiniz. 

Lakin elbette, sizi bir çin dolmakalem kucaklama tahtası edinmekten men etmek gibi bir niyetim olmadığını da bilmenizi isterim. Ancak bir çin dolmakalem kucaklayan tahtası da edinseniz, tutuşta parmaklarınızı rahatsız eden noktalarda bir zımparalama süreci yine de elzem görünmektedir. 

''Stiga Türkiye'' masatenisi-market.com'a bir bakın, en iyisi telefonla bir sorun isterseniz, zira, son ziyaretimde mağazalarında, Stiga marka Çin dolmakalem kucaklama tahtaları olduğunu görmüş idim.

 

 

  • Teşekkürler 1
Gönderim Zamanı:

Onur Kardeşim Merhaba,

Elinin su topladığını belirtmişsin ve penholder raketle devam etmek istemişsin. Muhtemelen baş parmağınla işaret parmağının arasındaki yer su toplamıştır.

Eğer dediğim yerse lastiğin tam sapla birleştiği eline temas eden tahta kenarına hafif bir zımparalama yapabilirsin. Sürtünmeyi engeller ve sorunun çözülür.

Eğer o bölge değil de başka bir yer su topladıysa sorununun temeli oynarken raketini çok sıkman olacaktır. Bence oynarken raketin sapını o kadar çok sıkma. Çünkü başka türlü su toplamaz. Oyun heyecanından farkında olmayabilirsiniz ama %80-90 sebep bu çıkacaktır.

Sonradan verdiğimiz bilgiler ışında bir düzelme oldu mu paylaşırsan sevinirim.

Maçlarda başarılar...

  • Teşekkürler 1
Gönderim Zamanı:

Bahis konusu zımparalama ameliyesi, sürtünmeyi engellemekten ziyade, boyun tabir edilen bölgede, tahtanın üst yüzeyiyle yan yüzeyinin bir araya gelip birleştiği yerde oluşan keskinliği gidermeye yönelik.  

Sürtünmeyi engellemekle hiç uğraşmaz, asıl o keskinliği gideririz. Zımparalayarak, tahtanın boynunda, tam o keskinliğin olduğu bölgeyi köreltir, bu köreltmeyi yayar, daha da ileri gider ve parmağımızın üzerine rahatça yaslanıp oturacağı, yaklaşık 45-70 derece açı yapan, yeni bir yüzey oluştururuz. Bu yeni yüzeydeki sürtünme, ağacın ete sürtünmesi, zımparalamadan önceki düzeydedir, ne azalmış ne de artmıştır. Ancak düzdür şimdi yüzeyimiz;  artık çin dolmakalem kucaklama tutuşunu yapan parmağımızı kesmez.

Elbet zihnin yapısı şöyle bir cümle kurmaya da elverir: sürtünmeyi, yüzeydeki pütürler, çizikler, girinti ve çıkıntılarla olan temasın neticesi olarak aldığımızda, evet, zımparaladığımız keskin köşe tek, dev bir pütür, tek, dev bir mania, tek dev bir çıkıntıdır; zımparalayarak onu ortadan kaldırmış,  dolayısıyla bu manada sürtünmeyi ortadan kaldırmışızdır. 

Bir temas noktası ne kadar küçük ( çivi ucundan --> iğne ucuna) veya ne kadar ince ise ( bıçak kenarından --> jilet kenarına) temasın batıcılığı veya kesiciliği, yani etkisi o nispette yüksek olacaktır. Daha önceki kaleme alışlarımın en az birinde ''yoğunlaşma, konsantıre olma'' bahsinde bu hususu naçizane dile getirmiş idim. 

