Jump to content
Masatenisi.org Forum

Masa Tenisi Ve Spor Siyaseti


Recommended Posts

Oluşturma zamanı:

Merhaba

Benim bu tür konuları açmam büyük bir olasllıkla site de rahatsızlık yaratacaktır.Kısaca tanımlarsak "Ne gereği vardı ? " diye de özetlemek olası bu yaklaşımı..

Ülke siyasetine egemen olan politik yapılanışın kendi tercihlerine uygun yapılanmaya göre belirlediği tercihlerini ideolojik ve kadrolaşma ekseninde hayata geçirmesine sessiz kalmanın bedelini belki bizler ödemeyeceğiz.

"Ancak çocuklarımıza sporun; bağımlı ve ibadet gibi empoze eden anlayışın hakim olacağı edilgen bir seçeneğin" zeminin oluşmasına da katkı verdiğimizi de yine birlikte yaşayacağız.

Tepeden başlayalım..Milli takım oyuncuları ve antrenörleri...

Alt yapıya inelim..Kaç klüp var ve bunların bünyesinde kategorilerine göre kaç

lisanslı oyuncu var?

Lütfen susmayalım..

Ben devam edeceğim

Gönderim Zamanı:

10 milyon nüfusu olan Portekiz’de 2 milyon,

5 milyon nüfuslu Danimarka’da yaklaşık 2 milyon,

55 milyon nüfusa sahip Fransa’da 13 milyon,

80 milyon nüfuslu Alman­ya’da 24 milyon

57 milyon nüfuslu İtalya’da 14 milyon

 

insan antif spor yapıyor...

 

Türkiye’nin 70 milyon nüfusunun olmasına rağmen aktif spor

yapan insan sayısının 400 bin..

Bunun 217 bin i futbol...

 

Spor yapan değil, futbol seyreden bir ülkeyiz biz :(

Gönderim Zamanı:
10 milyon nüfusu olan Portekiz’de 2 milyon,

5 milyon nüfuslu Danimarka’da yaklaşık 2 milyon,

55 milyon nüfusa sahip Fransa’da 13 milyon,

80 milyon nüfuslu Alman­ya’da 24 milyon

57 milyon nüfuslu İtalya’da 14 milyon

 

insan antif spor yapıyor...

 

Türkiye’nin 70 milyon nüfusunun olmasına rağmen aktif spor

yapan insan sayısının 400 bin..

Bunun 217 bin i futbol...

 

Spor yapan değil, futbol seyreden bir ülkeyiz biz :(

Teşekkürler İşte tablo

Gönderim Zamanı:

tam hatırlamıyorum ben de bi yer de okumustum çindeki lisanslı masa tenisi oyuncusu sayısı türkiye de ki lisanslı butun spor dallarındaki oyuncu sayısını kat be kat geçiyormuş gerçi nüfüs farkı da var ama :)

Gönderim Zamanı:
gerçi nüfüs farkı da var ama :)

 

yani. :))

 

Çinde 70 milyon masa tenisçi var deseler yadırgamam. Malum 1 milyar nüfus... :))

 

Masa tenisi ile kitleleri uyutuyorlar kanımca. :))

Gönderim Zamanı:

Türkler spor yapar. Eşine az rastlanır derecede pratik bir millet olduğumuz için, spora ayrıca vakit harcamadan ve herhangi bir masrafta bulunmadan, günlük yaşantımızın akışı içerisinde çaktırmadan yaparız sporumuzu. Yaptığımız spor, bir çok farklı spor dalını bünyesinde toplayan oldukça zengin, yapmak için lisans gerekmeyen ama yaratıcılık, kabiliyet, çeviklik ve cesaret gerektiren, sadece bize mahsus bir spor türüdür. Bu sporun adı:

"Burası Türkiye"

 

Burası Türkiye sporu şu spor branşlarından oluşur:

 

-Koşu: Çok farklı mesafelerde engelli veya düz koşu. Otobüs/Minibüs kovalarken, Polisten/Zabıtadan/Alacaklıdan kaçarken, Gelin arabasının önünü kesmeye çalışırken, Askerde talim çavuşu "Koş!" dediğinde, Otobanda karşıdan karşıya geçerken, Laf atıp dalgasını geçmiş arkadaşımızı yakalayıp kıçına tekme atmaya çalışırken, sokak köpeği bizi sevmediğinde... koşarız.

