Jump to content
Masatenisi.org Forum

Recommended Posts

Oluşturma zamanı:

"sürgün yollarının, yitirilmiş aşkların ve

erişilmez düşlerin dansı

 

s i r t a k i - h a s a p i k o

 

umut, melankoli, coşku

cemal.th.gif

Sirtaki dans aleminin ayrıksı otudur. Ne folklör ne de modern danstır; kategorilere sığmaz.

 

Sürgün ve göçmen düşlerin öksüz çocuğudur Sirtaki. Karasevdanın, çaresizliğin,

koyvermişliğin, avareliğin dansıdır.

Ama aynı zamanda umudun, aşkın ve ille de ille coşkunun dansıdır Sirtaki.

 

Buram buram çaresizdir, kararsızdır, ayakta duramayacak kadar sarhoştur;

ama kabadayılığı da elden bırakmaz, çabuk toparlanır, narasını atar ve savaş açar umutsuzluk ülkesine.

 

Yalın ve gönlü zengin bir danstır Sirtaki; güler yüzlüdür, hayatın kutsallarını fazlaca ciddiye almaz.

 

İyi ile kötünün çok ötesinde, sözün ve düşüncenin hükmünü yitirdiği ve derinlerden,

çok derinlerden gelen dizginlenemez tutkuların bedeni ateşe verdiği yerdir Sirtaki ülkesi...

 

-1968 Varto/Muş doğumluyum, Rum değilim!

-Dans eğitmenliğinin yanı sıra çevirmenlik yapıyorum.

 

Yunan kültürü ile Ege'de yaşadığım ve çalıştığım yıllarda tanıştım. Başlangıçta bu kültürü anlamakta zorlanmama rağmen, zaman içinde hayli sevdim ve yaşamımın ayrılmaz bir parçası haline geldi. Sirtaki-Hasapiko ile ilk defa 1988 yılında, Antalya'nın Kaş ilçesinde karşılaştım. Hemen karşıdaki Meis adasından sık sık Kaş'a gelen ve muhtelif rivayetlere göre Kaş'taki bir hanıma abayı yakmış olan "Tek Kollu Niko" adlı bir Yunanlı bir gece Odeon Bar'da bana tamamen yabancı olan bir müzik eşliğinde güzelce dansetti; o gece orada olmak Sirtaki-Hasapiko tohumlarını yüreğime serpti. Genel Yunan kültürünü, Yunan müziğini hızla tanıyıp benimsememe rağmen, Yunan danslarının ilgi alanıma girmesi çok daha uzun sürdü. Bunun bir nedeni de piyasada tanık olduğum Sirtaki kültürünün bana biraz dejenere ve yoz geliyor oluşuydu sanıyorum.

 

Teknik anlamda Sirtaki-Hasapiko'yu İstanbul'da öğrendim. Önce Türk sonra da Yunan hocalardan dersler aldım. Tüm hocalarım bende sağlam bir temel attı, hepsine minnettarım. Ancak ben yine de bir şeylerin eksik kaldığını hissettim hep. Böylece büyük bir açlıkla bu dansın sosyal, kültürel arkaplanını ve tarihçesini araştırmaya koyuldum. Hala da devam eden bu çalışma beni devasa bir arşiv ve literatürle, bu işe yaşamlarını adamış insanlarla buluşturdu; Sirtaki-Hasapiko tarzımı köklü bir değişime uğrattı. Ve tüm bunların bir sonucu köklerini genelden alan kendime has bir tarz geliştirdiğimi düşünüyorum. Yaptığım şeyin gerçek Yunan tarzına ne ölçüde yaklaştığını hep merak ettim. Ama günlerden bir gün, işin erbabı olduğu söylenen yaşlıca bir Yunanlı amcanın önünde dansettim; merak ettiğim sorunun cevabını o yaşlı amca bana verdi; "Çok güzel dansediyorsun çocugum, ama yine de insan uzaktan seni izlediğinde senin bir Yunanlı olmadığın hemen anlaşılıyor! Müziği çok güzel yorumluyorsun, ruhunu sağlam yakalamışsın ama bazı reflekslerin hala inatla yabancı duruyor. Kır onları, at bir köşeye! Rebetlerin hayatlarını biraz daha oku, biraz daha karıştır biraz daha dinle ve bol bol çalış. O zaman Yunanistan'ın en iyileri ile aranda birkaç milim kalacak. Ama asla en iyisi olamayacaksın evladim, kusura bakma! Vre sen bir Yunanlı değilsin ki!" Bu doğru sözler o gün bana çok acı gelmişti ama şimdi daha iyi anlıyorum. Fakat ben yine de şansımı denemek istiyorum! Yaklaşık olarak 20 yıldır Theodorakis'in "Tis Dikeosinis İlye" (Ey Adaletin Güneşi) adlı şarkısıyla yaşıyorum ve iki yıldan beridir bu şarkı için bir koreografi üzerinde çalışıyorum. Bu işi bir gün tamamlayıp, güzel bir ikindi vakti Atina'nın Omonia meydanına çıkacağım ve o gün orada ezeli bir tartışma noktalanacak: bir halkın kültürü ve duyguları o halka mensup biri tarafından mı, yoksa yabancı olup o halkın kültürünü içselleştirmiş yabancı biri tarafından mı en iyi şekilde ifade edilir? Adaletin güneşine her şeyden çok ihtiyaç duyduğumuz günümüzün zalim dünyasında hayatı biraz daha katlanır hale getirmek için ben de bu hayalle kendimi avutuyorum!

 

...Yazılanları okuyan biri, benim Yunanistan ile içli dışlı olduğumu, bir süre orada yaşadığımı ve sık sık gidip geldiğimi düşünebilir. Oysa Meis adasına yaptığım kısa bir yolculuk dışında Yunanistan'a hiç gitmedim! Ve yakın bir gelecekte de gitmeyi düşünmüyorum... Çünkü benim kafamdaki Yunanistan imgesi ile şu anda var olan Yunanistan arasında uçurumlar var. Gidip hayal kırıklığına uğramak istemiyorum... Bana sık sık şunu sorarlar: "Hocam Muş ve Sirtaki ne alaka?" Kimi zaman canımı hayli sıkan bu soruya verebileceğim kestirme bir cevap yok. Hayatın seyri ve Yunan dünyasıyla kurduğum duygusal bağ beni bu noktaya getirdi. Sirtaki-Hasapiko'yu ne ölçüde öğretebildiğim merak ediliyorsa, Yunanistan'a gidip bütün beğenileri toplayarak geri dönen öğrencilerim sanırım yeterli bir cevap olacaktır...Cemal Atila"

 

smile.gif

Hesap oluşturun veya yorum yazmak için oturum açın

Yorum yapmak için üye olmanız gerekiyor

Hesap oluştur

Hesap oluşturmak ve bize katılmak çok kolay.

Hesap Oluştur

Giriş yap

Zaten bir hesabınız var mı? Buradan giriş yapın.

Giriş Yap
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 members

    • Bu sayfayı inceleyen kayıtlı kullanıcı yok
  • Çevrimiçi Kullanıcılar   1 Üye, 0 Gizli, 97 Misafir (Tam liste)

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgi

Bu sitede size daha iyi yardımcı olabilmek için çerezler kullanılır. Çerez ayarlarınızı buradan yapabilirsiniz, veya devam ederseniz çerez kullanımını kabul etmiş sayılırsınız..