İşte, parmak bazen, oyun esnasında, bu bölgeye yaptığı envai çeşit tazyiklerin ve bu tazyiklerin mütemadiyen tekrarlanması neticesinde, tahta boynundaki bu keskin bölgenin etkisine maruz kalıyor ve o bölgedeki doku eziliyor, hücreler parçalanıyor, doku zarar görüyor. Milyonlarca yıllık evrimin bilgi ve programına sahip güzel vücudumuz da hemen o bölgede bir su toplanması, bir su keseciği oluşturuyor. Böylece keseciğin içinde-altında kalan hasarlı doku ile çevre ortamı arasına bir mesafe konmuş oluyor. Kese, içinde hasarlı dokunun, bu bir yanık da olabilir, bir manada anne rahmindeki amniyotik sıvı içinde beslenen ve büyüyen bebe misali, kendini toparlayıp, onarıp, iyileşip, düzenleyip, büyüyebileceği bir ortam, bir enerji alanı işlevi görüyor.

Geri gelelim; bazen, tokalaşma tutuşu kullanan bazı oyuncular, artık kendi tutuş şekillerine göre veya n'aaptıklarını bilmediklerinden, raketin boynunu zımparalayarak derinleştirirler. İşte, ''tahta kenarını zımparalama'' terimini gerçek manada hak edenler kanaatimce bunlardır; tahta kenarını bunlar zımparalar, tahta boynunun orijinal konkavını tahta kafasına doğru bunlar oyarlar. Yaptıkları, çin tutuşçusunun parmağı rahat etsin diye yaptığı yaklaşık 45-70 derecelik çapraz zımparalama değil, kelimenin tam manasıyla ''tahta kenarını zımparalayarak'', oyuştur. Elbet bunların içlerinde, bu tam yandan oyuşları yaptıktan sonra, üstüne köşeleri eğimli zımparalayarak yuvarlaklaştıranlar da vardır; lakin bunların birbirinden ayrımını gözetmek ekmeğimize yağ sürer: Tahtanın üstünü zımparalamak ( mesela vernik attıktan sonra en ince zımparayla, hafifçe ki lastiği yapıştırınca tutsun ), tahtanın kenarını çapraz zımparalamak ( parmak oturuşlarını kolaylaştırmak, parmağı kesen yerleri yumuşatmak ), tahtanın yanını zımparalamak ( kah boyunun yanlarını, kah tahtanın kafasını küçültmek için yanlarını )...

  • Teşekkürler 1
  • 2 weeks later...
Gönderim Zamanı:
Tarih: 23.02.2022 Saat: 14:28, Saadettin yazdı:

Onur Kardeşim Merhaba,

Elinin su topladığını belirtmişsin ve penholder raketle devam etmek istemişsin. Muhtemelen baş parmağınla işaret parmağının arasındaki yer su toplamıştır.

Eğer dediğim yerse lastiğin tam sapla birleştiği eline temas eden tahta kenarına hafif bir zımparalama yapabilirsin. Sürtünmeyi engeller ve sorunun çözülür.

Eğer o bölge değil de başka bir yer su topladıysa sorununun temeli oynarken raketini çok sıkman olacaktır. Bence oynarken raketin sapını o kadar çok sıkma. Çünkü başka türlü su toplamaz. Oyun heyecanından farkında olmayabilirsiniz ama %80-90 sebep bu çıkacaktır.

Sonradan verdiğimiz bilgiler ışında bir düzelme oldu mu paylaşırsan sevinirim.

Maçlarda başarılar...

Evet abi tam orası şu topluyor aslında zımparalamak yerine  pen holder raket almak istiyorum ama türkiyede bulamıyorum ve yurtdışından getirmekte çok pahalı su toplamasının sebebide büyük ihtimal maçlarda çok sıkmamdandir hala aynı tutuşla oynuyorum ama (zımparalama rağmen) su toplamıyor yakında Türkiye'den raket almak istiyorum büyük ihtimalle kısa saplı donic   alırım( butterflydan daha ergonomik) ama hangi modeli olur bilmiyorum bu arada teşekkürler abi yanıtın için

Gönderim Zamanı:
Tarih: 25.02.2022 Saat: 18:57, beşyüziki yazdı:

Bahis konusu zımparalama ameliyesi, sürtünmeyi engellemekten ziyade, boyun tabir edilen bölgede, tahtanın üst yüzeyiyle yan yüzeyinin bir araya gelip birleştiği yerde oluşan keskinliği gidermeye yönelik.  