 

-Uzun atlama: Vapur iskeleye yanaşırken veya iskeleden açılırken, küçük dereleri geçerken, yağmur yüzünden oluşan su birikintilerine girmemek için, belediyenin açtığı çukurlara düşmemek için, vs. vs. atlarız

 

-Yüzme: Yaz sıcağı ortalığı kavurduğunda temiz, bulanık, kolibasili var yok demez, deniz, göl, baraj, gölet, havuz, dere, nehir, boğaz, nerede olduğu farketmez, su bulur içinde yüzeriz.

 

-Triathlon: Ne acıdır ki Doğu Anadolu'nun köylerinde birçok çocuğumuz okullarına ulaşabilmek için her sabah bu sporu yapmak durumunda.

 

-Jimnastik: Bayramdaaaan bayrama veya günde beş vakit.

 

-Atıcılık: Kurda, ayıya, domuza, trafik levhalarına kurşun; trenlere, kuşlara, kedilere taş atarız. Bi de vururuz işin kötü tarafı.

 

-Ralli: Yollarımızın durumu malum. Ralli yaparak bakım masraflarını azaltırız.

 

-Boks: Bayılırız bu spora. Boks yapmak için fırsat kollarız. "Tut-mayin üleyyn!"

 

-Basketbol: Çöp kutusu menzile girdiği anda atarız bi üç sayılık. Tutsun tutmasın.

 

-Futbol: Yolumuzun üstünde kola kutusu olmaya görsün. Şansımız var da "Abi topu atar mısın?" derse çocuğun biri...Allaaaah!

 

-Güreş: Sıkı fıkıyızdır dostlarımızla.

 

-Halter: Silkme -Halının tozu silkilecektir mesela. Koparma -Açızdır ve taze ekmek gelir önümüze.

 

-Isınma ve soğuma hareketleri: İşe giderken veya iş çıkışı toplu ulaşım araçlarında ayakta yolculuk etmek, kalabalık caddelerde yürümeye çalışmak vs. Genel bir itiş kakış hali içinde olduğumuzdan alternatif çok. Hep ısınığız.

Gönderim Zamanı:

Ongun Abi ne kadar esprili yaklaşsada bu konuya tüm gerçekleri yazmış. Yaşamak bu kadar zorken bu ülkede bir de kim sporla uğraşacak? Çocuklar sınavla büyükler işle meşgul her an. Kimse hayatın tadını alamadan 1 kere geldiği dünyadaki hayatını masa başında harcıyor. İnsanlar gittikçe makineleşiyor ve duygularından uzaklaşıyor.

Gönderim Zamanı:

slm.Aydın bey : çok güzel yazmışsın katılıyorum.ama İBADET GİBİ EMPOZE EDİLMİŞ.cümlesini ya ben anlayamadım yada siz düşünmeden yazdınız .bilerek yazdıysanız üzüldüm katılmıyorum tasvip etmiyorum aksini idda ediyorum.tşk

Gönderim Zamanı:

Madem ülkemizde sporun daha aktif olmasını istiyoruz bence ilk önce sporun sadece futbol olmadığını insalarımıza anlatabilmemiz lazım.Spor okulları açarak çocukların küçük yaşlarda sporcu olabilmelerini ve aynı zamanda eğitimlerini almalarını sağlamalıyız ki diğer ülkelerde bu okullar var.Son olarak ama bence en önemlisi devletimizin sporcuya daha çok destek vermesi sağlanmalı sadece başarılı olan değil bütün sporculara.