Sürtünmeyi engellemekle hiç uğraşmaz, asıl o keskinliği gideririz. Zımparalayarak, tahtanın boynunda, tam o keskinliğin olduğu bölgeyi köreltir, bu köreltmeyi yayar, daha da ileri gider ve parmağımızın üzerine rahatça yaslanıp oturacağı, yaklaşık 45-70 derece açı yapan, yeni bir yüzey oluştururuz. Bu yeni yüzeydeki sürtünme, ağacın ete sürtünmesi, zımparalamadan önceki düzeydedir, ne azalmış ne de artmıştır. Ancak düzdür şimdi yüzeyimiz;  artık çin dolmakalem kucaklama tutuşunu yapan parmağımızı kesmez.

Elbet zihnin yapısı şöyle bir cümle kurmaya da elverir: sürtünmeyi, yüzeydeki pütürler, çizikler, girinti ve çıkıntılarla olan temasın neticesi olarak aldığımızda, evet, zımparaladığımız keskin köşe tek, dev bir pütür, tek, dev bir mania, tek dev bir çıkıntıdır; zımparalayarak onu ortadan kaldırmış,  dolayısıyla bu manada sürtünmeyi ortadan kaldırmışızdır. 

Bir temas noktası ne kadar küçük ( çivi ucundan --> iğne ucuna) veya ne kadar ince ise ( bıçak kenarından --> jilet kenarına) temasın batıcılığı veya kesiciliği, yani etkisi o nispette yüksek olacaktır. Daha önceki kaleme alışlarımın en az birinde ''yoğunlaşma, konsantıre olma'' bahsinde bu hususu naçizane dile getirmiş idim. 

İşte, parmak bazen, oyun esnasında, bu bölgeye yaptığı envai çeşit tazyiklerin ve bu tazyiklerin mütemadiyen tekrarlanması neticesinde, tahta boynundaki bu keskin bölgenin etkisine maruz kalıyor ve o bölgedeki doku eziliyor, hücreler parçalanıyor, doku zarar görüyor. Milyonlarca yıllık evrimin bilgi ve programına sahip güzel vücudumuz da hemen o bölgede bir su toplanması, bir su keseciği oluşturuyor. Böylece keseciğin içinde-altında kalan hasarlı doku ile çevre ortamı arasına bir mesafe konmuş oluyor. Kese, içinde hasarlı dokunun, bu bir yanık da olabilir, bir manada anne rahmindeki amniyotik sıvı içinde beslenen ve büyüyen bebe misali, kendini toparlayıp, onarıp, iyileşip, düzenleyip, büyüyebileceği bir ortam, bir enerji alanı işlevi görüyor.

Geri gelelim; bazen, tokalaşma tutuşu kullanan bazı oyuncular, artık kendi tutuş şekillerine göre veya n'aaptıklarını bilmediklerinden, raketin boynunu zımparalayarak derinleştirirler. İşte, ''tahta kenarını zımparalama'' terimini gerçek manada hak edenler kanaatimce bunlardır; tahta kenarını bunlar zımparalar, tahta boynunun orijinal konkavını tahta kafasına doğru bunlar oyarlar. Yaptıkları, çin tutuşçusunun parmağı rahat etsin diye yaptığı yaklaşık 45-70 derecelik çapraz zımparalama değil, kelimenin tam manasıyla ''tahta kenarını zımparalayarak'', oyuştur. Elbet bunların içlerinde, bu tam yandan oyuşları yaptıktan sonra, üstüne köşeleri eğimli zımparalayarak yuvarlaklaştıranlar da vardır; lakin bunların birbirinden ayrımını gözetmek ekmeğimize yağ sürer: Tahtanın üstünü zımparalamak ( mesela vernik attıktan sonra en ince zımparayla, hafifçe ki lastiği yapıştırınca tutsun ), tahtanın kenarını çapraz zımparalamak ( parmak oturuşlarını kolaylaştırmak, parmağı kesen yerleri yumuşatmak ), tahtanın yanını zımparalamak ( kah boyunun yanlarını, kah tahtanın kafasını küçültmek için yanlarını )...

Evet abi senin dediğin gibiymiş yan taraflarını hafif törpüleyince daha rahat ve dağa küt oldu bide bir sorum daha olacak eğer shake hand raketin alt kısmını kesip penholder gibi yaparsak ne olur maçlara çıkılabilir mi?(teşekkürler buarada)

Gönderim Zamanı:

Sayın Onur_122233,

topa vurduğununz yüzeyin düz ve ITTF'nin onayladığı bir lastikle raket kafasının kenarlarına kadar kaplanmış olması gerekiyor. Raket tahtasının kafasının ve sapının şekli şemaili, büyüklüğü istediğiniz gibi olabilir ve tutuşunuz da istediğiniz gibi olabilir.

Penhold tahta, şeykend tahta, capon penhold tahta gibi terimler, belli biçimlerde, belli şekillerde kullanılmak üzere üretilmiş tahtaları sınıflandırıp, haklarında cemiyet içinde bahsetmeye yarayan terimlerdir. 

Şeykend, penhold ve capon penhold tutuşların ardında, tüm vücut hareket tarzını içeren, yıllarca sürmüş çalışma, gözlem, antrenman ve maç süreçlerinin sonucunda oluşmuş, hala da zenginleşen, engin bir teknik deneyim birikim vardır. Bu tutuş tarzlarıyla oynayışların herbiri çok zengin, pek dallı budaklıdır, pek inceliklidir, kendi içlerinde de çeşitlenirler.

Aslen, herhangi bir tahtayla oynamaya başlanıp, üzerindeki lastiği de marka ve model ve kalınlığını değiştirmeden yalnızca lastikler eskidiğinde yenileyerek oynanınca 3 hafta ila 3 ay arasında bu raket vücudun bir uzantısı haline gelmeye başlar, ona ''alışılır''. Alıştıktan sonra da insan başka raketle ''oynayamaz'', onu arar, alıştığı rakete ''raketine'' kavuşunca da, oh dünya varmış deyip, rahat oynar. Nedenn? Çünkü vücudu ekipmana uyumlanmıştır. Şimdi vuruş kestirimleri, umduğunu bulmalar, topu istediği yere atabilmeler daha yerindedir. Oynarken, topa ne mesafeden, ne kadar, ne şekilde vurduğunuzda nereye, nasıl düşeceğini kestirebiliyorsunuz ve ekseriyetle kestirimleriniz de doğrulanıyordur. İnkişaf, ancak bunun üzerine bina olur.

Böyle 20-30-40 yıl aynı tahtayla oynayan pek çok oyuncu vardır. 

Sayın Onur_122233,

Şeykend tahtanızın sapını kısaltabilirsiniz elbet. Yalnız, kısaltmadan önce tahtanın halihazırdaki haliyle şu anki oyunumu etkileyip etkilemediğine bakardım. Etkiliyorsa bu etki nedir ve neye ihtiyacım var, bulurdum. Oyunumu etkilemiyorsa kısaltmazdım. 

Sapı kısalttıktan sonra tahtanın ''ağırlık merkezi'' değişecektir. Şimdi raketinizi penhold tutup savurur, dahası masaya geçip oynarsanız, lastiğin olduğu kısımın, yani kafanın parmaklarınızı çekiş etkisini hissedişiniz daha belirgin bir hal alacaktır. Tahta gıramaj olarak azalsa da kafasının ağırlığı belirginleşmiştir. Bu yeni hale intibakınız nasıl olur, onu siz bilecek, siz gözleyeceksiniz. Vücudunuzun içinde ikamet eden sizsiniz; sorular sorduğunuz kalabalık değil, siz. 

Kısaltma yaparsanız, bu yeni halle kendinize bir kaç hafta oynama mühleti vermek iyi olabilir, vücut hemen uyumlanmaz çünkü. Bu mühlet verildiğinde de, bu süre içinde sizde olan değişiklikleri , rakete yeni haliyle alışmaya başladığınızı ayırd etmeniz mümkündür. Şayet daha sonra yeni, penholder bir tahta alırsanız başlangıçta o da şimdikinden farklı gelecektir.