Gönderim Zamanı:

Merhaba

Herkese selam Özellikle Ongun kardeşimize..Müthişsin.. ;): Dogmatik eğitim derken edilgenlik yani aktarımcı..deneysiz ve katkısız demek istedim..Teolojik anlamı yok..Haddimi aşmam..Sizler de yazınız.Aslında bu yazının çok farklı içeriği vardı sanırım yayınlanmadı..Mesela Forum mantığı ne olmalı ?

FORUM= Gündemi belirlenmiş veya gündemi olmayan yani belirli zamanlarda toplanılarak ya da düşüncelerin tartışılarak oluşturduğu katılımdan çıkan sonuçların platformu

FORUM ÜYELERİ = Seçilmiş ya da atanmış forumun beklentilerine yanıt verecek bilgi ve deneyime sahip katılımcı

FORUM YERİ= Burada gündem ve üyelerin neyi ne zaman konuşacağını belirleyen iradenin seçtiği mekan

Forum da derinlik çok önemli..Aşağıdaki tanımları asla ve asla yargılamak için yapmadım.Sadece örnekleme Mesela

Ekipmanı konuşursanız alışveriş mağazası mantığında kalırsınız

Veya eğitim için size ait olmayan inandığınız videoları yorumsuz yayınlar iseniz..o zaman şabloncu olursunuz

Masa tenisini bütün olarak algılama ve ona uygun bir programı açmak yerine sadece sahneler ile uğraşırsanız popülist olusunuz..

Masa tenisi sporunun diğer spor branşlarında yaşanan sorunlardan farklı olduğunu izah ederseniz...takkiye yaparsınız..

Masa tenisi sadece spordur..onun siyaseti olmaz derseniz..üç maymunu oynarsınız

Masa tenisi sporunu alt yapısından koparan onu tribün veya günü kurtaran idari yapılanmaya evet diyorsanız..şakşakçısınız demektir.

Masa tenisi sporunu ülkemizde emeği ile geliştirmeye çalışan antrenörlerimizi hiçe sayarak yurt dışından devşirme yeniçeri mantığı ile sporcu getiren mantığa ve o neticelere evet diyor iseniz kimliksizsiniz demektir

 

Görüşmek üzere

Gönderim Zamanı:
"İbadet gibi eğitim derken edilgenlik yani aktarımcı..deneysiz ve katkısız "demek istedim..Teolojik anlamı yok..Haddimi aşmam..

 

İbadet kelimesi yanlış olmuş onu dogmatik olarak değiştirirseniz daha doğru olur. Tartışmaya açık bir ibare olmuş çünkü.

Gönderim Zamanı:

Konu biraz sapmış. Ben yine de fikrimi söyleyeyim.

 

Ben 15 sene yüzme sporu yaptım. Milli takıma seçilecek düzeye geldim. Ülkemi temsil etme fırsatım oldu. Ailem yüzmenin derslerim üzerine olumsuz etkisi olduğunu düşündüğü için ara ara yüzmeme izin vermedi ben de masatenisini teselli olarak kabul edip 2. spor ya da eğlence olarak edindim.

 

İki sporu da stres atmak için yaptım ama ne kadar iyi yapmaya çalıştıysam kendimi iddalı bir yerlerde gördüm. Yüzmedeki yerimi anlattım. Lisede hiç yokken Türküye şampiyonasında ilk 24 e okul takımını çıkardık. Çevremdekiler hiç masatenisi bilmezken videolar seyrettirerek ve sistemli antrenman yaparak onlara ömür boyu zevk alabilecekleri bir spor armağan ettiğimi düşünüyorum.

 

Buraya kadar anlattıklarım sevimsiz ya da antipatik gelebilir. Ama başarılı olmak isterken nelere dikkat etmem gerektiğini, düşüncede "kalite" yi esas almayı, temellerimi iyi atmam gerektiğini, disiplinden hiç ayrılmamam gerektiğini, bedelini ödemediğim hiç birşeye sahip olamayacağımı her seferinde gördüm. Öss ye hazırlanırken de, üniversitedeki derslerimin sınavlarına girerken de, turnuvalara ya da yarışmalara giderken de aklımda yenilgide veya zaferda hep kendi adıma neler başlardım ya da yapabilirdim diye düşündüm.

 

Bu konuda şanslı biri olmalıyım ki kendimi olanaklarımla geliştirmeye çalıştım ve başarılı oldum.

 

Daha fazlası olabilir miydi? EVET! Bu güne kadar sporda şort eşorfman, çanta hariç birşey almadım. 5 kuruş elime geçmedi. Elimde gururla göstereebileceğim 60 a yakın madalya, sertifika ve şilt var. Eğer ailem bunda para kazanabileceğimi, karnımı doyurabileceğimi görseler herhalde sporda ilerlememe engel olmazlardı. Zaman zaman yüzmeyi derslerden geri kalmamak için bırakmayacaktım. 18 yaşımdan sonra Olimpiyat hayali kurup okuluma ara verdim ama başaramadım. Belki benimle özel ilgilenen kişiler olsaydı moralman çokmeyecek hayalimin peşinden koşabilecektim. Ama olmadı. Kısmet diyorum.

 

Başarısızlık demeyeceğim, başarılı olamama durumları tek bir sebepten gerçekleşmiyor. Başarılı olmak için tepeden tırnağa irade sahibi olmak gerekiyor. Yoksa en ufak bir tereddüt veya gevşeklikte ip kopuveriyor.

 

Not: Ongun'un yazısı yine kendi klasiği olmuş. Ben her gün 8 kilo çanta taşıyarak 10 kilo verdim. Koca bir çantayı otobüste kimseye sürtmeden, polise baktırmadan (içinde falçata, makas, jilet, kimyasal bir sürü zımbırtı, yani suç işleyecek bilimum eşya var), gayet yakışıklı, spocru olduğunu göstere göstere taşımayı öğrenmek vakit alıyor. Onu da yeni spor olarak kabul edebiliriz bence.

Gönderim Zamanı:

Sayın A.Ungan

Ülkemizde yapılan spor sadece günü kurtarabilmek için, bu sadece masatenisinin temel sorunu değil tüm spor dallarında ülke olarak durumumuz aynı. Sadece ülkemizde futbol dışında genelde hiç bir spora katılım yok, bu durum temelinde kültürel bir sorun yatıyor. Futbolu anlamaya pek gerekde yok sadece kitlenin bir parçası olup stresi (bağırıp çağırmak,ağıza alınmıyacak laflarla deşarj olma meselesi) üzerinden atabilmek var. Bu katılımda ister istemez insanları (yetkilileri ateşliyor) hareketlendiriyor. Bu hareketlenmede tabiki kurukuruya olmuyor temelinde yatan gerçek ise büyük bir rant olması.

Bizlerin ne yapacağı aslında görünüyor. Seyirciyi toplaya bilmek, daha öncede bir kaç yazıdada belirtiğim gibi seyircisiz spormu olur. Seyirci neden gereklidir..? Seyirci katılımı çoğaltır, güçü oluşturur, baskıyı artırır. Şu an seyirci olmak bu sporda gerekli rantı sağlamasa bile yöneticilere baskı yapar ve yöneticilerin daha iyi ve güzel bir şeyler yapmak zorunda olduklarını hissettirir.

Seyirciyi nasıl topluyacağız.? Bunu forum sayfalarında yapılan çeşitli turnuvalarla yapmaya çalışıyoruz, bu turnuvaları çoğaltıp katılımcı olmayı artırabilirsek bir şeylerin başlamasına en azından hareket verdiririz. Bizler hem oyuncu hemde seyircisi olmak zorundayız. Bu turnuvalarda hem spor alış verişi hemde bilgi alışverişleri olması açısından çok yararlı ve verimli olacağı kanatindeyim.