Merhaleler vardır, seviyeler vardır; ilerleme için, bunlardan geçmek kaçınılmaz ve gereklidir.

Çin penholder tahtalarının sapı kısadır ama, ekseriyetle shakehand tahtalara göre biraz daha geniştir.  Sap, boyundan alta doğru, yanlardan düz bir çizgi çekerek genişler. Şeykend sap terminolojisini kullanarak ifade edecek olursak, bu adeta kısa, yassı, kalın bir ''konik'' saptır.

Dolmakalem kucaklama tahtalarının kafa şekilleri kendi içlerinde çeşitlendikleri gibi, bu kafa şekilleri tokalaşma tahtalarından da değişiktir. Bu şekiller, masa tenisi oynana oynana, yıllar içinde  belirginleşip, oturmuşlardır. Yine de kullanacağınız tahtanın bu ölçülerde olması gerekliliği gibi bir mecburiyet söz konusu değil. Kaldı ki kafa da, yolu yordamıyla, uygun bir penholdır tahta ölçüsüne yanlardan zımparalanarak küçültülebilir.

Asli olarak ( asıl değil, asli ), masa tenisinde kural, topa düz bir yüzey vasıtasıyla vurmaktır. Bu yüzeyin şekli, büyüklüğü, onu nasıl tuttuğunuz size bağlıdır. Dünya şampiyonlarına baktığımızda, onların raketlerini ya japon ya çin dolmakalem kucaklama veya tokalaşma tutuşuyla tuttuklarını ve aşağı yukarı kendi türünün standart ebadlarındaki tahtalarla oynadıklarını görüyoruz...

Shakehand tahtanızı kısaltırken sapı hemen öyle 1+ cm. kısaltmayıp. mesela 0,5 cm. kısaltabilirsiniz. Böyle yapıp biraz oynayınız, iyi hissediyorsanız, böyle de kalabilir. Bu noktada 1 cm. kısaltsam acaba nasıl olur deyip duran zihninize ehemmiyet vermeyiniz. Zira zihin direk 1cm. kısaltmış olsanız, bu kez de acaba 0,5 cm. mi yapsaydım, çok mu kısalttım diye kıvranacak olan bir mekanizmadır.

İlaveten tahtanızın düz, konkav veya anatomic sap oluşuna göre, 1 cm. lik bir kısaltmanın etkileri de tahtanın ağırlık merkezi açısından biraz değişik olacaktır. 0,5 cm. ile başlayıp, ihtiyaç hissedildiği takdirde, 0,6...7...8...Yavaş yavaş ilerlemek yerinde görünüyor.

Hülasa, tahta nasıl olursa olsun, onunla oynamayı sürdürülünce ''tahtaya alışma'' ortaya çıkıp, pekişiyor. Hiç tahtaya alışmaya falan çalışmadan, bu konuda en küçük bir çaba göstermeye gerek kalmaksızın, aynı tahtayla oynamayı sürdürmek yeterli. ''Alışma'' gerçekleşiyor. Bunu ancak deneyimleyerek anlayabilirsiniz.

 

Hesap oluşturun veya yorum yazmak için oturum açın

Yorum yapmak için üye olmanız gerekiyor

Hesap oluştur

Hesap oluşturmak ve bize katılmak çok kolay.

Hesap Oluştur

Giriş yap

Zaten bir hesabınız var mı? Buradan giriş yapın.

Giriş Yap
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 members

    • Bu sayfayı inceleyen kayıtlı kullanıcı yok
  • Çevrimiçi Kullanıcılar   0 Üye, 0 Gizli, 107 Misafir (Tam liste)

    • Şu anda bağlı kayıtlı kullanıcı bulunmuyor
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgi

Bu sitede size daha iyi yardımcı olabilmek için çerezler kullanılır. Çerez ayarlarınızı buradan yapabilirsiniz, veya devam ederseniz çerez kullanımını kabul etmiş sayılırsınız..