Yazımın özü, seyirci olarakta katılımı artıralım diyorum, bu artırımı yapamazsak biz amatörler ile profesyöneller (aslında devlet + Fed. kontürolünde yapılan işler diyelim ) farklı çalışır. Bir birimizden habersiz Aşağıdakiler ile Yukarıdakileri ömür boyu oynarız.

 

İyi çalışmalar dilerim.

 

ktm

Gönderim Zamanı:

Bu masa tenisini seyretmek de oynamak kadar keyifli olsaydı keşke. Uluslararası maçları seyretmek ancak idare ediyor. Kaldı ki turnuvalardaki maçları gidip tribünden seyredeceğiz...

 

Masa tenisi biraz zor seyirci bulur gibime geliyor. Sabahtan akşama kadar süren koca bir turnuvada, (seyretmek için özel bir nedeniniz yoksa) seyredilesi birkaç maç ancak oluyor. Bu sporda büyük seyirci potansiyeli olsa büyük tribünlü masa tenisi salonları olurdu. Ama masa tenisi ekipmanı üreten firmalara bakın, belki de en fazla üretici firma bu sporda vardır. Neden? Çünkü seyirci değil, oyuncu potansiyeli yüksek bir spor dalı. Bence seyirci toplama yönündeki çabalar bir sonuç verse bile, çok kısa bir zamanda eski haline geri dönecektir.

 

Eğer birine masa tenisini sevdirmek istiyorsak, ona maç seyrettirmek yerine, eline bir raket verip masanın başına geçirmeliyiz. Oynamamış bir insanın seyretmekle sevebileceği bir spor değil bence (hatta bu nasıl spor bile diyebilirler).

 

Elbette sporun varlığının amaçlarını da sorgulamamız lazım. Bugüne kadar, çok futbol seyrettiği için kalbi çok sağlıklı olan veya kalp damar hastalığı olup da maç seyretme egzersizi önerilen kimseye rastlamadım.

 

Spor sağlık için varsa, en sağlıklı sporlardan biridir masa tenisi. Sosyal açıdan faydalarına bakıldığında, salonlarımız futbol tribünlerinden çok daha sosyal ortamlardır.

Gönderim Zamanı:

Merhaba

Bu konuyu açtığımdan bu yana sn.ongun ve sn onurzaim den aldığım yanıtlar farklı kategorileri de içerse de resmim gri renklerini bizlere gösterme yetti.Bakınız bu kez sizlere masa tenisi için 7 ve üstü yaş grubu için sadece ÇİN (Bazı arkadaşlarımız konuyu ideolojik olarak alsalar bile) de değil bu sporun alt yapısını genel spor siyaseti ile bağdaştıran ve politika ile alt disiplerini belirlemiş tüm Avrupa ve ABD de sistem aynı şekilde çalışmaktadır.Bu konuyu bizim genel milli eğitim siyasetimiz içinde görme şansınız yoktur.Yetenekler sadece farkedilir.Yaratılması için alt yapı ya yoktur,ya da onu çalıştıracak ekip sözkonusu değildir.Branş öğretmenliğinin rehber öğretmenlikle paralel çalıştığı bir okul örneği verebilir misiniz ?

Devam edeceğim

  • 3 weeks later...
Gönderim Zamanı:

Bu federasyonda acaba kimler var? Bu kişilerin masa tenisi kariyeri nedir? ( http://www.tmtf.gov.tr/Content/DynamicPage.aspx?PageID=6 ) Bu sporu ve sporcuları ne kadar tanıyorlar? ben tanımıyorum samimi olarak soruyorum çünkü halden anlamak için empati çok önemli ancak yaşayan bilir. Bu sporu sevdirmek için ne yapmak gerek? kim ne yapıyor? bu sorunun cevabı şuan için ülkemizde verilmiş değil.

 

Masa tenisinde önemli olan unsurlardan birtanesi ayak hareketleri ayaklarını kullanamayan sporcu bir noktadan sonra ilerleyemiyor. Bunun içinse küçük yaşlarda çocukların yaz okuluna alınıp çalıştırılması gerek.Çinde raketsiz topsuz öncelikle çocuklara ayak hareketleri öğretiliyor.Bizde en erken 9 lu yaşlarda başlanılıyor bu spora nerede başlanılıyor derseniz % 80 Meb okullarında demek ki ağaç yine okullarda eğiliyor. Meb turnuvalarında göze giren benim minik oyuncular gibileri yaz okuluna çağrılıyor. Beğenilen öğrenciler kulübe alınıyor. Demek ki bu yaklaşıma göre gereken ilginin artması bu sporun yaygınlaşması meb okullarından geçiyor mu demeliyiz. Bu spora gönül veren birçok kişinin hikayesinde mutlaka bir öğretmen vardır. Ancak öğretmenlerde bir yere kadar . Okullarda meb in verdiği standartlardan uzak bir masa o kadar. Öğretmen bu spora gönül verdiyse kendisi birkaç masa yaptırıyor ya da alıyor sonrasında ağ takımı, raket, top, turnuva masrafı derken aylık aldığı 125 ytl bile kendisini kurtarmıyor. Birde bizlerden ıvır zıvır masrafı adı altında üçret alınıyor. Sonra pişmiş öğrenciyi ağızlarına atmayı da iyi biliyorlar.

 

Son yıllarda sürekli masa tenisi antrenörlük kursları açılıyor. Raketle topu kontrol etmeyi bilen antrenör oluyor. Bende ilk başladığımda doğruya doğru öyleydim; zamanla kendimizi biraz olsun geliştirdik ancak ya diğerleri. Yazık ki masa tenisi federasyonu meb okullarından medet umar olmuş. Prlanta gibi genç sporcular antrenör olarak yetiştirilse bölgesel olarak 3-4 okulda ders dışı saatlerde görevlendirilse inanın 600-700 ytl ye bile birçoğu kabul eder. Çünkü bu gençler bu spora gönül vermiş maddi kazanç için yapmayan düzgün karakterli arkadaşlar.

 

Turnuvalar öncesi minikleri ilk kez salona götürdüğüm zaman orada ki genç arkadaşlardan çocuklarla biraz antreman yapabilirmisin dediğim zaman kendi aralarında ki maçları bırakıp çocuklarla saatlerce ilgilendiler. Diğer sporlar bir yana masa tenisi ahlaklı gençlerin yetiştirildi, küfrün,saygısızlığın,kavganın olmadığı belki tek spor. Sizlerde içindesiniz kulüp sporcularının özgeçmişine bir bakın büyük ölçüde meb okulu. Bu iş ben gibi yarım antrenör öğretmenlere kaldıysa çok yazık.Sivas için bu sözlerim geçerli diğer illerde durum farklı ise yanılıyorsam düzeltin. Konu bütünlüğüne belki çok uygun değil ama ne yapayım içimde kalmasın dedim. Kusurumuz olduysa affola...

Hesap oluşturun veya yorum yazmak için oturum açın

Yorum yapmak için üye olmanız gerekiyor

Hesap oluştur

Hesap oluşturmak ve bize katılmak çok kolay.

Hesap Oluştur

Giriş yap

Zaten bir hesabınız var mı? Buradan giriş yapın.

Giriş Yap
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 members

    • Bu sayfayı inceleyen kayıtlı kullanıcı yok
  • Çevrimiçi Kullanıcılar   0 Üye, 0 Gizli, 60 Misafir (Tam liste)

    • Şu anda bağlı kayıtlı kullanıcı bulunmuyor
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgi

Bu sitede size daha iyi yardımcı olabilmek için çerezler kullanılır. Çerez ayarlarınızı buradan yapabilirsiniz, veya devam ederseniz çerez kullanımını kabul etmiş sayılırsınız..